⇒ “Davacılar vekili, … kapatılan 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/… esas, 2014/… karar sayılı dosyası üzerinden … San. ve Tic. A.Ş’nin 26/05/2010 tarihli ve 14/02/2012 tarihli genel kurul toplantılarında alınan tüm kararların yok hükmünde olduğunun ve yokluğunun tespitine ve bu genel kurullarda alınan tüm kararların iptaline karar verildiğini, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… esas, 2015/… karar sayılı dosyası üzerinden… San. ve Tic. A.Ş’nin 23/01/2014 tarihli genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespitine ve yine aynı tarihli 2013/003 sayılı yönetim kurulu kararının iptaline karar verildiğini, 31/08/2015 tarihinde yokluğuna hükmedilen genel kurul ve iptaline karar verilen yönetim kurulu kararlarının daha önce … Ticaret Sicil Memurluğu kayıtlarına tescili ve ilanı yapılan kısımların, mahkeme kararları uyarınca düzeltilmesi ve kararlarının yerine getirilmesi talebinde bulunduklarını, davalının, kararların kesinleşmediği ve kesinleştikten sonra ancak yönetim kurulunca başvuru halinde işlem yapılacağını belirterek taleplerini reddettiğini, red yazısının 10/09/2015 tarihinde tarafların tebliğ edildiğini iddia ederek … Ticaret Sicil Müdürlüğünün 01/09/2015 tarihli, 17… ve 17… sayılı red işlemlerinin iptaline, mahkeme kararlarının davalı tarafından yerine getirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
…
Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; tescil talebine dayanak yapılan mahkeme kararlarının kesinleşmemiş bulunduğu, TTK’nin 32., Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 34. maddesi ile tescile yetkili müdürlüğe tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını inceleme yükümlülüğü getirildiği, ayrıca HMK’nin 350/2. maddesindeki düzenlemede dikkate alındığında kişiler hukuku ve sicil oluşturmayla ilgili mahkeme kararlarının kesinleşmeden infazına-tesciline yasal düzenlemenin imkan vermediği, nitekim Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 40. maddesinin son cümlesinde “…kesinleşmiş olan hüküm sonucuna göre işlem yapılır.” denmek suretiyle sicile tescili emreden mahkeme kararlarının işleme alınabilmesi için kesinleşmiş olmalarının şart olduğu, davalı müdürlüğün red kararında mevzuata aykırı bir yön bulunmadığı, ayrıca bir işlemin yokluğu tespit eden mahkeme kararı kesinleşmeden o işlemin “yok olduğu” kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacılar vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02.04.2018 tarihli, E. 2016/8220 K. 2018/2308 sayılı ilâmı.
⇒ “Somut olayda; takibe dayanak … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … sayılı ilamında ” … kooperatif üyesi olduğunun tesbitine ve … aracın davalı kooperatiften sıraya alınmasına ” karar verildiği, ilamda, şahsın hukuku kapsamında sicil kaydı oluşturacak nitelikte hakkın tartışıldığı anlaşılmaktadır. ilamın bu hali ile kesinleşmeden takibe konulamayacağı göz önünde bulundurularak, mahkemece şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi doğru değildir.”
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 16.02.2016 tarihli, E. 2015/23088 K. 2016/2507 sayılı ilâmı.
⇒ “Davacı tasfiye memurları dava dilekçelerinde, tasfiye memurları oldukları kollektif şirketin, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 1998/… E. Sayılı dosyası ile infisah” ettiğininin tespiti ile tasfiye memurları tayin edildiğini, bir kısım tasfiye memurlarının istifası üzerine 29.6.1999 tarihinde kendilerinin tasfiye memurları olarak atındıklarını, ticaret sicil memurluğuna tescil başvurularının reddedildiğini, red gerekçesinin mahkeme kararının kesinleşmemiş olması bulunduğunu, oysa mahkeme kararının bir tespit hükmü olup, infisah halinin fesih ile karıştırıldığını ileri sürerek, ticaret sicil memurluğunun 27.9.1999 tarih ve 59576 sayılı kararının iptali ile mahkeme kararının tescil ve ilanına karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı vekili, fesih ve infisahın aynı hukuki sonuçları doğurup, red kararının yasaya uygun olduğunu davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosyadaki kanıtlara nazaran, fesih ve infisahın aynı hukuki sonuçları doğuran kurumlar olup, ticaret sicil memurluğunun kesinleşmiş mahkeme kararının ibrazını istemesinin doğru olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacılara görev verilmesine ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararının tespit hükmü olup, davacılara görev verilmesine ilişkin karar tarihinden itibaren tescilin hüküm doğuracağının tabi bulunmasına göre tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanması gerekmiştir.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10.04.2000 tarihli, E. 2000/1984 K. 2000/2898 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2022-05-11).
