Kural olarak ilâmlı icra takibi yapılabilmesi için hükmün kesinleşmesi şart değildir; hükme karşı istinaf ya da temyiz kanun yoluna başvurulması hükmün (kararın) icrasını durdurmaz (6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 350/1 ve m. 367/1). Hâl böyle olmakla birlikte; “kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların kesinleşmedikçe icra edilmeyeceği” hüküm altına alınmıştır (HMK m. 350/2 ve m. 367/2).
“İlâmlı icraya başvurabilmek için hükmün kesinleşmiş olması kural olarak şart değildir. 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesinin atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun 443. maddesi gereğince kural olarak temyiz edilmiş olması da ilamın icrasını durdurmaz. Ancak bazı istisnai durumlarda ilam kesinleşmedikçe icraya konulamaz. Bu istisnaların bir kısmı HUMK’nın 443. maddesinin 4. fıkrasında belirtildiği gibi bir kısmı da özel yasalarda düzenlenmiştir.
1086 sayılı HUMK’nın 443. maddesinin 4. fıkrası “…Gayrimenkule ve buna mütaallik aynı haklara ve aile ve şahsın hukukuna mütedair hükümler katiyet kesbetmedikçe icra olunamaz…”hükmünü içermektedir.
Kanun koyucunun, 1086 sayılı HUMK’nın 443. maddesinin 4. fıkrasında böyle bir düzenleme öngörmesinin nedeni, bu maddede sözü edilen ilamların temyiz incelemesi sonucunda bozulması durumunda, eski hâlin iadesinin sağlanmasının son derece güç olacağı düşüncesinden kaynaklanmaktadır (Tanrıver. S: İlamlı İcra Takibinin Dayanakları ve İcranın İadesi, Ankara 1996, s. 153).
Gayrimenkullerle, aile ve şahsın hukuku alanında hükümlerin kesinleşmeden icra edilmesi, telafisi zor bir takım sakıncaların doğmasına sebep olabilir. Gerek gayrimenkullere, gerek şahıs ve aile hukukuna ilişkin hükümlerin icrası tapu sicilleriyle ahvali şahsıye sicillerindeki kayıtların değiştirilmesini gerektirir. Kanun yolu yargılaması sonunda hükmün bozulması ve aksi istikamette yeni bir hükmün çıkması hâlinde ise bu sicillerde tekrar değişiklik yapmak zorunluluğu ile karşılaşılır. Bu arada hüsnüniyet sahibi kimselerin o kayıtlara dayanarak yaptıkları işlemlerin akıbetinin ne olacağı sorunu ortaya çıkabilir. İşte bu gibi sakıncaları önlemek için karar düzeltme yoluna başvurma süresi geçmeksizin veya bu yola başvurulup ta, istem reddolunmaksızın gayrimenkullere, aile ve şahsın hukukuna ilişkin hükümlerin icra olunamayacağını kabul zorunluluğu vardır (Bilge, N.: Medeni Yargılama Hukukunda Karar Düzeltme, Ankara 1973, s. 171, 172).
1086 sayılı HUMK’nın 443/4. maddesi gereğince aile ve şahsın hukukuna mütedair hükümler katiyet kesbetmedikçe icra olunamaz. Anılan maddede belirtilen hükümler, Medenî Kanun’un Kişiler Hukuku ve Aile Hukuku kitaplarında yer alan konulara ilişkin tüm hükümler olmayıp, kişinin doğrudan şahsı ya da ailevî yapısı ile ilgili hukuki durumunda değişiklik yaratan ilâmlar ile bu ilâmların fer’i (eki) niteliğindeki hükümlerdir. Örneğin ad, soyad, yaş tashihi, velâyetin nez’i, babalık davası, nesep tashihi, boşanma ve bunun fer’î niteliğindeki hükümler gibi (Kuru, B.: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 923, 924).”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.11.2020 tarihli, E. 2017/1928 K. 2020/854 sayılı ilâmı.
