9. “Somut olayda, davacı kooperatif; kooperatif üyesi ve eski yönetim kurulu üyesi olan davalının, taşınmazı haksız olarak kullandığı gerekçesiyle ecrimisil ve el atmanın önlenmesini talep ettiğine göre uyuşmazlığın Kooperatifler Kanunundan kaynaklandığı açıktır. Mahkeme kararında belirtilen Yargıtay ilamının somut olayla ilgisi de bulunmamaktadır. Buna göre mahkemece davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi usule aykırıdır. Öte yandan 5235 Sayılı Yasa’nın 5/3. Fıkrasında, Asliye Ticaret mahkemelerinde, dava değerine göre heyetçe görülecek davalar belirlenmiştir. Somut olayda, talep elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkin olup, yargılama uzun süre heyetçe görülmüş, ancak el atmanın önlenmesi yönünden taşınmazın değeri tespit edilmeden 01/07/2019 tarihli celsede dosyanın tek hakime tevdine karar verilmesi de usule aykırıdır. Açıklanan nedenler ile görevli olmasına rağmen ilk derece mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş olması doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.3 bendi gereğince esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesinin 21.01.2021 tarihli, E. 2020/2211 K. 2021/76 sayılı ilâmı.
10. “Somut olayda davacı tarafından aralarında düzenlenen protokole dayanılarak şartlı bağıştan rücu nedenine dayalı tapu iptali tescil, tazminat, ecrimisil, cezai şart istemlerine ilişkin olarak dava ile ticari işletmenin %45 hissesinin devrine ve kâr payından doğan alacak istemlerine ilişkin dava birlikte açılmıştır. Şartlı bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil, tazminat, ecrimisil, davalarında görevli mahkeme genel hukuk mahkemesi olan Asliye Hukuk Mahkemesi ise de davacının davalılar aleyhine açtığı, ticari işletmenin %45 hissesinin devrine ve kâr payından doğan alacak istemine ilişkin dava ticari dava niteliğinde olup TTK’nun 4/1-(a) ve 5.maddeleri gereğince ticari nitelikli davalarda Asliye Ticaret Mahkemesi görevli bulunmaktadır.
Aynı davada, bir kısım talepler hakkında genel mahkemenin bir kısım talepler hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise yada taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; söz konusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “Yargılama usulüne” ilişkin esaslı farklılar bulunmaması kaydıyla, bütün talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yapılarak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun ön görülebilir olmasını, usul ekonomisini ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.09.2018 tarih ve 2018/546-2018/1330 E K sayılı, 03.10.2019 tarih ve 2018/344-2019/990 E K sayılı, 20. Hukuk Dairesinin 30/04/2018 tarih ve 2018/1420-2018/3255 E K sayılı, 18/12/2017 tarih ve 2017/10685-2017/10685 E K sayılı, 16/10/2017 tarih ve 2017/9248-2017/7849 E K sayılı kararları ile benzer nitelikteki diğer kararları)
O halde, gerek tapu iptali ve tescil, tazminat, ecrimisil, cezai şart istemine ilişkin dava gerek işletmenin %45 payının devrine ve kar payı istemine ilişkin dava aynı protokolden kaynaklanmış olmakla, davaların birlikte görülmesi zorunludur. Bütün talepler yönünden ihtilafın özel mahkeme olan Asliye Ticaret Mahkemesince çözüme kavuşturulması gerekeceği gözetilerek uyuşmazlığın çözümünde müstakil Ticaret Mahkemesi’nin bulunması halinde görevsizlik kararı verilmesi, bulunmaması halinde ise eldeki davaya ‘’Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla” bakılması suretiyle sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.”
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 04.03.2020 tarihli, E. 2019/1096 K. 2020/275 sayılı ilâmı.
Not: İlâma konu olayın özelliği gereği diğer bir ifadeyle, davaların yığılmasının (HMK m. 110) söz konusu olması nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesince, görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.
11. “…davalının borcunu ödememesi nedeniyle sözleşmeyi feshettiği, dolayısıyla protokolün ve yetki maddesinin geçerliliğinin kalmadığı, zaten davacının yapılan protokole dayalı talebinin olmadığı, mülkiyet hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talebinin bulunduğu, buna göre HMK’nın 12. Maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu, taşınmazın Esenyurt ilçesinde olduğu, Esenyurt ilçesinin Büyükçekmece Adliyesinin yargı sınırları içinde olduğu, Büyükçekmece Adliyesinin Bakırköy Adliyesinin mülakatı olduğu ve yukarıda belirtilen değişiklik uyarınca da Ticaret Mahkemesi bulunmadığından ticari davalarda Bakırköy Adliyesinin yetkili olduğu anlaşılmıştır.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 09.02.2021 tarihli, E. 2020/1245 K. 2021/192 sayılı ilâmı.