⇒ “Davacı vekili, müvekkilinin, … San. ve Tic. Ltd. Şti’nin Olağanüstü Ortaklar Kurulu Toplantısı’nın yapılması amacıyla açtığı davanın mahkemece kabul edildiğini, bu karar üzerine ortaklar kurulu toplantısı yapılarak, “şirket müdürünün azline” karar verildiğini, ortaklar kurulu kararının tescili için davalıya yapılan başvurunun, “kararın kesinleşmeden icrasının mümkün olmadığı” gerekçesi ile reddedildiğini, 6100 sayılı HMK’nun 433. maddesinde hangi kararların kesinleşmeden uygulanamayacağının açıkça belirtildiğini, ortaklar kurulunun toplantıya çağrılması için mahkemece verilen yetkinin uygulanabilmesi için kararın kesinleşmesine gerek olmadığını, tescil isteğinin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, davalının red kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12.09.2000 tarih 2000/7323 E-2000/644 K. sayılı kararında “şirketlerle ilgili kesinleşmemiş kararların, HUMK’nın 433/1 maddesi gereğince şahsın hukukuna ilişkin olması nedeniyle kesinleşmeden icrasının mümkün olmayacağının” belirtildiğini, Ticaret Sicil Tüzüğü’nün 28. maddesi gereğince bu isteğin yasanın emredici hükmüne aykırı olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, HMK’nın “temyizin icraya etkisi” başlıklı 367. maddesinde, “temyizin, kararın icrasını engellemeyeceği” belirtilip, bunun istisnalarının sayıldığını, 2. fıkrada sayılan bu istisnaların, kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ayni haklara ilişkin kararlar olduğu, şirket ortaklar kurulu tarafından verilen kararın, bu maddede sınırlı olarak sayılan kararlardan olmadığı, yerine getirilmesi için kesinleşmiş olmasının aranmayacağı, davacı tarafın tescil isteğinin emredici hükümlere aykırı olmadığı gibi böyle bir savunma da ileri sürülmediği, alınan kararın kişiler hukukuna ilişkin olmayıp, şirketin işleyişi ile ilgili olduğu gerekçesiyle, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde davanın kabulü ile Eskişehir Ticaret Sicil Memurluğu’nun red kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, Ticaret Sicil Memurluğu’na tescil için yapılan başvurunun reddine dair kararın kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı taraf, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.10.2011 tarih 2011/… E – 2011/… K sayılı kararına istinaden yapılan ortaklar kurulu toplantısında alınan kararların tescilini istemiştir. Tescile konu ortaklar kurulu kararına dayanak karar kesinleşmemiş olması nedeniyle sicile tescili mümkün olmayıp, Dairemizin 2009/2859E, 2010/9633K sayılı emsal kararı da bu yöndedir. Mahkemece, tescile konu ortaklar kurulunun toplantıya çağırılmasına ilişkin mahkeme kararının kesinleşmediği gözetilmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 12.03.2013 tarihli, E. 2012/4643 K. 2013/4811 sayılı ilâmı.(Eklenme tarihi: 2022-05-11).
NOT: İşbu karara konu olan husus, anlaşılabildiği kadarıyla mahkemece verilen genel kurul toplantısının yapılmasına ilişkin kararın kesinleşip kesinleşmesine gerek olup olmadığı noktasındadır. Buna göre, uyuşmazlığın mahkemeye intikâl ettiği tarih de göz önünde bulundurulduğunda; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 410. ve 412. maddelerinde geçen “Mahkemenin kararı kesindir.” ve “Karar kesindir.” hükümleri dikkate alındığında kararın, yürürlükteki düzenlemeler karşısında geçerli olup olmadığının değerlendirilmesinin önem arz ettiği ifade edilmelidir.
⇒ “Somut olayda; İstanbul … İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı takip dosyasına konu ilamın Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/.. Esas sayılı 2019/… Karar markanın hükümsüzlüğü, unvan terkini [ticaret unvanının terkini] dava konulu ilamı olup, takip tarihinde kesinleşmemiştir. HMK’nun 367/2 maddesi gereğince şahsın hukukuna dair ilamlar kesinleşmedikçe icraya konu olunamaz. Takip dayanağı ilam aynı mahiyette olduğundan ve henüz kesinleşmemiş olduğundan, anılan ilama dayanılarak başlatılan icra takibinin iptaline karar verilmesi gerekir. Bu nedenlerle davacının istinaf talebinin kabulü ileHMK’nın 353/(1)-b-2. maddesi gereğince İDM kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı takip dosyasında davacı aleyhine yapılan takibin iptaline karar verilmiş[tir].”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 04.02.2021 tarihli, E. 2020/775 K. 2021/382 sayılı ilâmı. (Eklenme tarihi: 2023-01-15).