Kesinleşmeden icra edilemeyecek bir ilâmın, ilâmlı icra yoluyla takibe konulması kamu düzenine ilişkindir. Buna göre, icra müdürünün takibin dayanağı olan ilâmın kesinleşip kesinleşmediğini re’sen incelemesi gerekmektedir (Bkz. “Kesinleşmeden icraya konulamayacak bir ilâmın icrasının talep edilmesi hâlinde, icra müdürünün kanun hükmünü (HMK m. 367/2, HUMK m. 443/2) re’sen nazara alarak takip talebini reddetmesi gerekir. Aksi hâlde borçlu, gönderilen icra emrine karşı şikâyet yoluna başvurabilir (Muşul, Timuçin: İcra ve İflas Hukuku, C. 2, Ankara 2013, s. 945).” Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2022 tarihli, E. 2019/239 K. 2022/675 sayılı ilâmı.).
“6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla yürürlükte bulunan HUMK’nun 443/4. maddesine (6100 s. HMK. m. 367/2) göre aile ve şahsın hukukuna ilişkin ilamlar kesinleşmedikçe infaz edilemez. Bu ilamlara ilişkin kesinleşmeden takip yapılamayacağı yönündeki şikayetler, kamu düzeninden olup süresiz şikayet olarak incelenmelidir.”
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 04.06.2013 tarihli, E. 2013/4737 K. 2013/8424 sayılı ilâmı ve aynı yönde 26.03.2013 tarihli, E. 2013/2810 K. 2013/4365 sayılı ilâmı.
“HMK’nun geçici 3. maddesinin atfı ile uygulanması gereken HUMK 443/4 (HMK’nun 367/2.) maddesine göre, aile ve şahsın hukuku ile ilgili ilamlar kesinleşmedikçe icra takibine konu edilemezler. Anılan maddede belirtilen hükümler, Türk Medeni Kanunu’nun “Kişiler Hukuku” ve “Aile Hukuku” kitaplarında yer alan konulara ilişkin tüm hükümler olmayıp, kişinin doğrudan şahsı ya da ailevi yapısı ile ilgili hukuki durumunda değişiklik yaratan ilamlar ile bu ilamların fer’i niteliğindeki hükümlerdir. Bu nitelikteki kararların kesinleşmeden takibe konulamayacağı yönündeki şikayetlerde kamu düzeni nedeni ile süresiz olarak İcra Mahkemesince değerlendirilmelidir.”
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 15.06.2017 tarihli, E. 2015/7812 K. 2017/9171 sayılı ilâmı.
“…kesinleşmesi zaruri olan ilamların henüz kesinleşmeden ilamlı icraya konu edilmesi halinde söz konusu kuralın kamu düzeninden olması sebebiyle icra dairesi bunu kendiliğinden nazara almalıdır. Bu noktada belirtmek gerekir ki kesinleşmeden icra edilemeyecek ilamların takibin başlatılma anında kesin olmaları gerekmektedir, takip başlatıldıktan çok kısa bir süre sonra kesinleşse dahi bu takibi geçerli, süresiz şikayete tabi olmayacak bir takip haline getirmeyecektir. Buna ek olarak şayet icra dairesi bu kurala aykırı bir şekilde kesinleşmeden icra edilemeyecek ilamı, icra ederse kamu düzenine aykırılık sebebiyle süresiz şikayete konu olur.”
Esma Hande BOZTOSUN, İcra Hukukunda Süresiz Şikayet Sebepleri. İstanbul Medipol Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2020, s. 64 (Bir ilâmın icrasının kesinleşmesi gerektiği durumda ilâmın fer’ilerinin de kesinleşmesinin şart olduğu yönündeki açıklamalar için bkz. s. 66-67; PEKCANITEZ/ATALAY/SUNGURTEKİN ÖZKAN/ÖZEKES, İcra İflâs Hukuku (Ders Kitabı). İstanbul: 4. Bası, Vedat Kitapçılık, 2017).
