MEVZUAT
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu
Kararın yürütülmesinin geri bırakılması
MADDE 449– (1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.
LİTERATÜR
1. Doğukan ALGAN, Anonim Ortaklık Genel Kurul Kararının Yürütmesinin (Tedbiren) Geri Bırakılması (TTK m. 449). İstanbul: 1. Baskı, On İki Levha Yayıncılık, 2019.
2. Z. Sanem YILMAZ, Sermaye Şirketlerinde (Anonim ve Limited Şirketlerde) Geçici Hukuki Korumalar (İhtiyati Tedbirler). Ankara: 3. Baskı, Adalet Yayınevi, 2010.
T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2020/1125 K. 2020/953 T. 07.10.2020
“Talep, davalı şirketin 08/10/2020 tarihinde yapılacak genel kurul toplantısının tedbiren durdurulması istemine ilişkin olup; 6102 Sayılı TTK’da yapılacak genel kurul toplantısının tedbiren durdurulması yönünde herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. TTK’nun 449. maddesi; ‘Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı tarihte mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.’ hükmünü içermektedir. TTK’nın 449. maddesinde hangi h[â]llerde bu geçici hukuki koruma kararının verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, ‘Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.’ şeklindedir. Genel kurul kararlarının icrasının durdurulması TTK’da özel olarak düzenlendiğinden ancak, yapılmış bir genel kurulda alınan kararların iptali ve bununla birlikte tedbiren yürütülmelerinin geri bırakılması istenebilir. Somut olayda; talep tarihi itibariyle yapılmış bir genel kurul toplantısı olmadığı gibi alınmış bir kararın da bulunmadığı; İstanbul BAM 13. Hukuk Dairesince verilen kararın da alınan kararın yürütülmesinin durdurulmasına ilişkin olduğu gözetildiğinde ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ilişkin karar da isabetsizlik olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.“
T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
E. 2020/1842 K. 2020/160 T. 15.10.2020
“Talep, 09/06/2020 tarihli Genel Kurul Toplantısının yapılmasını tedbiren önlenmesine ilişkindir. Talep eden vekilince, 30/04/2019 tarihli Genel Kurul Toplantısının 6 no’lu maddesinin iptali için açılan davada İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi kararıyla bu maddenin icrasının durdurulduğu belirtilerek aynı mahiyette olacak şirket an[a] sözleşmesinin maksat ve mevzuuna ilişkin 3. maddesinin tadil edilmesi ve şirket yönetim kurulu üyelerine TTK 395 ve 396. maddesi gereğince izin verilmesine, gündemde 09/06/2020 tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurul toplantısının tedbiren durdurulması istenmiştir. TTK 445. maddesi ve devamı maddelerince genel kurul kararının iptali düzenlenmiştir. Şirketin Genel Kurulda alınan karara karşı pay sahibinin red oyu vermek ve muhalefet etmek koşuluyla iptal davası açabileceği açıktır. Genel Kurulda alınan kararın iptali davasında, kararın icrasının tedbiren durdurulması istenebilecektir. Bu husus TTK 449. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Ancak Genel Kurul Toplantısının yapılmasının tedbiren önlenmesine ilişkin TTK’da özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu nedenle genel hükümlere bakılarak sonucuna ulaşılması gerekir. İhtiyati tedbir HMK. 389 maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. HMK 389. maddesinde; ‘Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.’ denilmiştir. HMK 390/3. maddesinde de; ‘tedbir talep eden taraf dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebiyle ve türünün açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.’ şeklinde düzenleme yapılmıştır. Şirkette pay sahibi olan talep [edenin], tedbire konu genel kurul toplantısında alınacak kararlara karşı iptal davası açılabileceği gibi iddia edildiği şekilde gayrimenkul alımı ile şirketin zarara uğratılması durumunda TTK 553. maddesi ve devamı maddelerine göre yönetim kurulu üyelerine karşı sorumluluk davası açma hakkının bulunduğu bu durumda HMK 389. maddesinde ifadesini bulan, gecikmesinde sakınca bulunan h[â]l veya telafisi imkansız zararın doğacağı koşulunun gerçekleşmediği, bunun dışında toplantının yapılması halinde şirketin zarara uğratılacağı yönündeki iddianın da yaklaşık olarak ispat edildiğinin kabul edilemeyeceği kanaatine varılmakla ilk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçeyle ihtiyati tedbir isteminin red edilmesi isabetli olduğundan tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun esastan red edilmesi gerekmiş[tir].“
T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/121 K. 2018/125 T. 22.02.2018