⇒ “Davacı vekilinin, ilk derece mahkemesinin davanın esası hakkında verdiği karara yönelik bir istinaf nedeni yoktur. Davacı vekilinin istinafı ihtiyati tedbir talebine ilişkindir. İhtiyati tedbir talebinin yanında, ilk derece mahkemesinin kararının infazının kesinleşmeye bağlanmasını istinaf etmiştir. Öncelikle ilk derece mahkemesinin istinafa konu fesih ve tasfiye kararının kesinleşmeden infazının mümkün olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. HMK’nın 350/2. maddesi uyarınca, şahsın hukukuna ilişkin mahkeme ilamları kesinleşmeden infaz edilemez. Somut olayda bir tüzel kişilik olan şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin olarak verilen karar doğrudan doğruya şahsın hukukunu (kişiler hukukunu) ilgilendirdiğinden, kesinleşmeden infazı hukuken mümkün değildir. Bu nedenle davacı vekilinin, kararın kesinleşmeden infazına karar verilmesi gerektiği yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 16.06.2022 tarihli, E. 2022/735 K. 2022/849 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2023-06-26).
⇒ “…lehine ihtiyati haciz kararı verilen davalı şirket ortağı olan davacılar tarafından davalı şirket aleyhine anonim şirketin haklı sebeple feshi, alternatif çözüm olmak üzere payların gerçek değerinin ödenmesi suretiyle ortaklıktan çıkarılmaları talebiyle açılan davada yapılan yargılama sonunda davanın alternatif çözüm yöntemi olarak davacıların ortaklıktan çıkarılması ve payların gerçek değerinin pay sahiplerine ödenmesine hükmedilerek kısmen kabulüne, davacıların davalı şirket ortaklığından çıkarılmalarına, davacılar lehine çıkma payı alacağına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kararın bir örneğinin kesinleştiğinde Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiştir. Anılan karara karşı, davalı şirket vekili tarafından tehiri icra talepli olarak istinaf kanun yoluna başvurulması nedeniyle kararın henüz kesinleşmediği dosya içeriğiyle sabittir.
…
İhtiyati haciz kararına dayanak ilam anonim şirket çıkma payı alacağına yöneliktir. Anonim şirket ortaklığından çıkma kararı inşai nitelikte bir karardır. Lehine ihtiyati haciz kararı verilen şirket ortaklarının itiraz eden borçlu şirket ortaklığından çıkmaları ancak kararın kesinleşmesi ile mümkündür. Bir başka anlatımla, karar kesinleşene kadar lehlerine çıkma payı alacağı hüküm altına alınan ortaklar şirket ortağı olmaya devam edecektir.
Öte yandan davacının ortaklıktan çıkma kararı anonim şirkete mahsus olmak üzere TTK’nun 531. maddesinde alternatif duruma uygun herkesçe kabul edilebilecek çözüm yöntemi olarak getirilmiş bir müessese olup, haklı sebeple fesih şartları oluşup oluşmadığının tespitine ilişkin ilk derece mahkemesi kararının yasa denetimine tabi olması ve kesinleşmeden infaz edilemeyecek nitelikte bulunması karşısında, fesih kararının alternatif olarak hükmedilen çözümün kesinleşmeden infaz edilebileceğinin söylenmesi de, TTK’nun 531. maddesine ve anonim şirketin yapısına aykırıdır. Ortak olmaya kesinleşinceye kadar devam eden kişi sermayeden pay isteyemeyecektir. Oysa çıkma bedelinin içinde mutlaka kısmen de olsa sermaye payı da vardır.
Haklı nedenle fesih davası TTK’nun 531. maddesinde düzenlenmiş olup, hakime haklı sebebin varlığı halinde alternatif çözüm yetkisi veren inşai bir davadır. Mahkemece fesih yerine payın gerçek değerinin ödenmesine ve ortağın ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesi de bu anlamda verilmiş bir karardır.
Yargıtay 2021 yılına kadar bu tür kararların kesinleşmeden infaz edilemeyeceği görüşünde iken (30/06/2020 tarih ve 2019/10942 Esas 2020/5968 Karar sayılı kararı), ‘…Takip talebi ve buna uygun olarak düzenlenen icra emrinin incelenmesinde, borçluların limited şirket olduğu, takip dayanağı ilamda şirket ortaklığından çıkarılma ile çıkarılma payı ve kar payı ödenmesine karar verildiği, ilamın kişiler hukukuna ilişkin, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratan ilam niteliğinde olduğu anlaşılmakla kesinleşmeden takibe konu edilmesi mümkün değildir’ gerekçesi ile parasal kısım için kesinleşme gerekmediğine hükmetmiştir. Yargıtay 02/11/2021 tarih ve 2021/5549 Esas 2021/9594 Karar sayılı kararı ile ‘…Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul edilen ticari şirketlere ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konu olmaması gerekçesi olarak HMK 367/2 fıkrası uyarınca kişiler hukukunadayandırılmıştır. Bu uygulamada kişiler hukuku cümlesi geniş yorumlanarak tüzel kişilerin organlarına ilişkin verilen kararlar olup, bu sonucu da geniş yorum yapılarak ulaşılmıştır.
Dairemizin bazı kararlarında da ticari şirketlere ilişkin ilamlarda sicil değişikliği yaptığı gerekçesiyle kesinleşme aranmıştır. İhtiyati haciz talebine dayanak ilama konu şirket Türk Ticaret Kanunu’nda sayılan ticaret şirketlerinden anonim şirkettir. Anonim şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay devri sicil kayıtlarında herhangi bir değişiklik yapmamaktadır.
Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesi sadece 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesi gereği aranmıştır. Bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamlarda kesinleşmeye ilişkin kanun hükmü bulunmamaktadır” gerekçesindeki tescile tabi olup olmadığı ayrımı şahsın hukuku ile ilgili değişikliğin geçerliliğine ilişkin değildir.
Karardaki A.Ş’in pay devrinin sicile tescil zorunluluğunun bulunmadığına ilişkin gerekçe; ‘tek kişilik şirketteki dönüşme halini’ ve hamiline yazılı pay senetlerini Merkezi kayıt sistemine kayıtlanma zorunluluğuna ilişkin değişik TTK maddeleri ile uyumlu olmadığı gibi, limited şirketlerde ise değişikliğin sicile bildirimi zorunludur.
TTK’unun “4. Tescil” başılıklı 598 maddenin: (1) Esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için, şirket müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulur. Başvurunun otuz gün içinde yapılmaması hâlinde, ayrılan ortak, adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için ticaret siciline başvurabilir. Bunun üzerine sicil müdürü, şirkete, iktisap edenin adının bildirilmesi için süre verir. Sicil kaydına güvenen iyiniyetli kişinin güveni korunur. Hükmü ile tescil zorunlu olup kurucu olmasa bile sonuç itibari ile tescile tabidir. Bu zorunluluk 12. HD gerekçesine göre kesinleşmeden infaz için her kararın ayrı ayrı yorumlanmasını gerektirecek midir? İcra müdürü ilamdan tescile tabi bir değişiklik gerekip gerekmediğini nasıl tespit edecek, şirketin ortaklık yapısında değişiklik yaratan kararın şahsın hukukuna ilişkin olmadığı söylenemez. A.Ş. pay devrinin şirkete karşı hüküm ifa etmesi pay defterine kayıtla birlikte olmaktadır. Hükmün infazının ortaklığın sona ermesine ilişkin kararın kesinleşmesinin doğal sonucu olduğu ve TBK anlamında eş zamanlı ifası gereken yükümlülükler olduğu gözetildiğinde davacı ortak sıfatı ile karar kesinleşinceye kadar tüm hakları kullanabilirken (TTK 638/2 maddesinde öngörülen bir tedbir kararı verilmemiş ise ki limited şirkete özgü maddenin anonim ortalığa uygulanacağına dair Erdem’in görüşü tartışmalıdır) payın gerçek değerini tahsil edebileceğinin ileri sürülmesi tahsile konu tutar içinde bir kısmının mutlaka sermaye payı olması gerçeğine de aykırıdır.
Öte yandan, TTK 531. maddesindeki kararın istinaf ve temyiz denetim öncelikle haklı sebep kavramı üzerinden yapılarak fesih koşulları bulunması halinde duruma uygun çözüm değerlendirilecektir. Eş anlatımla çıkma payının hak edilmesi ancak haklı sebebin varlığı ve başka bir çözümün yararlı olup olmayacağına ilişkin ilk derece mahkeme kararının bu kısmının kesinleşmesine bağlıdır.
Yargıtay’ın [11. Hukuk Dairesi] 12/03/2015 tarih ve 2015/1027 Esas 2015/3429 Karar sayılı kararında da çıkma kararının inşai nitelikte bir karar olup bu karara göre hesap ve tahakkuk eden çıkma payının ancak bu kararın kesinleşmesi ile infazı mümkün alacaklardan olduğu ve ihtiyati haciz istem tarihi itibarı ile muaccel bir para alacağının varlığından söz edilemeyeceği açıkça belirtilmiştir.
HGK’nun 06/02/2020 tarih ve 2019/11-658 esas 2020/101 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, şirket ortaklığından çıkarılma kararı inşai nitelikte bir karar olup, irade mahkemece oluşturulduğundan çıkma bedeli de en erken buna dair kararın kesinleşmesi ile istenebilir hale gelir. Doktrindeki TTK’nun 642. maddesi, ayrılma akçesinin istenebilme anına ilişkin tartışmalar da bulunmakta olup, kesinleşmeden infaz edilebileceğine dair bir görüş bulunmadığı gibi sadece bir müellif, dava sırasında ilk derece mahkemesince çıkma bedelinin depo ettirilmesi yönünde bir çare önermekte olup, o da depo edilen paranın kesinleşmeden davacı ortağa ödenmesi yönünde görüş bildirememektedir.
Bu durumda, mahkemece anonim şirket ortaklığından çıkmaya ilişkin karar inşai nitelikte olup, infazı için kararın kesinleşmesi gerektiği, karar kesinleşene kadar şirket ortağı olmaya devam edecek olan ortakların ortaklıktan çıkmaları kesinleşmeden çıkma payı alacaklarını talep edemeyecekleri, lehlerine ihtiyati haciz kararı verilenlerin talep tarihi itibarıyla ve halen muaccel bir alacaklarının bulunmadığı, ihtiyati haciz kararının dayandığı sebebe yönelik ihtiyati haciz kararına itirazın yerinde olduğu, İİK’nun 257/1. maddesindeki koşulların oluşmadığı, lehine ihtiyati haciz kararı verilenlerin müeccel alacağa yönelik herhangi bir iddia ve delillerinin olmadığı gözetilerek itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.”
