10 Ekim 2025
Rıza GÜNDOĞDU
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Akademik Çalışmalar
  • Güncel
  • İçtihatlar
  • Diğerleri
    • Faydalı Linkler
    • Kütüphane
    • İletişim
Rıza GÜNDOĞDU
No Result
View All Result

Tarafları Tacir Olan El Atmanın Önlenmesi ve Ecrimisil Talepli Davalarda Görevli Mahkemeye İlişkin Kararlar

Tarafları tacir olan el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talepli davalarda görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesi mi yoksa asliye ticaret mahkemesi midir? Diğer bir ifadeyle, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talepli uyuşmazlıkların; şartları varsa, nispi ticari dava teşkil ettiği ve böylece görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğu söylenebilir mi?

Rıza GÜNDOĞDU Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
11 Mart 2022
Kategori: Güncel, İçtihatlar
Reading Time:58min read
0
22
PAYLAŞIM
2.2k
OKUNMA
Paylaşın!Paylaşın!Paylaşın!Paylaşın!Paylaşın!Paylaşın!

18.  “HMK 23/1 maddesinde yargı yerinin belirlenmesine ilişkin incelemenin dosya üzerinden yapılabileceği düzenlenmektedir. Bu nedenle dairemizce dosya üzerinden yapılan incelemede; Ticarî davalar; mutlak ticarî davalar, nispi ticarî davalar ve yalnızca bir ticarî işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticarî nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Bir davanın ticarî dava sayılmasına bağlanan en önemli sonuç, o davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi ve buna bağlı olarak özel birtakım usul kurallarına tabi olmasıdır. Hangi iş ve uyuşmazlıkların ticarî dava sayıldığı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) ve bazı özel kanunlarda sınırlı olarak belirtilmiştir.

Mutlak ticarî davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticarî işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticarî sayılan davalardır. Mutlak ticarî davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler hâlinde sayılmıştır. Bunlar yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra ve İflas Kanunu (m. 154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticarî İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticarî davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticarî dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticarî işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticarî dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticarî dava sayılan davalardır.

Nispi ticarî davalar, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili olması hâlinde ticarî nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticarî dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticarî iş niteliğinde olması veya ticarî iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticarî iş sayılması davanın ticarî dava olması için yeterli değildir. Ticarî iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan bir işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hâle getirmez. TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir. Üçüncü grup ticarî davalar, yalnızca bir tarafın ticarî işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.

Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticarî dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticarî davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticarî işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticarî nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticarî işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. 6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticarî nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” 5. maddesinin 3. fıkrası; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.

Somut olayda; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine ecrimisil talebine ilişkin olarak belirsiz alacak davası açıldığı, tarafların tacir olduğu, tapunun halen davalı adına kayıtlı olduğu, TTK 3 ve 4. maddesi uyarınca Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu anlaşılmıştır.”

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 27.01.2022 tarihli, E. 2021/2408 K. 2022/158 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2024-01-21).


19.  “İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında kira sözleşmesinin var olup olmadığı ve kira sözleşmesinin taraflar arasında devam edip etmediği hususlarında yargılama yapmak ve hüküm vermeye tek görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle, HMK’nın 114/1-c maddesi delaletiyle 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine, HMK’nın 20/1 maddesi gereğince görevli ve yetkili mahkemenin Muğla Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmiştir.

…

GEREKÇE:

İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek inceleme yapılmıştır.

Dava, şahsi hakka dayalı ecrimisil alacağına dayalı itirazın iptali isteğine ilişkindir.