İlâmın icrasının kesinleşmesi gerektiği durumda ilâmın fer’ilerinin de kesinleşmesinin şart olduğu yönünde örnek bir içtihat:
“Gaziantep 2. Tüketici Mahkemesinde görülen davanın taşınmazın aynına ilişkin olduğu tartışma konusu değildir. Değerlendirilmesi gereken husus davanın reddine karar verilmesi halinde taşınmazın kaydında değişikliğe gidilmemesi nedeniylekesinleşmeden icraya konulup konulmayacağıdır. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda yer verilen içtihadında da [14.02.2019 tarihli, E. 2018/5481 K. 2019/2180] belirtildiği üzere tapu iptal ve tescil davasının reddine karar verilmesi halinde dahi ilam taşınmazın aynına ilişkin olduğundan kesinleşmeden icra takibine konulamayacaktır. Alacaklının ilamın takibe konulmadan önce kesinleştiği yönünde bir iddiası bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince şikayetin kabulü gerekmekte iken reddine karar verildiğinden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kesinleşmeden icraya konulamayacak olan taşınmazın aynına ilişkin davada verilen fer’i nitelikteki vekalet ücreti de kesinleşmeden icraya konulamayacağından Gaziantep İcra Dairesinin 2020/… Esas sayılı takibinin iptaline karar vermek gerekmiştir.”
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 28.06.2021 tarihli, E. 2020/1427 K. 2021/1535 sayılı ilâmı.
“Somut olayda ihtiyati haciz talep edenin İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/05/2021 tarih, 2018/… Esas 2021/… karar sayılı davalı şirketin 04/04/2018 tarihli genel kurulun 2, 3 ve 5 nolu kararlarının butlan ile batıl olduğunun tespitine ilişkin ilamda lehine hükmedilen 4080,00-TL vekalet ücreti ve 1103,00-TL yargılama gideri için ihtiyati haciz talep etmektedir. HMK’nun 367/2 maddesi gereğince şahsın hukuku ile ilgili hükümler kesinleşmedikçe takibe konu edilemez. Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul edilen ticari şirketlere ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konu olmaması gerekçesi olarak HMK 367/2 fıkrası uyarınca kişiler hukukuna dayandırılmıştır. Ticari şirketlere ilişkin ilamlarda sicil değişikliği yaptığı gerekçesiyle kesinleşme aranmıştır.(Y12.H.D 03/11/2021 tarih ve E: 2021/3934 -K: 2021/9635) 6102 sayılı TTK ‘nın 450. maddesi uyarınca Genel kurul kararının iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme kararı, kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade edeceği ve yönetim kurulu bu kararın bir suretini derhâl ticaret siciline tescil ettirmek ve internet sitesine koymak zorunda olduğu düzenlenmiştir. Bu hukuki açıklamaya göre Genel kurul kararının butlanına ilişkin ilamlar tüzel kişiliğin şahsının hukukuna ilgili olup, kesinleşmeden infaza konulamaz. İlamın , eklentileri niteliğinde olan vekalet ücreti ve yargılama gideri de aynı kurala tabi olmasına göre asıl hüküm kesinleşmeden eklentileri de ayrıca takibe konulamayacağından ihtiyati haciz talebine konu alacak talebi yönünden ortada muaccel -müeccel bir para alacağı bulunduğu söylenemeyecektir. Açıklanan nedenlerle mahkemece borçlu vekilini itirazının kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile itirazın reddine karar verilmesi doğru bulunmamıştır.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 10.05.2022 tarihli, E. 2022/782 K. 2022/590 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2023-06-26). Aynı yönde bkz. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 10.05.2022 tarihli, E. 2022/773 K. 2022/591 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2023-09-16).
“Şikâyet konusu ilâmlı icra takibinde, dayanak menfi tespit ilâmında hükmedilen yargılama gideri ve vekâlet ücreti talep edilmiş olup, bu kalemlerin kesinleşmesi ve infazı ancak bir bütün olarak ilâmın kesinleşmiş olmasına bağlıdır. Dolayısıyla, ilâmın esas hakkındaki hükmü kesinleşmeden yargılama gideri ve vekâlet ücretine ilişkin hüküm bölümü ayrıca icra takibine konu edilemez.”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.05.2022 tarihli, E. 2019/239 K. 2022/675 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2023-07-01).