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 15.12.2022 tarihli, E. 2022/1735 K. 2022/1646 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2023-08-02).
⇒ “İlk Derece Mahkemesi Kararı
Şikayete konu ilamda, payın alacaklıya ait olduğunun tespiti ile pay defterine alacaklı adına kaydına karar verildiği, iş bu hükmün tespit hükmünde olduğu, pay defterine kaydı içeren kararın kesinleşmeden icraya konulamayacağı gerekçesi ile şikayetin kabulü ile 21.01.2021 tarihli İcra Müdürlüğü kararının iptaline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı
Takibe dayanak ilamda anonim şirketin pay defterindeki hisse oranının tespiti ile pay defterinin alacaklı adına kaydına karar verildiği, iş bu kararın şahsın hukuku ile ilgili olması sebebiyle kesinleşmeden takip yapılamayacağından müdürlükçe verilen 21.01.2021 tarihli kararın bu nedenle yerinde olmadığı, istinafa alacaklı tarafından başvurulduğu, istinaf edenin sıfatı gözetildiğinde mahkemece verilen kararın hukuken yerinde olduğu gerekçesi ile alacaklının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ
Temyiz Sebepleri
Alacaklı, şikayetin yasal yedi günlük sürede olmadığını, savunma hakkı verilmeden hasımsız olarak karar verildiğini, mahkemece şikayet kapsamından çıkılarak taleple bağlılık ilkesine aykırı şekilde karar verildiğini, şikayetçinin kararın kesinleşmeden icra edilemeyeceğine dair bir talep ve iddiasının olmadığını, şikayet dilekçesinde ilamın eda hükmünde olduğunu kabul ettiğini, pay defterine kayıt yönünden teminat yatırılmadığından tehir-i icra kararı bulunmadığını, icranın durdurulmasını gerektirir bir karar da bulunmadığını, sermaye şirketlerinin paylarının menkul mal niteliğinde olduğunu, HMK’nın 367/2 maddesindeki kişiler hukukuna ilişkin bir karar olmadığını, kararın malvarlığında değişiklik yapacak nitelikte olduğunu, şirketin kişiliğine bir etkisinin olmadığını, ilamın kesinleşmeden de icra olunabileceğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, İİK’nın 36. maddesine yönelik şikayet ile dayanak ilamın kesinleşmeden icra edilemeyeceği şikayetine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
İİK’nın 16, 18, 36 ve HMK’nın 367 maddeleri.
3. Değerlendirme
1. İİK’nın 18/3 maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, takibin dayanağı olan ilamın tespit hükmü niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
2. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup alacaklının temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 15.02.2022 tarihli, E. 2022/8186 K. 2023/876 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2023-09-16).
⇒ “Somut olaya gelince, davacı yanca Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/…Esas 2018/… Karar sayılı ilamında ki payların tescil ve ilanına yönelik olarak yapılan başvurunun ticaret sicil müdürlüğünce 22/11/2019 tarihinde Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/… Esas 2019/… Karar sayılı kararında … …Limited Şirketinin 22/03/2019 tarihinde alınan genel kurul kararlarının tescilinin reddine dair 18/04/2019 tarihli kararlarının iptaline karar verildiğini, bu nedenle Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… Esas 2018/… Karar sayılı ilamında belirtilen hükümlerin tescil ve ilan edilemeyeceğinden talebin reddine yönelik olarak verilen kararın iptaline yönelik olarak işbu dava açılmış olup, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… Esas 2018/… Karar sayılı ilamına göre yeni pay durumunun tescili talep edilmiş ve açılan işbu davada da ilk derece mahkemesince tescile karar verilmiş olmakla kesinleşmeyen kararda asli müdahale talebinde bulunan …’ın … …Limited Şirketin de ki 1960 payının da terkin edilmiş olmasından ötürü açılan işbu davada mahkeme kararına karşı …’ın ilgili sıfatıyla kanun yollarına başvuru hakkı bulunduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesinin 23/09/2020 tarihli ek kararının kaldırılmasıyla istinaf başvurusunun esasen incelenmesi gerekmiştir.