“Asıl olan şirketlerin ortakları tarafından alınan kararlar ile belirlenen yöneticiler tarafından yönetilmesi olduğu, şirkette organ boşluğu olmadığı, yapılan işlemlerin tedbir isteyenin haklarını ihlal edip etmediğinin ancak yapılacak yargılama sırasında toplanacak delilerle ortaya çıkacağı, şirket yöneticilerinin şirket menfaatleri aleyhine işlem yapmaları h[â]linde her zaman bu zararın tazmini için dava açılabileceği, tedbirin talep edildiği tarih itibariyle 24/11/2017 tarihindeki şirket olağanüstü genel kurul toplantısında gündemdeki maddelerin kabul edilip edilmeyeceğini önceden bilmenin mümkün olmadığı, ihtimale göre tedbir kararı verilmeyeceği, kaldı ki; toplantıda alınacak kararlar aleyhine dava açılmasının ve tedbir talep edilmesinin mümkün olduğu, bu kapsamda ilk derece mahkemesinin takdirine göre verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından istinaf talebinin reddine gerektiği kanaatine varıl[mıştır].“
T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2020/981 K. 2020/804 T. 16.07.2020
“İstinafa konu uyuşmazlık; davalı şirketin 09/06/2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısının yapılmasının tedbiren durdurulması talebinden kaynaklanmaktadır. 03/06/2020 tarihli istinafa konu İlk Derece Mahkeme kararında belirtildiği üzere, henüz gerçekleştirilmemiş ve karar alınmamış, karar alınıp alınamayacağı veya ne karar alınacağı belli olmayan bir genel kurul toplantısı için HMK md. 389′da bulunan tedbir şartlarının mevcut olamayacağı yani hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması ihtimali bulunmadığından, TTK’da anonim şirket genel kurul toplantılarının tedbiren durdurulmasına ilişkin bir düzenleme ve usul de bulunmadığından, herhangi bir pay sahibi tarafından mahkeme eliyle genel kurulun toplanmasının engellemesinin geride kalan bütün pay sahiplerinin genel kurula katılma ve oy kullanma hak ve iradelerinin mahkemelerce engellenmesi anlamına geleceğinden, pay sahiplerinin genel kurul toplantısının toplanma usulüne, alınan kararlara karşı yokluk, butlan, iptal davası açma hakları mevcut olup bu hakla birlikte tedbir talep etme hakları da bulunduğundan ve ihtiyati tedbir istenilen husus görülen davaların konusu dışında kaldığından, ilk derece mahkemesinin ret gerekçesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğundan asıl davada davacıların istinaf taleplerinin HMK 353/1-b1 reddine karar vermek gerekmiştir. Asıl ve birleşen davada davalı, Dairemizin 17/04/2020 tarih – 2020/614 Esas – 2020/492 Karar sayılı kararımıza karşı itiraz dilekçesi sunmuştur. İtiraza konu edilen kararımız, istinaf incelemesi üzerine 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f maddesine göre kesin olarak verilmiştir. Somut olayda, kanun yolu olan İstinaf incelemesi üzerine verilen kararlarda HMK’nın 394. maddesi hükümlerinin uygulanması usulen mümkün değildir. Ancak HMK’nın 395 – 396 maddeleri uyarınca değişen koşullara göre ihtiyati tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasının ilk derece mahkemesinden talep edilmesi mümkündür.” (Eklenme tarihi: 2021-09-25)
T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2018/129 K. 2018/200 T. 08.03.2018
“Dava fesih ve tasfiyeye ilişkin olup ;elde ki davanın konusu olmayan ileride yapılacak sermaye ar[t]ırımı kararının tescilinin yasaklanmasına karar verilemeyeceği, eğer sermaye artırımı kararı alınır ise davacıların açacağı davada ihtiyati tedbir istenebileceği gözetilerek, mahkemenin ihtiyati tedbir isteminin tümüyle reddine ilişkin kararında isabetsizlik bulunmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” (Eklenme tarihi: 2021-11-09)
T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2021/750 K. 2021/1165 T. 13.07.2021
“Somut olayda; davalı şirketin 11.11.2020 tarihli genel kurul toplantısında alınan 2 numaralı karar ile şirket esas sözleşmesinin maksat ve mevzu ile ilgili 3. maddesinin tadiline karar verildiği, karar ile şirketin işletme konusu terk edilerek başka bir faaliyet konusu belirlenmeyip mevcut faaliyet konusuna ilave yapıldığı, bu kapsamda ihtiyati tedbir kararı için aranan hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, imkansız hale gelmesi veya telafisi imkansız zarara neden olma koşullarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Söz konusu genel kurul kararı sonucunda şirketçe fahiş bedellerle taşınmazlar devralındığı iddiası ise niteliği itibariyle yönetici sorumluluğuna dayalı tazminat davasının konusunu oluşturmaktadır. Davalı şirketin aynı konuda daha önce almış olduğu 30.04.2019 tarihli genel kurul kararına yönelik ihtiyati tedbir kararının İstanbul BAM 13. HD’nin 2020/981-2020/804 sayılı kararıyla devamına karar verildiği ileri sürülerek söz konusu ilam ibraz edilmiştir. Ancak bilindiği üzere her davanın açıldığı tarihteki koşullara ve mevcut delillere göre değerlendirilmelidir. Bu kapsamda önceki genel kurul kararının icrasının durdurulmasına yönelik olarak alınmış bir kararın işbu dosya bakımından bağlayıcı olmayacağı açıktır. Diğer yandan TTK’nın 449. maddesinin açık hükmüne aykırı olarak henüz genel kurul kararının iptaline yönelik bir dava açılmadan ve yönetim kurulunun görüşü alınmadan değişik iş dosyası üzerinden ihtiyati tedbire karar verilmesi de usule aykırıdır.” (Eklenme tarihi: 2022-03-10)
T.C.
KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
E. 2019/67 K. 2019/103 T. 07.02.2019
“Mahkemece ‘…taraflar arasındaki mahkememizin … Esas sayılı dosyasında 23/10/2018 tarihli genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti ve iptali davasının görülüyor olması, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin celp edilen … Esas sayılı dosyası üzerinden tedbir isteyen … lehine aleyhine tedbir istenen şirket aleyhine şirketin ticari defterlerinin incelenmesine 30/11/2018 tarihinde karar verilmiş olması ve kararın henüz infaz edilmemiş olması yine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … D. İş sayılı dosyası üzerinden tedbir isteyen … ‘ın ve ortağı ve yöneticisi olduğu … ‘nin lehine aleyhine tedbir istenen şirket aleyhine maliki olduğu taşınmaz ile motorlu taşıtları ile hastane ruhsatı kayıtları üzerine ihtiyati tedbir şerhleri konulmasına karar verilmiş olması, taraflar arasındaki şirket hisse senetleri ile ilgili intifa sözleşmesinin taraflara ne gibi haklar sağladığı yönünde taraflar arasında temelden çekişmeli hususların görülen davada bir karara bağlanacak olması, taraflar arasındaki sözleşmelerin uygulanması ve yorumlanmasının yargı kararına bağlı olup tüm bunların sözü geçen dosyamızda tartışılacak olması, o davada verilecek kararın yapılacak olan 24/12/2018 tarihli genel kurul toplantısına etki etmesinin ihtimal dahilinde olması, yargılamaya muhtaç hususlar ciddiyetini korurken ciddi sonuçlar doğuracak şekilde ve hiçbir acelesi olmayan hususlar hakkında gündem belirlenmesi ve 23/10/2018 tarihli genel kurulda şirket yönetim kurulu oluşturulduğu halde hemen 2 ay sonra yeni bir yönetim kurulu oluşturulmasının varsa haklı nedenlerinin anlaşılamaması, taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesinin korunmasının gerekmesi, şirketler hukukundaki azınlık haklarına iyi niyet kuralları çerçevesinde saygı gösterilmesinin gerekli olması, şirket yöneticilerinin her zaman hesap verebilir durumda olmaları nedeni ile mevcut yöneticilerin yapılacak genel kuruldan sonra dahi hesap vermelerinin kendilerinden bekleniyor olması nedenleri ile talebe konu 24/12/2018 tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurul toplantısının şirkete, şirket ortaklarına ve şirketle ilişkisi olan çalışanlara ve müşterilerine faydadan çok zarar getirmesinin ihtimal dahilinde olması nedenleriyle aleyhine tedbir istenen…. hakkındaki sözü geçen genel kurulun tedbiren durdurulması yönündeki talebin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
İhtiyati tedbir isteyenlerin diğer aleyhine tedbir istenenler … ve … ‘a yönelik ihtiyati tedbir talebinin ise adı geçenlerin talep konusu iş ve işlemlerde taraf sıfatları olmadığından adı geçenler yönünden tedbir taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
İhtiyati tedbir isteyenler vekilinin yapılacak olan (24/12/2018 tarihinde yapılacak olan) olağanüstü genel kurul toplantısının yaptırılmaması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin dışında kalan ve talep dilekçesinde sözü geçen şirket genel kurulunda sermaye artırımı yapılması yönünde gündeme tahkim heyeti teşekkül edinceye kadar gündem maddesi konulmaması ve genel kurulun yapılması halinde alınacak kararların ticaret siciline tescil edilmemesi yönlerindeki ihtiyati tedbir taleplerinin ise yukarıda belirtildiği gibi genel kurulun yapılması tamamen önlendiğinden bu yönlerden artık bir karar verilmesinde tedbir isteyenlerin bir hukuki yararının kalmadığı anlaşılmıştır.