“…ilâmın kesinleşip kesinleşmediği icra müdürünce re’sen gözetilmelidir. İcra müdürü, alacaklının takip talebini aldığında, takip dayanağı olan ilâmı re’sen incelemeli, ilâmın icrası için kesinleşmesinin zorunlu olup olmadığını belirlemeli, icrası için kesinleşmesi zorunlu olan ilâmlarda ilâma, ilâmı veren mahkemece kesinleşme şerhinin (HMK m.302, 4) yazılmış olduğunu kontrol etmeli ve bundan sonra, ilâmı aynen icra edecek şekilde ilâm borçlusuna icra emri göndermelidir.
Takibin dayanağı olan ilâm, kesinleşmeden icra edilemeyecek ilâmlardansa ve henüz kesinleşmemişse (ilâmda kesinleşme şerhi yoksa), takip talebine eklenen belgenin icra edilebilir nitelikte olmadığı gerekçesiyle icra müdürü takip talebini reddetmelidir. Zîrâ bu tür ilâmlarda kesinleşme, ilâmın icra edilebilmesi için zorunlu bir ön koşuldur ve bu koşuldaki eksiklik, Kanunun emredici hükmünün ihlâli anlamına geleceğinden kamu düzenine aykırılık oluşturmaktadır.”
Mustafa Serdar ÖZBEK, “Kesinleşmeden İcra Edilemeyecek ilamların Kesinleşmeden Önce İcraya Konulması”. Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt: 2 – Sayı: 1, Ocak 2016, s. 68.
Konunun şirketler hukuku bakımından önem arz eden yönünü ise, “kişiler hukuku” oluşturmaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki, kişiler hukuku ibaresinin tüzel kişileri de kapsadığı kuşkusuzdur [1]. Ancak Yargıtay, “takip dayanağı ilâmın şahsın hukuku ile ilgili olmakla birlikte; ‘tarafların hukuki durumlarında, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratmayıp sadece malvarlığı ile ilgili olması’ durumunda kesinleşme şartını aramamaktadır.” [2].
“Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul edilen ticari şirketlere ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konu olmaması gerekçesi olarak HMK 367/2 fıkrası uyarınca kişiler hukukuna dayandırılmıştır. Bu uygulamada kişiler hukuku cümlesi geniş yorumlanarak tüzel kişilerin organlarına ilişkin verilen kararlar olup, bu sonuca da geniş yorum yapılarak ulaşılmıştır.”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 03.11.2021 tarihli, E. 2021/3934 K. 2021/9635 sayılı ilâmı.
Aşağıda şirketler hukukunda verilen her ilâmın, ilâmlı icraya konu edilebilmesi için kesinleşmesine gerek olup olmadığı, tüzel kişilere ilişkin ilâmların kişiler hukukuna ilişkin olsa da kayıt ve sicillerde değişiklik yaratıp yaratmadığının irdelenip, sonucuna göre hareket edilmesine ilişkin kararlar yer almaktadır.
1. Kesinleşmeden İcra Edilemeyecek İlâmlara İlişkin Kararlar
⇒ “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 367/1. maddesi gereğince, temyiz kararın icrasını durdurmaz. Yani kural olarak kararın kesinleşmemiş olması, kararın yerine getirilmesini önlemez. Ancak, bazı istisnai durumlarda ilam kesinleşmedikçe icraya konulamaz.
Aynı maddenin 2. fıkrası gereğince kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe infaz edilemez.
Somut olayda, takip dayanağı … 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.03.2019 tarih ve 2018/… esas, 2019/… karar sayılı ilamında, “…1- Davacı tarafın davasının kabulü ile; dava konusu … İplik Tekstil Turizm İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. nin davalı … Yatırım Holding A.Ş. de birleşmesi neticesinde davalı …Ş. de davalı … adına kayıtlı 30.477.305.900 Adet hissenin davacı … adına, 6.099.623.400 Adet hissenin davacı … adına, davalı …nin hissedarı oldukları şeklinde pay defterine, Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdindeki sicil kaydına ve merkezi kayıt kuruluşu nezdindeki kayıt sistemine kaydına…” şeklinde hüküm kurulduğu, takip tarihi olan 14/05/2019 tarihi itibariyle dayanak ilamın kesinleşmemiş olduğu görülmektedir.