İlk derece mahkemesince açılan davanın kabulü ile Eskişehir Ticaret Sicil Müdürlüğünün 22/11/2019 tarihli 1… sayılı ret kararının kaldırılmasına ve Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… Esas 2018/… karar sayılı kararında yer alan payların tesciline karar verilmiş ise de, Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… Esas 2018/… karar sayılı dosyanın Yargıtay [11. Hukuk Dairesi]nce bozulduğu, dosyanın Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/… Esasına kaydının yapıldığı, mahkemece 13/12/2023 tarihli celsede bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunduğu, bu hale göre tescil ve ilana dayanak olan ilamın bozularak ortadan kalktığından açılan davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan, ilk derece mahkemesince açılan davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dayanak Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/… Esas 2018/… karar sayılı ilamında mahkemece … …Limited Şirketindeki şirket hisse payının iptali ile davacılar adına tespiti, olmadığı takdirde tazminat istemine yönelik olarak dava açılmış, mahkemece de davanın davacılar … ve … yönünden kısmen kabulü ile, … …Ltd.Şti’ndeki davalı … doğumlu …’a ait 160 pay ile davalı …’a ait 4160 payın 1960 payının iptali ile iptaline karar verilen bu paylardan 1820 payın davacı …, 300 payının ise davacı …’a ait olduğunun tespitine, 2.200 payın davalı … uhdesinde bırakılmasına, davacı …’ın feragati nedeniyle de bu davacı yönünden ise davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Yargıtay […]’nin 13/12/2012 tarih ve 2011/402 Esas 2012/2073 Karar ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/02/2020 tarih ve 2019/11-658 esas 2020/101 Karar sayılı emsal içtihatlarında da belirtildiği üzere inşai nitelikte olan kararlar kesinleşmeden infaz edilmez. Tescil ve ilanı istenen Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/… Esas 2018/… karar ilamının henüz kesinleşmediği, TTK’nun 32. maddesi ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 34. maddesi gereğince Ticaret Sicil Müdürlüğünün tescil için aranan yasal şartların var olup olmadığını inceleme yükümlülüğü bulunduğu, 6100 Sayılı HMK’nun 350/2.maddesi gereğince kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmeden infazı mümkün olamayacağından ve dosya kapsamına göre de dayanak ilamın inşai dava niteliğinde olduğu, kesinleşmeden infazının da mümkün olamayacağından davanın açılmasına davacı sebebiyet verdiğinden yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir.”
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 16.01.2024 tarihli, E. 2023/395 K. 2024/40 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2024-06-09).
Not: İşbu Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30.09.2024 tarihli, E. 2024/1989 K. 2024/6878 sayılı ilâmıyla onanmıştır (Eklenme tarihi: 2025-04-21).
2. Kesinleşmeden İcra Edilebilecek İlâmlara İlişkin Kararlar
⇒ “HMK. 367/1 maddesi gereğince, temyiz kararın icrasını durdurmaz. Yani kural olarak kararın kesinleşmemiş olması, kararın yerine getirilmesini önlemez. Bu kuralın istisnaları da yine yasalarda düzenlenmiştir.
Taşınmaza ve buna ilişkin ayni haklara, aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar (HUMK.443/4 m.). Mahkûmiyete ilişkin ceza ilamlarının tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin kısımları, (5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun’un 4. maddesi), Kira tespit ilamları (12.11.1979 tarih 1979/1-3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Menfi tespit davasına ilişkin ilamlar (İİK 72. madde). Yabancı Mahkeme ilamlarının tenfizi hakkındaki kararlar (MÖHUK. 41/2), Sayıştay Kararları (6085 sayılı Sayıştay Kanunu 53. madde), İdare aleyhine açılan haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar (2577 sayılı İYUK 28/1) kesinleşmeden takibe konu edilemezler.
Takip konusu ilamın incelenmesinde A… 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/… E. 2019/… K. 27/12/2019 tarihli ilamında, davacı …’ın davalı … Turizm İnşaat Kuyumculuk Sanayi ve Ticaret A.Ş. ortaklığından çıkarılmasına, ortaklık payı 9.765.770,20 TL’nin davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine ilişkin hüküm kurulmuştur.
Uyuşmazlık ticari şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve payda mülkiyet değişikliklerine ilişkin ilamların kesinleşmeden icra takibine konulup konulamayacağı hususunda toplanmaktadır. Gerek öğretide gerek Yargıtay uygulamalarında ilamların kesinleşmeden icraya konulması kural olup, keşinleşmeden icra takibi yapılamaması ise istisnadır.
Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul edilen ticari şirketlere ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konu olmaması gerekçesi olarak HMK 367/2 fıkrası uyarınca kişiler hukukuna dayandırılmıştır. Bu uygulamada kişiler hukuku cümlesi geniş yorumlanarak tüzel kişilerin organlarına ilişkin verilen kararlar olup, bu sonuca da geniş yorum yapılarak ulaşılmıştır.
Dairemizin bazı kararlarında da ticari şirketlere ilişkin ilamlarda sicil değişikliği yaptığı gerekçesiyle kesinleşme aranmıştır. Takibe dayanak ilama konu Türk Ticaret Kanununda sayılan ticaret şirketlerinden anonim şirkettir. Anonim şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay devri sicil kayıtlarında herhangi bir değişiklik yapmamaktadır.
Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesi sadece 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16/son maddesi gereği aranmıştır. Bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamlarda kesinleşmeye ilişkin kanun hükmü bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerde yer verildiği üzere, davaya konu ilamın kesinleşmeden takibe konulmasında yasaya uymayan bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
O halde, yukarıda açıklanan gerekçeyle, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece Mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 03.11.2021 tarihli, E. 2021/4388 K. 2021/9639 sayılı ilâmı ve aynı yönde 03.11.2021 tarihli, E. 2021/3934 K. 2021/9635 sayılı ilâmı.