Böylelikle ihtiyati tedbir isteyenlerin…. ye yönelik 24/12/2018 tarihinde yapılacak genel kurulun yapılmasının önlenmesi ile ilgili tedbir taleplerinin kabulüne diğer kişilere ve konulara yönelik tedbir taleplerinin reddine (tedbir talebinin kısmen kabulüne kısmen reddine) ilişkin aşağıdaki kararların verilmesi gerekmiştir…’ şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Karşı taraf vekili, anonim şirketin genel kurul toplantısının yapılmasının yasaklanmasının şirketin zorunlu ve devamlı organlarından birisi olan genel kurulun işlevinin ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağını, henüz genel kurul yapılmadan genel kurulda alınacak kararların hükümsüzlüğüne karar verilmesi, iptal edilmesi, ya da yürütülmesinin durdurulmasının mahkemeden istenemeyeceğini ileri sürerek, anılan yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
HMK’ nun 390/1 maddesinde ki “ihtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, tedbir konusu ile ilgili uyuşmazlık hakkında esasa ilişkin davanın açıldığı, 23/10/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali davasının Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin …Esas sayılı dosyasında yargılamasının yapılmakta olması nedeniyle dava açıldıktan sonra yapılan her türlü ihtiyati tedbir talebiyle ilgili olarak davanın görülmekte olduğu dava dosyası üzerinden inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiği talep edenin asıl dava dosyası üzerinden her zaman yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunma hakkı mevcut olduğu sonuç ve kanaatine varılarak istinaf isteminde bulunan karşı tarafın istinaf isteminin bu yönüyle kabulüne ve yerel mahkemenin … D.İş. … D.İş sayılı 07/12/2018 tarihli ara kararının HMK 353/1.a.3 maddesi gereğince kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” (Eklenme tarihi: 2022-03-13)
NOT: Karara konu olan olay, yukarıda yer BAM kararlarından farklılık arz etmektedir. Şöyle ki; talep eden taraf vekili, “…şirket esas sözleşmesi ve genel kurul ile yönetim kurulu kararları ve ilgili mevzuat karşısında 23/10/2018 tarihli çağrısız genel kurul toplantısının ve toplantıda alınan kararların ve ayrıca genel kurulda seçilen yönetim kurulunda … ve … ‘ün müşterek imzaları ile şirketi temsiline ilişkin almış olduğu 23/10/2018 tarihli 4 sayılı yönetim kurulu kararının hükümsüz /batıl/ yok hükmünde olduklarının tespitine/kararların iptalleri taleplerini Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında dava konusu ettiklerini; genel kurul toplantısı yapılması yönünde karar aldığını, gelinen bu noktada 24/12/2018 tarihinde genel kurul toplantısına çağrı yapılması nedeniyle 24/12/2018 tarihli şirket olağanüstü genel kurul toplantısının yapılmaması yönünde tedbir kararı verilmesini, mahkeme aksi kanaate olur ise öncelikle çağrının gündemindeki 4-5-6-7-8-10. maddelerinin görüşülmesinin tedbiren durdurulması bu da mümkün değil ise gündem dışında bir başka gündem maddesinin genel kurul sırasında gündeme alınmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini“ talep etmiştir. Buna göre, ihtiyati tedbir talebi 23.10.2018 tarihli ve başka bir dava konusu olan genel kurulla bağlantılı olup; 23.10.2018 tarihli çağrısız genel kurulun iptali talebiyle/davasıyla ilişkilidir. Bu husus, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir kararının gerekçesinden de anlaşılmaktadır (o davada verilecek kararın yapılacak olan 24/12/2018 tarihli genel kurul toplantısına etki etmesinin ihtimal dahilinde olması, yargılamaya muhtaç hususlar ciddiyetini korurken ciddi sonuçlar doğuracak şekilde ve hiçbir acelesi olmayan hususlar hakkında gündem belirlenmesi ve 23/10/2018 tarihli genel kurulda şirket yönetim kurulu oluşturulduğu halde hemen 2 ay sonra yeni bir yönetim kurulu oluşturulmasının varsa haklı nedenlerinin anlaşılamaması, …talebe konu 24/12/2018 tarihinde yapılacak olağanüstü genel kurul toplantısının şirkete, şirket ortaklarına ve şirketle ilişkisi olan çalışanlara ve müşterilerine faydadan çok zarar getirmesinin ihtimal dahilinde olması nedenleriyle aleyhine tedbir istenen…. hakkındaki sözü geçen genel kurulun tedbiren durdurulması yönündeki talebin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.). Hâl böyleyken; karara konu olan olayda farklılık arz eden durum şu şekilde ortaya çıkmaktadır:
Yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir talep edilen genel kurul, önceki tarihli ve dava konusu edilmiş genel kurulla bağlantılıdır.