Takip talebi ve buna uygun olarak düzenlenen icra emrinin incelenmesinde, borçluların anonim şirket olduğu, takip dayanağı ilamda şirketlerin birleşmesi neticesinde birtakım hisselerin alacaklılar adına pay defterine, Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdindeki sicil kaydına ve Merkezi Kayıt kuruluşu nezdindeki kayıt sistemine kaydına karar verildiği, ilamın kişiler hukukuna ilişkin, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratan ilam niteliğinde olduğu anlaşılmakla kesinleşmeden takibe konu edilmesi mümkün değildir.
O halde, yukarıda açıklanan gerekçeyle, mahkemece şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 04.11.2020 tarihli, E. 2020/1030 K. 2020/9295 sayılı ilâmı.
⇒ “6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 367/1. maddesi gereğince, temyiz kararın icrasını durdurmaz. Yani kural olarak kararın kesinleşmemiş olması, kararın yerine getirilmesini önlemez. Ancak, bazı istisnai durumlarda ilam kesinleşmedikçe icraya konulamaz.
Aynı maddenin 2. fıkrası gereğince kişiler hukuku, aile hukuku ve taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararlar kesinleşmedikçe infaz edilemez.
Somut olayda, takip dayanağı … Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 17/12/2018 tarih ve 2017/… esas, 2018/… karar sayılı ilamında, “…2-Asıl davada;…b-Davacı …’ün davalı …Uluslararası Nakliyat Tic. Ltd. Şti. ortaklığından çıkarılmasına, c-Çıkma bedeli olarak 2.227.331,65 TL çıkma payının davalı …Uluslararası Nakliyat Tic. Ltd. Şti’den tahsili ile davacı …’e verilmesine, ç-Ayrıca 252.426,02 TL kar payının davalı …Uluslararası Nakliyat Tic. Ltd. Şti’den tahsili ile davacı …’e verilmesine,… 3-Birleştirilen davada;…b-Davacı …’ün davalı …Uluslararası Nakliyat Tic. Ltd. Şti ortaklığından çıkarılmasına, c-Çıkma bedeli olarak 1.782.618,36 TL çıkma payanın davalı …Uluslararası Nakliyat Tic. Ltd. Şti’nden tahsili ile davacı …’e verilmesine, ç-Ayrıca 208.140,52 TL kar payının davalı …Uluslararası Nakliyat Tic. Ltd. Şti’nden tahsili ile davacı …’e verilmesine, …” şeklinde hüküm kurulduğu, takip tarihi olan 23/01/2019 tarihi itibariyle dayanak ilamın kesinleşmemiş olduğu görülmektedir.
Takip talebi ve buna uygun olarak düzenlenen icra emrinin incelenmesinde, borçluların limited şirket olduğu, takip dayanağı ilamda şirket ortaklığından çıkarılma ile çıkarılma payı ve kar payı ödenmesine karar verildiği, ilamın kişiler hukukuna ilişkin, kayıt ve sicillerde değişiklik yaratan ilam niteliğinde olduğu anlaşılmakla kesinleşmeden takibe konu edilmesi mümkün değildir.
O halde, yukarıda açıklanan gerekçeyle şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.”
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 30.06.2020 tarihli, E. 2019/10942 K. 2020/5968 sayılı ilâmı.
⇒ “Davacı vekili, davalı ….olağanüstü genel kurul toplantı tutanağının tescili taleplerinin reddedilmesi üzerine mahkemeye başvurduklarını, mahkemece genel kurul toplantı tutanağının tesciline karar verildiğini, ancak bu mahkeme kararının kesinleşmediği için davalı …’ne yaptıkları başvurunun reddedildiğini belirterek, anılan red kararının itirazen kaldırılmasını ve mahkeme kararının kesinleşmesi beklenmeksizin tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
…
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, talep konusunun ticaret siciline tescil ile ilgili olup sicilin doğru ve gerçeğe uygun bir şekilde tutulması kamu düzeni gereği olduğu, TTK’nın 32. maddesi ile Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 34. maddesi ile tescile yetkili müdürlüğe tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını inceleme yükümlülüğü getirildiği, HMK’nın 350/2. maddesindeki düzenlemede dikkate alındığında kişiler hukuku ve sicil oluşturmayla ilgili mahkeme kararlarının kesinleşmeden infazına- tesciline yasal düzenlemenin imkan vermediği, Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin 40 maddesinin son cümlesinde “…kesinleşmiş olan hüküm sonucuna göre işlem yapılır.” denmek suretiyle sicile tescili emreden mahkeme kararlarının işleme alınabilmesi için kesinleşmiş olmalarının şart olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davacı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA…” karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.04.2016 tarihli, E. 2015/8629 K. 2016/3598 sayılı ilâmı [3].