12. “Davacı, davalı Belediyenin talebi üzerine, davalı … çay bahçesinin suyunun kesileceğini bildirdiğini, ruhsatın iptal edildiğini, işyerinin 07/08/ 2003 tarihinde yapıldığını, 12/10/2004 tarihinden önce yapıldığından yapı ruhsatı ve yapı kullanma izin belgesinin aranmayacağını, suyun kesilmesinin yasal olmadığını, tahliyeye zorlandığını ileri sürerek çekişmenin giderilmesine, el atmanın önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
…
…bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmasının gerekli ve yeterli olduğu belirtilmiş; müteakip 5. maddesinde ise, “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı ile davalılar arasında yapılan sözleşmenin dosyaya kazandırılıp aboneliğin niteliğinin incelenmesi, davacının tacir olup olmadığı konusunun aydınlatılması, uyuşmazlığı incelemede görevli mahkemenin Ticaret Mahkemesi olup olmadığının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamış, kararın bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 16.04.2018 tarihli, E. 2016/19372 K. 2018/4021 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2022-04-01).
13. “6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1-a maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta davacı, davalının kendisine ait taşınmaz çıkmadığını, haksız şekilde kullandığını bu nedenle el atmanın önlenmesi ile ecrimisil talep ettiği anlaşılmakla, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeni ile imzalan protokol gereğince taşınmazın davacıya devredildiği anlaşılmakla, davacı ve davalı şirketler arasındaki dava TTK’nın 4. maddesi uyarınca, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan dava olması nedeniyle ticari davadır. Bu kapsamda, tacirin haksız fiili ve elatmasının önlenmesi de ticari nitelikte bir davadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık her ne kadar taşınmaz hukukundan doğmuş olsa da tarafların ticari şirket olduğu ve uyuşmazlığın ticari işletmelerine ilişkin bulunduğu anlaşıldığına göre, ihtilafın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 3 ve 4. maddelerine göre İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 16.11.2022 tarihli, E. 2022/573 K. 2022/2860 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2023-08-12).
14. “Somut olayda davacı maliki olduğu akaryakıt istasyonunun davalı tarafından haksız olarak işgal edildiği gerekçesiyle meni müdahale ve ecrimisil talebinde bulunmuştur. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/I-a maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir. Dosya kapsamına göre uyuşmazlık tacirler arası haksız fiilden kaynaklanmakta olup, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesine göre davanın İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. (T.C. YARGITAY 17. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2021/2391 – KARAR NO: 2021/2537; T.C. YARGITAY 4. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2017/1454 – KARAR NO: 2019/5777; T.C. YARGITAY 20. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2016/4999 – KARAR NO: 2018/1637)”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 22.06.2023 tarihli, E. 2022/3691 K. 2023/1865 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2023-08-12).
15. “…Dava, taşınmazın haksız kullanımından kaynaklanan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece taraflar arasında kira ilişkisi bulunduğunun iddia edildiği, kira sözleşmesinin değerlendirilmesinin sulh hukuk mahkemesinin görevinde olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş ise de; Davacı; dava konusu taşınmazı 14.01.2014 tarihinde tapuda satın aldığını, davalı şirketin kira sözleşmesinin sonu olan 14.07.2014 tarihinden itibaren taşınmazı tahliyesinin ihtar edildiğini ve 6 ay süre verildiğini buna rağmen davalının haksız olarak kullanmaya devam ettiğini, tahliye davası sonunda tahliye kararı verilmesine rağmen taşınmazın uzun süre boşaltılmadığını beyan ederek, davacı şirketin maliki olduğu taşınmazı davalının hukuka aykırı fiilleri ile kullanamadığının tespitine; 14.07.2014 ile 01.09.2017 tarihleri arasında müvekkilin ödediği kira ve aidat bedelinin tahsil ettiği kira ve aidat bedelinden mahsubu sonucunda kalan bedelin faizi ile birlikte tahsiline; 15.01..2018 tarihinden günümüze kadar mülkü kullanamamadan kaynaklı tahsil edilemeyen kira ve aidat bedellerinin faizi ile birlikte tahsiline; taşınmaz üzerine tedbir şerhi işlenmesi ve açılan davadan dolayı taşınmazın teminat olarak kullanılamamasından dolayı uğranılan zararın faizi ile birlikte tanzimine; şirketin ticari hayatını olumsuz etkilediğinden uğranılan 10.000-TL manevi zararın davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalının taşınmazı 15.01.2018 tarihinde tahliye ettiği uyuşmazlık konusu değildir. Özetle, davacı maliki olduğu taşınmazı ihtara rağmen boşaltmayan davalının haksız işgalci olarak tasarruf etmeye devam etmesi ve kullanımı engellemek amacıyla önalım davası açması nedeniyle davacı şirketin uğradığı maddi ve manevi zararın tazminini talep etmiştir. Yargıtay [1. Hukuk Dairesi]‘nin 19.01.2016 tarih ve 2016/495 E. – 2016/544 K. sayılı kararında; ‘…Dava, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir. Mahkemece, kira ilişkisinden söz edilmek ve davanın sulh hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği belirtilmek suretiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Ne var ki, eldeki dava, davalının çekişme konusu taşınmazı fuzulen işgal ettiğinden bahisle açıldığına göre; anılan isteğin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerinden kaynaklandığı ve uyuşmazlığın çözümünün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2/1. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesinin görevinde bulunduğu kuşkusuzdur. Görev, kamu düzeniyle ilgili olup, yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması zorunlu bir usul kuralıdır.Hâl böyle olunca, işin esasının incelenmesi, taraflar arasında hukuken geçerli bir kira ilişkisinin varlığının saptanması halinde davanın reddedilmesi, aksi halde el atmanın önlenmesi ve ecrimisil yönlerinden bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir…’ denilmiştir. Bu durum karşısında; iddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriği dikkate alındığında, açıkça, taşınmazın kira sözleşmesinin bitiminde teslim edilmeyerek haksız kullanımı, haksız dava açılması ve haksız tedbir uygulanması nedenleriyle ticari olarak uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talep edilmiş olmasına göre, taraflar arasında kira ilişkisinin sona erdiği, kira sözleşmesine dayalı bir alacak talebinin söz konusu olmadığı, tarafların tacir olduğu ve davanın esasını her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendiren uyuşmazlık konularının oluşturduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın TTK hükümleri ve genel hükümler çerçevesinde ve tarafların delilleri eksiksiz toplanarak taşınmaza el atmanın ve haksız kullanımın vaki olup olmadığı, davalının kullanımının haklı ve hukuki bir ilişkiye dayanıp dayanmadığı, davacının zarar tazmini talebinde haklı olup olmadığı, yanı sıra davalı tarafından açılan tapu iptal ve tescil davası nedeniyle davacının tazminat talep hakkının bulunup bulunmadığı hususlarının irdelenmesi suretiyle çözümlenmesi gerektiği açıktır. Bu durum karşısında HMK 2. maddesi [?] hükmü gereği davaya bakma görevinin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, görevsizlik kararının hukuka uygun olmadığı dikkate alınarak istinaf başvurusun yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 11.10.2022 tarihli, E. 2021/2243 K. 2022/1620 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2023-08-13).
16. “Eldeki dava, menkul eşya nedeniyle ecrimisil (menkul eşya alacağı) istemine ilişkindir. HMK’nın 1.maddesine göre göreve kuralları, kamu düzenine ilişkindir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkemece dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı hükme bağlanmıştır. (…) Davacı ve davalı şirketin Türk Ticaret Kanunu kapsamında tacir oldukları, menkul eşyaların her hangi bir sözleşmesel ilişkiye dayalı olmasa da (-iddianın ileri sürülüş biçimine göre-) haksız kullanılmasının her iki tarafında ticari işletmesine ilişkin bulunduğu, hal böyle olunca da davanın ticari dava; davaya bakma görevininde Asliye Ticaret Mahkemesi’ne ait olduğu, bu suretle ilk derece mahkemesince delillerin toplanması ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı ve başka bir olaya ilişkin bulunan Yargıtay [8. Hukuk Dairesinin] 2019/699 Esas ve 2020/4277 Karar sayılı ilamının emsal kabul edilmesi suretiyle görevsizlik kararı verilmesi yerinde olmamıştır.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesinin 14.04.2022 tarihli, E. 2022/655 K. 2022/494 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2023-08-20).
17. “Dava, intifa hakkına dayalı ecrimisil istemine ilişkindir.
Dava, tacir olan her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması nedeniyle 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi gereğince nispi ticari dava niteliği taşımaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, özel kanunlarına göre kurulmuş olan ihtisas mahkemelerinin yargı alanlarının yeniden belirlenmesi ile ihtisas mahkemesi kurulmayan yerlerde bu mahkemelerin görev alanına giren iş ve davalara hangi mahkemenin bakması gerektiği hususlarında HSK’nın 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararında dava tarihi itibariyle görevli olan mahkemenin davaya bakmaya devam edeceğine dair bir belirleme bulunmadığı ve eldeki davada görevli mahkemenin gönderme kararını veren Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) mi, yoksa, 01.09.2021 tarihinde faaliyete geçen Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi mi olduğu noktasında toplanmaktadır.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarihli ve 608 sayılı kararında; kurulmasına karar verilen Asliye Ticaret Mahkemeleri’ nin yargı çevrelerinin kuruldukları illerin “mülki sınırlarını” kapsayacak şekilde belirlenmesine ve kararın 01.09.2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiş olup, halihazırda açılmış davaların il merkezlerinde yeni kurulan Asliye Ticaret Mahkemelerine devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O hâlde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmamaktadır.
Somut olayda, dava tarihi 01.12.2014 olup, davanın 01.09.2021 tarihinden önce açıldığı, yukarıda da ifade edildiği üzere, taraflar arasındaki uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkeme, uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olan Aydın 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) olup, dava tarihinden sonra kurulan ve faaliyete geçirilen Aydın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli kılınması olanaklı değildir. (Aynı yönde Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli 2017/11-10 esas – 2019/401 karar sayılı ve Yargıtay nin 17.05.2011 tarihli 2009/13600 esas – 2011/6019 karar sayılı ilamları).”
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesinin 18.03.2022 tarihli, E. 2022/535 K. 2022/547 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2024-01-21).