Ancak bu husus, başlı başına yapılacak bir genel kurulun ihtiyati tedbir yoluyla engellenmesi sonucunu doğurmayacaktır. Zira Konya BAM 6. Hukuk Dairesince isabetli bir şekilde belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir talep edenin 23/10/2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali davasının Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin …Esas sayılı dosyasında yargılamasının yapılmakta olması nedeniyle dava açıldıktan sonra yapılan her türlü ihtiyati tedbir talebiyle ilgili olarak davanın görülmekte olduğu dava dosyası üzerinden inceleme ve değerlendirme yapılması gerektiği talep edenin asıl dava dosyası üzerinden her zaman yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunma hakkı mevcuttur. Nitekim TTK m. 449’a da göre de, bu yönde bir ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi ancak ve ancak bir iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mümkündür (Ayrıca bkz. “HMK 389 vd. hükümleri anlamında ihtiyati tedbir kararının karşı tarafı dinlemeden verilebileceği (HMK 390/2) ve ilgili davada davacının haklılığını sadece yaklaşık olarak ispat etmesinin yeterli olacağı (HMK 390/3) düşünüldüğünde, bazı pay sahiplerince hiç iptal davası açılmadan sırf şirkete zarar vermek amacıyla tamamen hukuka uygun bir kararın uygulanmasının ihtiyati tedbir yoluyla engellenmesi hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabilir. Kararın yürütülmesinin geri bırakılması talebinin hâkim tarafından sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi ancak açılacak bir iptal davasında yapılabilecektir. Hâkim, iptal davası içerisinde gerektiğinde yönetim kurulu üyelerinin de görüşünü alarak ve gerekli tüm durumu değerlendirerek kararın uygulanmasının geri bırakılmasına veya bırakılmamasına daha sağlıklı bir şekilde karar verebilecektir. Böylece, TTK m. 449’da belirtilen iptal davasının açılmış olması şartı ve gerektiğinde yönetim kurulunun da görüşüne başvurulmasına ilişkin düzenleme, haksız yere genel kurul kararının uygulanmasının geri bırakılması durumları karşısında koruyucu bir engeldir.” Selim YALÇIN, Anonim Şirketlerde Esas Sermaye Artırımının Dürüstlük Kuralına Aykırılık Nedeniyle İptali. İstanbul: 1. Baskı, On İki Levha Yayıncılık, 2018, s. 114; Mehmet Cemil TÜRK, Anonim Şirketlerde Genel Kurul Kararlarının İptali. Ankara: 1. Baskı, 2019, s. 223-224.) Son bir husus olarak da; ihtiyati tedbir kurumunun ve HMK m. 390/1, m. 394 ve m. 395 hükümlerinin ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararına imkân sağlamadığı da ifade edilebilir. Gerçekten de, HMK m. 390/1’e göre, “İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilebilir.” Buna göre, somut olayda ilk derece mahkemesince henüz yapılmamış bir genel kurulun ihtiyati tedbir yoluyla yapılmamasına karar verilmiştir. Bu hâlde ise, genel kurul yapılamayacağı için ve yapılmayan bir genel kurul aleyhine de dava açılamayacağından HMK m. 397 düzenlemesi gereğince, dava açılmadan ihtiyati tedbir kararı verildiğinden ve ihtiyati tedbir kararının uygulanmasından itibaren iki hafta içinde esas hakkındaki davanın açılması zorunlu olduğundan aksi hâlde ihtiyati tedbirin kendiliğin kalkacak olması karşısında absürt bir hukuki durumun ortaya çıkması kaçınılmaz olacaktır. Kanaatimce, BAM kararında işaret edilmeyen bu husus da hukukun ve hukuk kurallarının uygulanmasında gözetilmesi gereken bütünlüğün gerekliliği bakımından önem arz etmektedir.