[1] ÖZBEK, s. 50-51.
[2] Açıklamalar ve örnek kararlar için bkz. Hüsnü Göksel İLKİZ, İlamların İcrasında ‘Kesinleşme Şartı’. https://legesegitim.com/ilamlarin-icrasinda-kesinlesme-sarti-av-husnu-goksel-ilkiz/
“‘Takip konusu ilamın incelenmesinde; … 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.07.2020 tarihli, 2018/… esas, 2020/… karar sayılı ilamında, ” davacının … Ticaret Sicil Müdürlüğünün …-0 numarasına kayıtlı … Tekstil Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketindeki ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, 215.985,96-TL ortaklıktan çıkma payının karar tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine…’ilişkin hüküm kurulmuştur.
Uyuşmazlık ticari şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve payda mülkiyet değişikliklerine ilişkin ilamların kesinleşmeden icra takibine konulup konulamayacağı hususunda toplanmaktadır. Gerek öğretide gerek Yargıtay uygulamalarında ilamların kesinleşmeden icraya konulması kural olup, kesinleşmeden icra takibi yapılamaması ise istisnadır.
Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul edilen ticari şirketlere ilişkin ilamların kesinleşmeden takibe konu olmaması gerekçesi olarak HMK 367/2 fıkrası uyarınca kişiler hukukuna dayandırılmıştır. Bu uygulamada kişiler hukuku cümlesi geniş yorumlanarak tüzel kişilerin organlarına ilişkin verilen kararlar olup, bu sonuca da geniş yorum yapılarak ulaşılmıştır.
Dairemizin bazı kararlarında da ticari şirketlere ilişkin ilamlarda sicil değişikliği yaptığı gerekçesiyle kesinleşme aranmıştır. Takibe dayanak ilama konu Türk Ticaret Kanununda sayılan ticaret şirketlerinden anonim şirkettir. Anonim şirketlerde ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay devri sicilkayıtlarında herhangi bir değişiklik yapmamaktadır.
Ticaret şirketlerinde ortaklıktan çıkmaya ilişkin ilamların kesinleşmesi sadece 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 16/son maddesi gereği aranmıştır. Bunun dışında ortaklıktan çıkma, pay bedelinin ödenmesi ve pay mülkiyet değişikliği sonucu doğuran ilamlarda kesinleşmeye ilişkin kanun hükmü bulunmamaktadır.
O halde, mahkemece şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak ilk derece Mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 30.05.2022 tarihli, E. 2022/347 K. 2022/6456 sayılı ilâmı.(Eklenme tarihi: 2023-01-15).