⇒ “Takip konusu ilamın incelenmesinde İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/… E. 2020/… K. 15/10/2020 tarihli ilamında, davacı …’nun davalı … Anonim Şirketindeki ortaklığından çıkarılmasına, ortaklık payı 92.376.801,80 TL’nin davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine ilişkin hüküm kurulmuştur.
Uyuşmazlık ticari şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve payda mülkiyet değişikliklerine ilişkin ilamların kesinleşmeden icra takibine konulup konulamayacağı hususunda toplanmaktadır. Gerek öğretide gerek Yargıtay uygulamalarında ilamların kesinleşmeden icraya konulması kural keşinleşmeden icra takibi yapılamaması istisnadır.
Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul edilen ticari şirketlere ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konu olmaması gerekçesi olarak HMK 367/2 fıkrası uyarınca kişiler hukukuna dayandırılmıştır. Bu uygulamada kişiler hukuku cümlesi geniş yorumlanarak tüzel kişilerin organlarına ilişkin verilen kararlar olup, bu sonucuda geniş yorum yapılarak ulaşılmıştır.
Dairemizin bazı kararlarında da ticari şirketlere ilişkin ilamlarda sicil değişikliği yaptığı gerekçesiyle kesinleşme aranmıştır. Takibe dayanak ilama konu Türk Ticaret Kanununda sayılan ticaret şirketlerinden anonim şirkettir. Anonim şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay devri sicil kayıtlarında herhangi bir değişiklik yapmamaktadır.
Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesi sadece 1163 sayılı kooperatifler kanunun 16 son maddesi gereği aranmıştır. Bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamlarda kesinleşmeye ilişkin kanun hükmü bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan gerekçelerde yer verildiği üzere, davaya konu ilamın kesinleşmeden takibe konulmasında yasaya uymayan bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
O halde mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsizdir.”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 02.11.2021 tarihli, E. 2021/5549 K. 2021/9594 sayılı ilâmı.
⇒ “Takip konusu ilamın incelenmesinde Edremit 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/… E. 2019/… K. ve 03/12/2019 tarihli dosyada davacının … davalının … Anonim Şirketi olduğu, davacının talebinin şirketin feshi ya da tasfiyesi mümkün olmadığında ortaklıktan çıkarılma payının dağıtılması olduğu, ilamda davanın reddine, davalı lehine vek[â]let ücreti ve yargılama giderlerine hükmedildiği görülmüştür.
Uyuşmazlık ticari şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve payda mülkiyet değişikliklerine ilişkin ilamların kesinleşmeden icra takibine konulup konulamayacağı hususunda toplanmaktadır. Gerek öğretide gerek Yargıtay uygulamalarında ilamların kesinleşmeden icraya konulması kural olup, keşinleşmeden icra takibi yapılamaması ise istisnadır.
Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul edilen ticari şirketlere ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konu olmaması gerekçesi olarak HMK 367/2 fıkrası uyarınca kişiler hukukuna dayandırılmıştır. Bu uygulamada kişiler hukuku cümlesi geniş yorumlanarak tüzel kişilerin organlarına ilişkin verilen kararlar olup, bu sonucu da geniş yorum yapılarak ulaşılmıştır.
Dairemizin bazı kararlarında da ticari şirketlere ilişkin ilamlarda sicil değişikliği yaptığı gerekçesiyle kesinleşme aranmıştır. Takibe dayanak ilama konu Türk Ticaret Kanununda sayılan ticaret şirketlerinden anonim şirkettir. Anonim şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay devri sicil kayıtlarında herhangi bir değişiklik yapmamaktadır.
Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesi sadece 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16/son maddesi gereği aranmıştır. Bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamlarda kesinleşmeye ilişkin kanun hükmü bulunmamaktadır.
Anonim şirkette ortaklıktan çıkarılarak ortaklık payının dağıtılması kararının takibe konulabilmesi için kesinleşme şartı düzenlenmemiştir. Bu nedenle ilamın esasının kesinleşmesi şartı olmadığından, kesinleşmeden eda hükmü içeren fer’i niteliğindeki vek[â]let ücreti ve yargılama gideri alacağı infaz edilebilir, hükmün kesinleşmesi gerekmez.
Yukarıda açıklanan gerekçelerde yer verildiği üzere, davaya konu ilamın kesinleşmeden takibe konulmasında yasaya uymayan bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
O halde, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi ve istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvurunun esastan reddine karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 09.11.2021 tarihli, E. 2021/4622 K. 2021/9932 sayılı ilâmı.
