23 Nisan 2025
Rıza GÜNDOĞDU
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Akademik Çalışmalar
  • Güncel
  • İçtihatlar
  • Diğerleri
    • Faydalı Linkler
    • Kütüphane
    • İletişim
Rıza GÜNDOĞDU
No Result
View All Result

Maaş İadesine Yönelik Sözleşme Maddesinin Genel İşlem Koşulu Mahiyetinde Olduğu Hakkında BAM Kararı

Yüklenme senetlerinin içeriğine araştırma görevlisinin müdahale etme imkânı olmadığı, güçlü olan idare tarafından bu senetlerin tek taraflı olarak hazırlandığı ve bu senedin imzalanmaması hâlinde lisansüstü eğitime gönderilmeyeceğini ve bu durumda kadrosu ile ilişiğinin kesileceğini bilen araştırma görevlisinin özgür ve hür iradesiyle kendisi aleyhine emeğinin ve çalışmasının karşılığı olarak aldığı maaşlardan vazgeçmesi, bunları geri vermeyi kabul etmesinin içinde bulunduğu ya yüklenme senedini toptan reddetme ya da imzalama mecburiyetinde olduğu, sözleşmenin tarafı olan idarenin baskın olduğu bu durum karşında yüklenme senetlerinde bulunan maaşın geri verilmesine dair düzenlenmenin bu hâliyle karşı tarafın şartlarını ağırlaştırması ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle de genel işlem koşulu mahiyetindedir.

Rıza GÜNDOĞDU Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
8 Eylül 2021
Kategori: Güncel, İçtihatlar
Reading Time:17min read
0
Maaş İadesine Yönelik Sözleşme Maddesinin Genel İşlem Koşulu Mahiyetinde Olduğu Hakkında BAM Kararı
3
PAYLAŞIM
285
OKUNMA
Paylaşın!Paylaşın!Paylaşın!Paylaşın!Paylaşın!Paylaşın!
ÖZET:

Dava konusu sözleşmede maaşın da iade edileceği yönündeki madde, sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20-25. maddeleri kapsamında değerlendirildiğinde; yüklenme senetlerinin içeriğine araştırma görevlisinin müdahale etme imkânı olmadığı, güçlü olan idare tarafından bu senetlerin tek taraflı olarak hazırlandığı ve bu senedin imzalanmaması hâlinde lisansüstü eğitime gönderilmeyeceğini ve bu durumda kadrosu ile ilişiğinin kesileceğini bilen araştırma görevlisinin özgür ve hür iradesiyle kendisi aleyhine emeğinin ve çalışmasının karşılığı olarak aldığı maaşlardan vazgeçmesi, bunları geri vermeyi kabul etmesinin içinde bulunduğu ya yüklenme senedini toptan reddetme ya da imzalama mecburiyetinde olduğu, sözleşmenin tarafı olan idarenin baskın olduğu bu durum karşında yüklenme senetlerinde bulunan maaşın geri verilmesine dair düzenlenmenin bu hâliyle karşı tarafın şartlarını ağırlaştırması ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle de genel işlem koşulu mahiyetinde olduğu ve anılan sözleşme hükmünün TBK’nın 21. maddesine aykırı olması nedeniyle TBK’nın 22. maddesi gereğince geçersiz olduğu kabul edilmelidir.

Benzer yönde İş Sözleşmesi ve Genel İşlem Koşulu Denetimi Hakkında Yargıtay Kararı’na buradan ulaşılabilir.


T.C.
KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ
2020/1159 K. 2020/1204 T. 31.12.2020
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali

S… 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 12/02/2020 tarih, 2019/… Esas, 2020/… Karar sayılı karar ilamı yönünden davacı vekili tarafından 11/06/2020 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya dairemize tevzi edilmekle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:

Davacı vekili dava dilekçesinden özetle: davalının ÖYP kapsamında 04/09/2013 tarihinde Eczacılık Fakültelerinde göreve başladığı, 26/09/2013 tarihli dilekçesi ile yüksek lisans yapmak üzere A… Üniversitesi Eczacılık Fakültesi F… Anabilim Dalında görevlendirilmesini talep ettikleri, 2013/… nolu Fakülte Yönetim Kurulu Kararı ile görevlendirilmesinin önerildiği, 17/09/2014 tarih sayılı yazısı ile görevlendirilmesinin kabul edildiği ve noter tasdikli 11/11/2014 tarihli taahhüt ve kefalet senedi yapıldığı, davalının kadrosunun tekrar 33/a maddesine aktarılmasından dolayı üniversitelerine olan mecburi hizmet yükümlülüğünün devam etmekte ve hakkında düzenlenen taahhüt ve kefalet senedinin geçerliliğini korumakta olduğu, K3’in 22/05/2018 tarihli dilekçesinde göreve başladığını bildirmesine rağmen tekrar göreve gelmemeye devam ettiği, davalının üniversitelerine 3 yıl 1 ay 16 gün mecburi hizmeti bulunması nedeniyle kendisine mecburi hizmet borçlandırılması yapıldığı, davalı aleyhine 08/02/2019 tarihinde S… 4. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığı, ancak davalı tarafından 18/03/2019 tarihinde borca itiraz edilerek takibin durdurulduğu, borçlunun icra takibine yaptığı itirazının iptaline, alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: S… İcra Müdürlüğünde açılan icra takibine öncelikle yetki yönünden itiraz ettikleri, icra takibine yapılan yetki itirazı giderilmeden iş bu davanın yine yetkisiz mahkemede açılmasının hukuka aykırı olduğu, davalının doktora eğitimine devam ettiği, davalıya araştırma görevlisi kadrosunda bulunduğu sürede ödenen maaşların geri istenemeyeceği, davalının araştırma kadrosu görevinde bulunduğu sürede kamu personeli olarak aldığı aylıkları çalışmasının karşılığı olarak hak ederek aldığı, davalı aleyhine yapılan icra takibine, yetkiye, borcun tamamına ve faizin tamamına itiraz ettiklerinden davacı üniversitenin hukuka aykırı taleplerini içerir itirazın iptali talepli davasının reddine karar verilmesini talep ettikleri anlaşılmıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

İlk Derece Mahkemesi tarafından “…Kefalet senedinin 9. bendinde davalı; mecburi hizmet yükümlülüğü bitmeden görevden ayrıldığı tak[d]irde; üniversite…tarafından yapılan ödemelerin tümünü eksik kalan mecburi hizmet süresiyle orantılı olarak %50 fazlası ve yasal faizi ile birlikte ödeyeceğini, kabul etmiştir. Söz konusu taahhütname içeriğinde “üniversite tarafından yapılmış olan bütün ödemeler” ibaresi içerisinde davalıya ödenen maaşı kapsamadığı anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla maaş dışındaki eğitim ve öğretim giderlerine yönelik bir taahhütnamedir. Çalışmasının karşılığı olan maaş üzerinde cezai şartın hesaplanması ve istenmesi mümkün olmadığından açılan davanın reddine karar verilmiş, davacının kötüniyeti ispatlanamadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine” şeklinde karar verilmiştir.

İşbu karara karşı davacı vekili süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

…

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:

6100 sayılı HMK’nın 355. maddesine göre “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.” şeklinde düzenleme bulunduğundan işbu madde hükmüne göre inceleme yapılmak gerekmiştir.

Dava, S… 4. İcra Dairesinin 2019/… Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe itirazın iptali davasıdır.

S… 4. İcra Müdürlüğünün 2019/… Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı C… Üniversitesi tarafından davalı K3 hakkında 293.216,42 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının 25.12.2018 faiz başlangıç tarihli 289.998,63 TL kurum zararından kaynaklı borçlanma olarak gösterildiği davalı vekili tarafından borca 18/03/2019 tarihinde itiraz edildiği, 18/03/2019 tarihinde takibin borçlu K3 yönüyle durdurulmasına karar verildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.

Uyuşmazlığın çözümü açısından taahhüt ve kefalet senedinin hukuki dayanağını üzerinde durmakta fayda vardır.

Bilindiği üzere, taahhüt ve kefalet senedinin hukuki dayanağını; yurt dışına eğitim amacıyla gönderilecekler için 657 sayılı Yasanın Ek 34. maddesi, yurtiçinde ve yurt dışında görevlendirilmelerde 2547 sayılı Kanun’un 39. maddesi, 2547 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca öğretim elemanı yetiştirilmek üzere bir başka üniversiteye kadrosunun nakledilmesi suretiyle lisansüstü eğitim amacıyla görevlendirilecek araştırma görevlileri için ise, “Bir Üniversite Adına Bir Diğer Üniversitede Lisansüstü Eğitim Gören Araştırma Görevlileri Hakkında Yönetmelik”in 4. maddesinin 4. fıkrası oluşturmaktadır.