…

…somut olay değerlendirildiğinde, dava dilekçesinde çekişme konusu taşınmaz üzerinde şahsi hakkı bulunduğunu ileri süren davacı, davalı ile yapılan kira sözleşmesinin sona erdiğini ve davalının fuzuli şagil durumunda olduğunu ileri sürerek, ecrimisil isteminde bulunmuş, talep sonucu kısmında da bu istem tekrar edilmiştir. Görüleceği üzere dava dilekçesinde açıklanan maddi vakıalar, davalılar arasındaki kira sözleşmesinin davacı yönünden bağlayıcı olmadığı iddiasını da içermekte olup, hukuki nitelendirme de davacı tarafından bu iddiaya (maddi vakıaya) uygun olarak yapılmış ve açık bir şekilde şahsi hakka dayalı ecrimisil istenilmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere kira sözleşmesi 6098 sayılı TBK’nda düzenlenmiş olup, kira sözleşmesinin kendisi yönünden bağlayıcı olmadığını ileri süren davacı bakımından açtığı davanın, farklı yasa ve koşullara tabi bulunan kira alacağı istemine ilişkin olduğunu kabul etmek mümkün değildir. (Aynı yönde, Yargıtay HGK’nın 25.10.2018 t.li, 2017/1-1236 E. ve 2018/1568 K. sayılı kararı)

O halde, anılan bu isteğin 4721 sayılı TMK hükümleri ile 2886 sayılı Kanunun 75. maddesinden kaynaklandığı ve tacir olan her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğduğu anlaşılmakla, mahkemece işin esasının incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde görev nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi doğru değildir.”

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 20.11.2023 tarihli, E. 2023/2694 K. 2023/2173 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2024-01-28).


20.  “Dava; elatmanın önlenmesi, eski hale iade ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.

Dava dosyasının istinaf kanun yolu incelemesi HMK’nun 355. maddesi gereğince sınırlı olarak ve re’sen kamu düzeni yönünden yapılmıştır.

Bilindiği üzere, 6102 sayılı Ticaret Kanunu m.5/1 maddesi gereğince Asliye ticaret mahkemesi; dava konusunun değerine veya miktarına bakılmaksızın ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli özel bir mahkemedir.

Bilindiği üzere 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar “ticari dava” olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanun’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.

Anılan yasal düzenlemeler karşısında asliye ticaret mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.

Öte yandan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların, “mutlak ticari davalar” ve “nispi ticari davalar” olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.

O halde gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların asliye ticaret mahkemelerinde görüleceği açıktır.

Öte yandan, görev, kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece her aşamada re’sen nazara alınması gerekli bir usul kuralıdır.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde tüm dosya kapsamı değerlendiğinde, eldeki davanın mülkiyet hakkına dayalı olarak değil davacı şirketin … sayılı II(a) grubu işletme ruhsatlı maden sahasına müdahale edildiği iddiasına dayandığı, dolayısıyla uyuşmazlığın tarafların ticari işletmelerine ilişkin bulunduğu, tarafların tacir sıfatının bulunduğu, bu şekilde her iki tarafın da ticari işletme ile ilgili iddiaları ve savunmalarının bulunuyor olması nazara alındığında açılan davadaki uyuşmazlık ticari dava niteliğindedir.”

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 10.07.2024 tarihli, E. 2024/1137 K. 2024/1023 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2025-01-29).


21. “İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesince, “… davacı ve davalının tacir olduğu ve dava konusunun her iki tarafın ticari işi ile ilgili olduğu anlaşılmakla iş bu davanın 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesi gereği nisbi ticari dava olduğu ve ticari davaya bakmakla görevli mahkeme ise asliye ticaret mahkemesi olduğu…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “…huzurdaki davada uyuşmazlığın mülkiyet hukukundan kaynaklandığı, uyuşmazlık konusunun tarafların ticari faaliyetinden kaynaklanmadığı bu hali ile mahkememizin görevli olmadığı, ecrimisil alacağına ilişkin ihtilafa dayanan davanın genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesince görülmesi gerektiği…” gerekçesiyle görevsizlik yönünde karar vermiştir. 6100 sayılı HMK’nın 2/1. maddesinde “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmüne yer verilmiştir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Aynı Kanun’un TTK’ nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2012/168 E. 2012/397 K. sayılı kararında, 2560 sayılı kanuna tabi olan …’nin gördüğü hizmet, kamu hizmeti olmasına rağmen, özel hukuk hükümlerine tabi olduğu, TTK’nın 16/1 maddesi anlamında tacir sıfatını taşıdığı belirtilmiştir. Davacı taraf ticaret kanuna göre kurulmuş anonim şirket olup, TTK 19. madde uyarınca tüm iş ve işlemlerinin ticari olmasına ve az yukarıda açıklandığı üzere davalı İSKİ’nin de tacir sıfatını haiz olduğu nazara alındığında, davalıya ait taşınmazların, davacı şirket tarafından haksız işgal edildiğinden bahisle tahakkuk ettirilen ecrimisilden mütevellit muarazanın giderilmesi ve menfi tespit ve fazladan ödenen bedelin istirdatı istemine ilişkin tacirler arasındaki uyuşmazlığın nisbi nitelikte ticari dava teşkil ettiği dolayısıyla davanın asliye ticaret mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.”