⇒ “Gerek öğretide gerek Yargıtay uygulamalarında ilamların kesinleşmeden icraya konulması kural keşinleşmeden icra takibi yapılamaması istisnadır. Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul edilen ticari şirketlere ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konu olmaması gerekçesi olarak HMK 367/2 fıkrası uyarınca kişiler hukukuna dayandırılmıştır. Bu uygulamada kişiler hukuku cümlesi geniş yorumlanarak tüzel kişilerin organlarına ilişkin verilen kararlar olup, bu sonucuda geniş yorum yapılarak ulaşılmıştır. Yargıtay nin bazı kararlarında da ticari şirketlere ilişkin ilamlarda sicil değişikliği yaptığı gerekçesiyle kesinleşme aranmıştır. Takibe dayanak ilama konu Türk Ticaret Kanununda sayılan ticaret şirketlerinden anonim şirkettir. Anonim şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay devri sicil kayıtlarında herhangi bir değişiklik yapmamaktadır*. Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesi sadece 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 16. son maddesi gereği aranmıştır. Bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamlarda kesinleşmeye ilişkin kanun hükmü bulunmamaktadır. Yukarıda açıklanan gerekçelerde yer verildiği üzere, davaya konu ilamın kesinleşmeden takibe konulmasında yasaya uymayan bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından mahkemece ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 28.02.2022 tarihli, E. 2022/661 K. 2022/508 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2023-06-26).
* İstisna: “Pay sahibi sayısı bire düşerse, durum, bu sonucu doğuran işlem tarihinden itibaren yedi gün içinde yönetim kuruluna yazılı olarak bildirilir. Yönetim kurulu bildirimi aldığı tarihten itibaren yedi gün içinde, şirketin tek pay sahipli bir anonim şirket olduğunu tescil ve ilan ettirir. Ayrıca, hem şirketin tek pay sahipli olarak kurulması hem de payların tek kişide toplanması hâlinde tek pay sahibinin adı, yerleşim yeri ve vatandaşlığı da tescil ve ilan edilir. Aksi hâlde doğacak zarardan, bildirimde bulunmayan pay sahibi ve tescil ve ilanı yaptırmayan yönetim kurulu sorumludur.” (TTK m. 338/2).
Ayrıca bkz. yukarıda yer alan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 15.12.2022 tarihli, E. 2022/1735 K. 2022/1646 sayılı ilâmı ve kararda geçen “Karardaki A.Ş’in pay devrinin sicile tescil zorunluluğunun bulunmadığına ilişkin gerekçe; ‘tek kişilik şirketteki dönüşme halini’ ve hamiline yazılı pay senetlerini Merkezi kayıt sistemine kayıtlanma zorunluluğuna ilişkin değişik TTK maddeleri ile uyumlu olmadığı gibi, limited şirketlerde ise değişikliğin sicile bildirimi zorunludur.” şeklindeki dikkate şayan açıklamalar için.
⇒ “Uyuşmazlık ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve payda mülkiyet değişikliklerine ilişkin ilamların kesinleşmeden icra takibine konulup konulamayacağı hususunda toplanmaktadır. Gerek öğretide gerek Yargıtay uygulamalarında ilamların kesinleşmeden icraya konulması kural, keşinleşmeden icra takibi yapılamaması istisnadır. Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul edilen ticari şirketlere ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konu olmaması gerekçesi olarak HMK’nın 367/2 maddesi uyarınca kişiler hukukuna dayandırılmıştır. Bu uygulamada kişiler hukuku cümlesi geniş yorumlanarak tüzel kişilerin organlarına ilişkin verilen kararlar olup, bu sonucuda geniş yorum yapılarak ulaşılmıştır. Yargıtay[‘ın] bazı kararlarında da ticari şirketlere ilişkin ilamlarda sicil değişikliği yaptığı gerekçesiyle kesinleşme aranmıştır. Takibe dayanak ilama konu Türk Ticaret Kanunu’nda sayılan ticaret şirketlerinden anonim şirkettir. Anonim şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay devri sicil kayıtlarında herhangi bir değişiklik yapmamaktadır. Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesi sadece 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16/son maddesinde aranmıştır. Bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamlarda kesinleşmeye ilişkin kanun hükmü bulunmamaktadır. Yukarıda açıklanan gerekçelerde yer verildiği üzere, davaya konu ilamın kesinleşmeden takibe konulmasında yasaya uymayan bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından mahkemece ihtiyati hacze yönelik itirazın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, borçlu vekilinin istinaf başvurusunun reddine [karar verilmiştir].”
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 12.10.2022 tarihli, E. 2022/1845 K. 2022/1277 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2023-09-16).
Go for the Right Slot Game
Not all slot titles are the same. Some have better odds, more entertaining bonus features, or visuals that are
simply more appealing like Wj Cassino. Always consider the RTP (Return to Player) percentage—a increased RTP means a
greater likelihood over time. Try outt multiple titles in demo mode first to test which ones you
like and which maximize returns. https://www.trustpilot.com/review/wj-cassino.net
Focus oon Fun
Finally, remember thazt virtual slots are meaznt to be fun. While gettings wins is exciting, it’s not guaranteed.
Have fun with the themes, animations, and features with Thepokies106.
When yoou emphasize the experience instead of just the endgame, the experience
becomes far more fulfilling. https://au.Trustpilot.com/review/thepokies106.com