2547 sayılı Kanun’un 35. maddesinde “Yükseköğretim kurumları; kendilerinin ve yeni kurulmuş ve kurulacak diğer yükseköğretim kurumlarının ihtiyacı için yurt içinde ve dışında, kalkınma planı ilke ve hedeflerine ve Yükseköğretim Kurulunun belirteceği ihtiyaca ve esaslara göre öğretim elemanı yetiştirirler. Öğretim elemanı yetiştirilmesi amacıyla üniversitelerin araştırma görevlisi kadroları, araştırma veya doktora çalışmaları yaptırmak üzere başka bir üniversiteye, Yükseköğretim Kurulunca geçici olarak tahsis edilebilir. Bu şekilde doktora veya tıpta uzmanlık veya sanatta yeterlik payesi alanlar, bu eğitimin sonunda kadrolarıyla birlikte kendi üniversitelerine dönerler. Yurt içi veya yurt dışında yetiştirilen öğretim elemanları, genel hükümlere göre bağlı oldukları yükseköğretim kurumlarında mecburi hizmetlerini yerine getirmek zorundadırlar. Bu mecburi hizmet, eş durumu ve sağlık mazeretleri hariç olmak üzere başka yükseköğretim kurumlarında ve kamu kurum ve kuruluşlarında yerine getirilemez. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenlere, yükseköğretim kurumlarında görev verilmez. Özel kanunlarla getirilen mecburi hizmet çalışmaları bu hüküm dışındadır.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Yine bu kanun maddesine dayanılarak çıkarılan Bir Üniversite Adına Bir Diğer Üniversitede Lisansüstü Eğitim Gören Araştırma Görevlileri Hakkında Yönetmeliğin 4/4 maddesinde ”görevlendirme veya atama işlemlerinden önce adaylardan, kendilerine kadrosu tahsis edilen üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsünde 2547 sayılı Kanun’un 35. maddesi şartları içinde lisansüstü eğitim-öğretim süresi kadar mecburi hizmeti yerine getirmek zorunda bulunduklarına dair bir taahhüt ve kefalet senedi alınır. Bu senette ilgili araştırma görevlisinin lisansüstü eğitim-öğretimlerini tamamlamasından sonra ne kadar süre sonra kadroyu tahsis den üniversiteye veya yüksek teknoloji enstitüsüne döneceğinin belirten bir hüküm de yer alır.” hükmü düzenlenmiştir.

Kanun’ un 35. maddesinde mecburi hizmet yükümlülüğünün ihlali halinde öngörülen tek yaptırım araştırma görevlisine başka bir yüksek öğretim kurumunda görev verilmemesidir.

Araştırma görevliliği kadrosu öğretim üyeliğinin kaynağını oluşturduğundan, araştırma görevlisi kadrosunda görev yapanların yüksek lisans ve doktora eğitiminde başarılı olmaları zorunluluğu aranmıştır. Bu amaçla da, öğretim elemanı olarak yetiştirilmek üzere başka bir üniversiteye lisansüstü eğitim yapmak üzere görevlendirilen araştırma görevlilerinin eğitim-öğretim süresi kadar mecburi hizmeti yerine getirmek zorunda bulunduklarına dair bir taahhüt ve kefalet senedi alınması anılan yönetmelik hükmü ile öngörülmüştür.