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 22.01.2025 tarihli, E. 2024/1735 K. 2025/189 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2025-04-20).


22. “Dava; taraflar arasındaki çiçek büfesi işletme sözleşmesinin süresinin sona erdiği ancak davalının söz konusu büfeyi tahliye etmediği, haksız işgalci olduğundan bahisle haksız işgal bedeli olarak düzenlenen faturanın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir. Mahkemece davalının tacir ve davanın nispi ticari dava olmadığı gerekçesi ile Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

…Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı taraf, davalı ile aralarındaki kira sözleşmesinin süresinin sona erdiğini ve davalının haksız işgalci olduğunu iddia etmiştir. Talep ettiği alacak kira alacağı değil, ecrimisildir. Bu nedenle davada sulh hukuk mahkemeleri görevli değildir. Davanın TTK’nın 4. maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı açıktır. Davacı tacir olup dava konusu, ticari işletmesini ilgilendirmektedir. Dava konusu aynı zamanda davalının da işletmesi ile ilgili ise de, davalının tacir olup olmadığı ve buna göre işletmesinin niteliğinin belirlenmesi gerekir. Gelir İdaresi Başkanlığı M… Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 03/06/2024 tarihli cevabi yazısında, gerçek kişi davalının ikinci sınıf tüccarların tabi olduğu VUK’nun 178. maddesine göre işletme hesabı esasına göre defter tutmakta olduğu bildirilmiş, ancak Mahkemece davalının, dava konusu ticari ilişki tarihlerini de kapsar şekilde yıllık alış ve satış tutarlarına ilişkin gelir beyannamelerinin gönderilmesi istenilmemiş ve Vergi Dairesi yazı cevabı ekinde Mahkemeye gönderilmemiştir. Davalının ikinci sınıf tüccarların tabi olduğu VUK’nuın 178. maddesine göre işletme hesabı esasına göre defter tutmakta olması tek başına esnaf olduğunu göstermemektedir. Mahkemece gerçek kişi davalının yıllık alış ve satış tutarlarına ilişkin gelir beyannameleri celbedilerek ticari ilişki yıllarına ilişkin yeniden değerlendirme oranları da dikkate alınmak suretiyle VUK’nun 177. maddesinde belirtilen sınırları aşıp aşmadığı ve yukarıda belirtilen yasal mevzuat kapsamında tacir, buna göre işletmesinin de ticari işletme olup olmadığı tespit edilmeden, sadece Vergi Dairesi Müdürlüğü cevabı yazısına göre eksik araştırma ve değerlendirme ile esnaf kabul edilmesi ve buna göre görevsizlik kararı verilmesi isabetli olmamıştır.”

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 06.03.2025 tarihli, E. 2025/403 K. 2025/386 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2025-08-26).