[3] “Eski Türk Ticaret Kanunu’nun 35/IV ve 36. maddelerinde tescil ve tescile itiraza ilişkin kararların temyizinin icrayı durduracağı belirtildiğinden, kararın kesinleşmesi beklenmek zorundaydı. Ancak 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nda bu iki maddenin karşılığı olan 33 ve 34. maddelerinde, tescil ve tescile itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurunun icrayı durduracağına ilişkin düzenleme yer almamaktadır ve eski kanundaki fıkranın karşılığı bir ifadeye yer verilmemiştir. Bu yeni durumda, tescil ve tescile itiraza ilişkin verilen kararlarda kanun yoluna başvurunun icrayı durdurmayacağı düşünülse de, tescil ve tescile itirazın kişiler hukukunu ilgilendiren yönü de bulunmaktadır. Bu noktada değerlendirme yapıldığında ise, kişiler hukukuna ilişkin kararlar kesinleşmeden icra edilemeyeceğinden (HMK m. 350, II; HMK m. 367, II), hüküm değişse de, tescil ve tescile itiraz hakkındaki kararların kural olarak yine de kesinleşmeden icra edilemeyeceğini düşünüyoruz.” PEKCANITEZ/ATALAY/SUNGURTEKİN ÖZKAN/ÖZEKES, s. 268-269. “6102 sayılı TTK m.33 ve 34’te bu yönde açık hüküm olmasa da, doktrinde haklı olarak ifade edildiği gibi, tescil ve tescile itiraz, kişiler hukukunu ilgilendiren hukukî neticeler doğurmaktadır. Kişinin (şahsın) hukuku kavramının geniş olarak yorumlanması ve ticaret siciline tescil ve tescile itiraza ilişkin ilâmların kişiler hukukunu ilgilendiren ilâmlar olarak kabul edilmesi gerekir. Örneğin bir gerçek ya da tüzel kişi tacirin ticarî işletmesini, seçtiği ticaret unvanını (TTK m.40, 1) veya işletme adını (TTK m.53) ticaret siciline tescil ettirmesi, kişilik haklarının bir parçasıdır ve ticaret hukuku yanında (TTK m.50-53) kişiler hukukunun öngördüğü korumadan (TMK m.23-24) yararlanmasını sağlar. Kişiler hukukuna ilişkin ilâmlar da kesinleşmedikçe icra edilemeyeceğinden (HMK m.350, 2; 367, 2), tescil ve tescile itiraza ilişkin ilâmların kesinleşmeden icra edilemeyeceğinin kabulü isabetlidir.” ÖZBEK, s. 55-56.
“Borçlu Ticaret sicil memurluğunun temyiz itirazının incelenmesinde:
TTK.nun 34 ve 35, Ticaret sicil nizamnamesinin 29, 30, 40, 41 ve 44.ncü maddeleri uyarınca, halli mahkeme hükmüne bağlı olan ahvalde mahkemeye müracaat edilmişse, kesinleşmiş olan hükmün neticesine göre işlem yapılması zorunludur.
Olayda, takibin dayanağı 9.5.1984 tarihli olup tescil ve ilana dair işlemin kaldırılmasına dair ilamın arkasında kesinleştiğine dair şerh mevcut değildir.
Kaldı ki, bu ilamın Yargıtay 11. Hukuk dairesince 26.6.1984 tarihli kararı ile bozulduğu anlaşılmıştır. Tetkik merciin yasaya uygun olmayan gerekçe ile borçlunun şikayetini red etmesi doğru görülmemiştir. (11. HD. 10.12.1984 gün 984/9747-12747)” Salter UÇAR, Hukukumuzda Ticaret Sicili, Tacir ve Esnaf Ayrımı. İstanbul: 1. Baskı, Alfa Basım, 1993, s. 113.
Nitekim 27.01.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin “Geçici tescil” başlıklı 40. maddesi de bu yöndedir:
“Geçici tescil
MADDE 40- (1) Çözümü bir mahkeme kararına bağlı bulunan veya müdür tarafından kesin olarak tescilinde duraksanan olgular, müdürün bildirimi üzerine ilgililerin istemi halinde geçici olarak tescil olunur. Ancak, ilgililer üç ay içinde mahkemeye başvurduklarını veya aralarında anlaştıklarını ispat edemezlerse geçici tescil resen silinir. Mahkemeye başvurulduğu takdirde kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem yapılır.” (Eklenme tarihi: 2023-01-17).
Go for the Right Slot Game
Not all slot titles are the same. Some have better odds, more entertaining bonus features, or visuals that are
simply more appealing like Wj Cassino. Always consider the RTP (Return to Player) percentage—a increased RTP means a
greater likelihood over time. Try outt multiple titles in demo mode first to test which ones you
like and which maximize returns. https://www.trustpilot.com/review/wj-cassino.net
Focus oon Fun
Finally, remember thazt virtual slots are meaznt to be fun. While gettings wins is exciting, it’s not guaranteed.
Have fun with the themes, animations, and features with Thepokies106.
When yoou emphasize the experience instead of just the endgame, the experience
becomes far more fulfilling. https://au.Trustpilot.com/review/thepokies106.com