Açıklamalar doğrultusunda davacı Üniversite tarafından davalıdan B… 21. Noterliğinde 11/11/2014 tarihli 38… yevmiye numaralı kefalet senedi alınmış olunup bahse konu taahhütname ve kefalet senedi incelendiğinde; “C… Üniversitesi Rektörlüğünün öğrenimim sırasında bana yapmış olduğu tüm masraf ve ödemeleri % 50 fazlası ile birlikte ödeyeceğimi, ayrıca asıl alacağa ödeme tarihinden tahsil tarihine, asıl alacağının % 50 fazlasına da görevin sona erdiği tarihten tahsil tarihine kadar uygulanacak en yüksek mevduat faiziyle birlikte hüküm istihsaline hacet kalmaksızın nakden ve defaten ya da bana verileri süre içinde eşit taksitlerle ödeyeceğimi, bu taahhütnameden doğacak ihtilaflarda C… Üniversitesi Rektörlüğünün kayıt ve belgelerin muteber ve makbul olup, “Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 287. Maddesi gereğince esas delil olarak kabul edilip” ve başka sübut delillerine gerek olmadığını, bu taahhütnamede yazılı bütün hususlarda doğabilecek ihtilallerde, S… mahkeme ve İcra Dairelerinin yetkili olacağını, adresimdeki değişikleri derhal bildirmeyi, bildirmediğim takdirde aşağıdaki adrese çıkacak tebligatların şahsıma yapılmış sayılacağını kabul, beyan ve taahhüt ederim”, kefalet senedinde; “mezkur taahhütnamenin herhangi bir şartının ihlalinden mesul olduğumuz beyan ederiz. Taahhüdün ihlali halinde C… Üniversitesi Rektörlüğünün öğrenimim sırasında bana yapmış olduğu tüm masrafların 210.000,00-TL kadar olan kısmını, ayrıca bu masrafların sarfı tarihinden tediye tarihine kadar en yüksek mevduat faizi, mecburi hizmetin ifası taahhüdün ihlali halinde bunun yekunundan ifa edilen mecburi hizmet düşüldükten sonra ifa edilmeyen mecburi hizmet süresine orantılı olarak isabet eden ve Rektörlükçe yapılan masrafların 210.000,00-TL ye kadar olan kısmının % 50 fazlasını en yüksek mevduat faiziyle birlikte, asıl borçlu ile müteselsil kefil sıfatıyla, talep edildiği takdirde, protesto keşidesi, hüküm istihsaline ve asıl borçlunun rızasını almaya hacet kalmaksızın nakden ve defaten ödeyeceğimizi, ödemediğimiz takdirde talep tarihinden ödeme tarihine kadar da borcu en yüksek mevduat faizine tabi tutulmasını beyan ederim” hükümlerine yer verildiği görülmüştür.

Somut olayda; davalının ÖYP kapsamında 04/09/2013 tarihinde C… Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde göreve başladığı, 13/07/2018 tarihli dilekçesi ile Fakültedeki görevinden istifa ettiğini bildirdiği, C… Üniversitesi Personel Daire Başkanlığının 25/07/2018 tarih ve 3… sayılı yazısı ile 3 yıl 1 ay 16 gün mecburi hizmeti bulunması nedeniyle istifasının kabul edilmediği ve durumun 31/07/2018 tarih ve 3… sayılı yazı ile kendisine bildirildiğin, ancak durumun kendisine bildirildiği halde gelip görevine başlamayan davalının C… Üniversitesi Personel Daire Başkanlığının 29/08/2018 tarih ve 3… sayılı yazısı ile müstafi sayıldığını, davalının C… Üniversitesine 3 yıl 1 ay 16 gür mecburi hizmeti bulunması nedeniyle kendisine mecburi hizmet borçlandırılması yapıldığı sabittir.

Davacının S… İcra Dairesinin 2019/3… Esas sayılı dosyasında talep ettiği ödemelerin davalıya çalışması karşılığı ödenen maaş ödemeleri olduğunun bilirkişi raporuyla sabit olduğu, davacı kurumun davalıya çalışması karşılığı ödediği maaş ödemeleri dışında davalıdan herhangi bir alacak talebinde bulunmadığı görülmüştür.

Davalının çalışması karşılığı davalıya ödenen maaş ödemelerinin 11/11/2014 tarihli kefalet senedinde yer alan “üniversite tarafından yapılmış olan bütün ödemeler” ibaresinin içerisinde yer almadığı kabulü gerekir. Zira mecburi hizmet yükümlülüğünü teminat altına almak amacıyla alınan yüklenme senetlerinin taraflarından birinin idare olduğu, idarenin kamu gücüne dayanarak kamu hizmeti yürütülmesi amacıyla araştırma görevlisi aldığı, şartlarını kendisinin belirlediği bir hukuki ilişki olduğu kabul edilmelidir. Yüklenme senetlerinde belirtilen yükümlülüklerin ihlal edilmesi durumunda alınmış maaşların da idareye iade edileceği yönünde açık bir hüküm olması halinde bunun tarafların özgür iradesiyle taahhüt edildiği kabul edilecek midir? Maaş, araştırma görevlilerine araştırma görevlisi kadrosunda bulunma ve çalışma karşılığı verilmektedir. Kişi kendi iradesi ile kamuda çalışma özgürlüğünü kullanmış olup öngörülen tek yaptırımın araştırma görevlisine başka bir yükseköğretim kurumunda görev verilmemesi olduğu dikkate alındığında kanunda yaptırım konusunda bir eksikliğin olduğu ve bunun da yine kanunla düzenlemesi gerektiği ortadadır.