Benzer yönde bkz. “Somut olaya konu uyuşmazlık, tasarruf hakkı davacı şirkete ait olan … büfesinin davalı tarafından haksız kullanıldığı iddiasıyla ecrimisil bedeli faturasından kaynaklanmaktadır. Haksız kullanım bedeli TTK’da düzenlenen bir hususa ilişkin olmadığından, eldeki uyuşmazlık, mutlak ticari dava niteliğinde değildir. Davacı tacir olup, sözleşmenin taraflardan sadece birisi için ticari iş olması, bu ilişkiyi diğer taraf için de ticari iş hâline getirir (TTK m.19 f.2). Ancak böyle bir sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlığın ticari dava niteliğinde kabul edilebilmesi için yani nispi ticari dava olarak kabul edilebilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması gerekir. Bunun için de her iki tarafın tacir olması zorunludur. Davacı şirket olup TTK.’na göre tacir olduğu, davalının gerçek kişi tacir olup olmadığı yönünde mahkemece araştırma yapılmış İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen 09/05/2024 tarihli cevabi yazıda; Gerçek ve tüzel kişi tacirlerin ticaret unvanlarının tasnifinden meydana gelen sicil fihristinde yapılan araştırmada yazınızda T.C. kimlik bilgisi verilen …’nın en son sicil kayıtlarına göre bilginin verildiği ve gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunduğunun belirtildiği, gönderilen cevabi yazıya göre davalının İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosun da kayıtlı … ünvanı ile … alım satım işleri çalışma konusu ile gerçek kişi tacir olarak kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan araştırma sonuçlarına göre davalının gerçek kişi tacir olduğu,buna göre uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olduğu ve eldeki davanın nispi ticari dava olduğu anlaşılmaktadır.Yapılan tüm bu saptamalar karşısında, uyuşmazlığı çözme görevinin ticaret mahkemesinin görev alanına girdiği nazara alınarak Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesince yargılamaya devam edilerek davanın esası hakkında karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuştur.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 29.05.2025 tarihli, E. 2025/936 K. 2025/914 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2025-08-26).


23. “Dava; ecrimisil (haksız işgal tazminatı) isteğine ilişkindir.

Davanın ilk olarak Erzurum Asliye Ticaret Mahkemesinin 2025/… Esasında tapu iptal tescil, ecrimisil ve alacak istemiyle açıldığı, ecrimisil isteği bakımından arabuluculuk son tutanağının sunulması için mahkemece davacı tarafa süre verildiği, ancak verilen sürede eksikliğin giderilmediği, bu nedenle mahkemenin ecrimisil talebine ilişkin tefrik kararı vererek işbu dosyada özel dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verdiği görülmüştür.

6102 sayılı TTK’ya 7155 sayılı Yasanın 20 maddesi ile eklenen 5/A maddesi ile, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” düzenlemesi getirilmiştir.

6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa 7155 sayılı Yasanın 23. maddesi ile eklenen 18/A maddesi ile, “İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmüne yer verilmiştir.

6100 sayılı HMK’nun 115. maddesi uyarınca, “Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.” denilmektedir.

Somut olaya bakıldığında; davacı taraf eldeki davada ecrimisil talebinde bulunmuş, dava dilekçesinin incelenmesinde davacının ecrimisil talebinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 683. ve 995. maddelerine düzenlenen ecrimisile ilişkin olmadığı, gecikme tazminatı kapsamında ecrimisil kira alacağı şeklinde açıldığı, tarafların tacir olduğu ve bu nedenle uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesiyle ilgisinin bulunduğu, dava dilekçesinden de davacının talebinin ticari alacağına ilişkin olduğunun anlaşıldığı, davanın bu özelliği itibariyle ticari dava olarak nitelendirileceği ve TTK hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edileceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görev kapsamında olmadığı sonucuna ulaşılmakla [6102] sayılı TTK’nın 5/A maddesi de dikkate alındığında istinafa konu edilen talebe ilişkin olarak arabuluculuğa başvurulması gerektiği anlaşılmış, dosyada yapılan incelemede dava açılmadan önce davacının arabulucuya başvurmadığı görülmüş, dolayısıyla ilgili dava şartnın yerine getirilmediği, mahkemece verilen kararın isabetli olduğu kanaati oluşmuştur (Yargıtay 11. HD’nin 2022/7542 E – 2024/3590 K sayılı kararı).

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi uyarınca kamu düzeni ve istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara göre, ilk derece mahkemesi kararında tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353-(1)/b-1. madde ve bendi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği…”

Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 21.05.2025 tarihli, E. 2025/650 K. 2025/958 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2025-10-09).


Page 4 of 4
Prev1...34
Etiketler: asliye hukuk mahkemesiasliye ticaret mahkemesiecrimisilel atmanın önlenmesigörevgörevli mahkemehaksız işgalhaksız işgal tazminatıHMKHMK 2içtihatnispi ticari davatacirticari davaticari işletmeticari işletme hukukuTTKTTK 4TTK 5yargıtay kararı

Son Yazılar

Genel Kurul Kararının İptalinin Talep Edilebilmesi İçin Kararın Tescil ve İlan Edilmesinin Gerekmediği Hakkında Kararlar
İçtihatlar

Şirketler Hukukunda Tahkim (Mahkeme Kararları)

10 Ekim 2025
Güncel

İstanbul, İstanbul, İstanbul

6 Nisan 2025
Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı
Mevzuat

Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı

13 Mart 2025
İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ
Güncel

İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ

14 Şubat 2025
KURULUŞ VE ESAS SÖZLEŞME DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIK İZNİNE TABİ ŞİRKETLER
Güncel

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre 2025 Yılında Uygulanacak Olan İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ

28 Aralık 2024
Genel Kurul Kararının İptalinin Talep Edilebilmesi İçin Kararın Tescil ve İlan Edilmesinin Gerekmediği Hakkında Kararlar
İçtihatlar

Somut Olayı Aşan Kararlar

7 Eylül 2024
Next Post
ticari işletme hukuku

Ticari İşletme Hukuku

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Abonelik Formu!

Asla spam gönderilmez.

Kategoriler

  • Akademik Çalışmalar (2)
  • Faydalı Linkler (4)
  • Güncel (50)
  • İçtihatlar (32)
  • Kütüphane (18)
    • Genel (6)
    • Mevzuat (6)
    • Özel Hukuk (3)

En Yeni Yazılar

Genel Kurul Kararının İptalinin Talep Edilebilmesi İçin Kararın Tescil ve İlan Edilmesinin Gerekmediği Hakkında Kararlar
İçtihatlar

Şirketler Hukukunda Tahkim (Mahkeme Kararları)

Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
10 Ekim 2025
0

Şirketler hukukunda tahkim konusunda verilmiş mahkeme kararları.

Read more
Güncel

İstanbul, İstanbul, İstanbul

Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
6 Nisan 2025
0

2016 yılında yazdığım "İstanbul, İstanbul, İstanbul" isimli şiirim.

Read more
Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı
Mevzuat

Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı

Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
13 Mart 2025
0

Sermaye Piyasası Kurulunun, Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılarının Kuruluş, Çalışma Esasları ve Sermaye Yeterliliklerine İlişkin İkincil Düzenlemeleri İçeren Tebliğler 13/03/2025 tarihli...

Read more
İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ
Güncel

İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ

Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
14 Şubat 2025
0

2025 yılı hedefleri içerisinde yer alan Muhasebe İle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ 14/02/2025 tarihli Resmî...

Read more

Hakkımda

Bu site vasıtasıyla; sosyal ve mesleki olarak yararlandığım bilgileri sistemli ve paylaşılabilir olarak arşivlemek; yargı kararları, bilimsel çalışmalar/etkinlikler ve güncel hukuki haberler/gelişmeler paylaşmayı amaçlamaktayım.

Kategoriler

  • Akademik Çalışmalar
  • Faydalı Linkler
  • Genel
  • Güncel
  • İçtihatlar
  • Kütüphane
  • Mevzuat
  • Özel Hukuk

Son Yazılar

  • Şirketler Hukukunda Tahkim (Mahkeme Kararları)
  • İstanbul, İstanbul, İstanbul
  • Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı
  • Hakkımda
  • Yasal Uyarı & Bilgilendirme
  • İletişim

© 2021 www.rizagundogdu.com.tr - Tüm Hakları Saklıdır.

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Akademik Çalışmalar
  • Güncel
  • İçtihatlar
  • Diğerleri
    • Faydalı Linkler
    • Kütüphane
    • İletişim

© 2021 www.rizagundogdu.com.tr - Tüm Hakları Saklıdır.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms bellow to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In