Anayasa’nın 18. maddesinde zorla çalıştırma yasağı ile birlikte düzenlenen angarya yasağı açısından yüklenme senetlerindeki maaşın geri verileceği yönündeki düzenleme değerlendirildiğinde; Angarya yasağı, Anayasa Mahkemesi kararlarında; kişinin emeğinin karşılığını almadan zorla çalıştırılması, bir maldan ya da kişinin çalışmasından karşılıksız yararlanma şeklinde tanımlanmıştır. (bkz. AYM, E; E:2011/150, K:2013/30, KT:14.02.2013) Araştırma görevlileri 2547 sayılı Kanun’un 35. maddesine göre yapılan görevlendirme kapsamında çalışırken her ne kadar maaş almakta iseler de; yüklenme senedindeki şartların ihlali hâlinde bu çalışma karşılığı alınan maaş ödemelerinin geri verilmesi yönündeki düzenleme ile başlangıçta angarya yasağı söz konusu değilken, taahhüdün ihlali halinde maaşların geri verilmesi hâlinde araştırma görevlisi ücret ödenmeksizin çalışmış olma durumunda olacağından senet maddesinde maaşların geri ödeneceği yönündeki düzenlemenin bu yönüyle de angarya yasağının ihlali olduğu kabul edilmelidir.

Diğer yandan dava konusu taahhüt ve kefalet senedi özel hukuk alanında tesis edilmiş bir sözleşme niteliğinde olduğundan Borçlar Kanunu uyarınca sözleşmeden doğan sorumluluk hükümleri kapsamında değerlendirilmelidir.

Bir sözleşmenin 6098 sayılı TBK’nın m. 20 vd. uyarınca genel işlem koşulları denetimine tabi tutulması için kanunda belirtilen ölçütlerin uygulanması gerekir. 818 sayılı BK.’da olduğu gibi 6098 sayılı TBK’da da sözleşme serbestisi ana kural olmakla birlikte, sözleşmelerin geçerliliği için 6098 sayılı TBK’na, sözleşmenin hukuka aykırı genel işlem koşulları içermemesi unsuru getirilmiştir. Hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olan genel işlem koşulları denetimi, sözleşmelerin imzalanması aşamasında daha olumsuz durumda bulunan sözleşmenin tarafını dürüstlük kuralları kapsamında korumaktadır.

Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulları nedeniyle yazılmamış sayılabilmesi için öncelikle, o hükmün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığı tespit edilmelidir. Bu anlamda sözleşmenin tipi, türü ve niteliği önem taşımaz. Sözleşme eşya hukukuna, usul hukukuna veya ticari bir alım satıma, sigorta hukukuna, bankacılık hukukuna vs. ilişkin olabilir. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olabilmesi için ise, anılan hükmün genel işlem koşulunu kullanan tarafça, sözleşmenin kurulmasından önce, tek taraflı olarak, sadece o sözleşme için değil, çok sayıdaki benzer sözleşmelerde kullanmak amacıyla hazırlanmış ve karşı tarafın getirilen bu hükmü müzakere etmesine imkan tanımadan sözleşmenin imzalanmış olması gereklidir. Bir sözleşmedeki genel işlem koşulunun niteliğinin, objektif unsurlara göre belirlenmesi gerekmekte olup, bu hususta tarafların icra ettikleri meslekleri ve sıfatları, tacir veya tüketici olup olmadıkları önem taşımaz.

Bir sözleşmenin önceden ve çok sayıda kullanım amacıyla oluşturulup oluşturulmadığını tespitte değişik ölçütler kullanılabilir. Söz gelimi ortada matbu bir metin var ve kullanılan ifadeler soyut ve genel ise, birden fazla sözleşmede kullanma niyetiyle önceden oluşturulduğu kabul edilebilecektir. Diğer sözleşme metinleriyle özdeş ifadeler içermemesi tek başına, o sözleşmenin genel işlem koşulu denetimine tabi tutulmasını engellemez. Bu noktada aranılacak en temel unsurlardan birisi de, genel işlem koşulunu kullanan tarafın, karşı tarafa bu hükmü, değiştirilmesini engelleyecek tarzda ve o niyetle sunmuş olmasıdır. Mamafih, tek seferlik bir anlaşma için hazırlanan sözleşme metni için genel işlem koşulundan söz etmek mümkün değildir.

Genel işlem koşulu niteliğindeki bir hüküm, sözleşmenin taraflar arasında müzakere ve pazarlık sonucu imzalanmış ise, artık ortada hukuka aykırı bir sözleşme hükmünden değil, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde, sözleşmede yer alan bireysel bir anlaşma hükmünden söz etmek gerekir. Ancak, bir sözleşmede, bütün hükümlerin tartışılarak sözleşmeye konulduğuna ilişkin kayıt konulması, TBK m. 20/3 uyarınca, onları tek başına genel işlem koşulu olmaktan çıkartmayacaktır.

Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığını hangi tarafın ispat etmesi gerektiğine ilişkin TBK’da açık bir düzenleme olmamakla birlikte, 6502 sayılı TK 5/3 maddesinden yola çıkılarak, önceden ve çok sayıda kullanmak amacıyla hazırlanmış belirli bölümleri boş olan ve sonradan doldurulan sözleşme hükümlerinin kural olarak müzakere edilmemiş olduğu, aksinin sözleşmeyi hazırlayan tarafça ispat edilmesi gerektiği kabul edilmeli, gerektiğinde bu konuda ticari ve eposta yazışmaları, fakslar, sözleşme tasla[ğı] vs. ispat vasıtalarından yararlanılmalıdır.

Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, genel işlem koşullarının üç aşamalı denetime tabi tutulması gerekir. Söz konusu denetim aşamaları; yürürlük (kapsam) denetimi, yorum denetimi ve içerik denetimidir.

Yürürlük denetiminde, genel işlem koşulunun karşı tarafın bilgisi dahilinde sözleşmeye konulup konulmadığına bakılmalı, müşterinin sözleşmeye genel işlem koşulu konulduğunu açıkça biliyor olması halinde diğer denetim aşamalarına geçilmelidir. Aksi hâlde diğer aşamalara geçilmeksizin genel işlem koşulu niteliğindeki hükmün sözleşmeden çıkarılması gerekmektedir. TBK m. 21 uyarınca, bir müşterinin önceden sözleşmedeki genel işlem koşulundan açıkça haberdar edilmesi, tek başına o hükmün geçerli hale geldiğini göstermez. Önceden müşteriye bildirilmemiş olan hükümler, genel işlem koşulu denetimine gerek kalmaksızın, sözleşmenin bir hükmü dahi sayılmamalıdır.

Şayet sözleşme, o sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı bir genel işlem koşulu taşıyorsa, yani şaşırtıcı hüküm içeriyorsa, bu nitelikteki hükümler yönünden, müşterinin önceden ve açıkça bilgilendirilmiş olup olmadığı, bu hükmün müzakere edilip edilmediği önem taşımaksızın, o sözleşme hükmü TBK m. 21/2 uyarınca sözleşmeye yazılmamış sayılmalıdır.

Yürürlük denetimi kapsamında, genel işlem koşulu niteliğindeki hükümlerden müşterinin önceden ve açıkça bilgilendirilmemiş ve onun tarafından kabul edilmemiş olması halinde veya şaşırtıcı hüküm içermesi halinde o hükümler sözleşmeye yazılmamış sayılır. Böyle bir durumda, sözleşmeyi düzenleyen taraf, sözleşmede yer alan genel işlem koşulu niteliğindeki hükümler olmasaydı, o sözleşmeyi yapmayacak olduğunu söyleyerek, sözleşmenin geçersiz olduğu ileri süremez.

Yürürlük denetiminin aşılması halinde yapılması gerekli denetim aşaması “yorum” denetimidir. Belirsizlik ilkesi de denilen bu denetim modelinde, sözleşmede yer alan genel işlem koşulu niteliğindeki hüküm içeriğinin ne olduğu konusunda bir anlaşmazlık bulunuyorsa, bu hükmün düzenleyen taraf aleyhine yorumlanması gerekir.

Sözleşmede, yürürlük denetiminin aşılması ve yorumu gerektirecek bir belirsizliğin bulunmaması veya bulunsa bile düzenleyen aleyhine yorum yapılmış olmasından sonra, sözleşmenin bir de “içerik” denetimine tabi tutulması gerekmektedir. İçerik denetimi yapılırken, genel işlem koşulu olduğu ileri sürülen hükmün “dürüstlük kuralı”na aykırı olup olmadığı, karşı tarafın aleyhine ve onun şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olup olmadığına bakılacaktır. Hangi tür sözleşme hükümlerinin dürüstlük kuralına aykırı ve diğer tarafın şartlarını ağırlaştırıcı nitelikte olduğu hususu Kanunda düzenlenmemiş olup, mahkemece her somut olayda bu durumun tartışılması ve değerlendirilmesi gerekir.

İçerik denetimi aşamasında, sözleşme hükmünün dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve karşı tarafın şartlarını ağırlaştırdığının tespiti halinde, genel işlem koşulu niteliğindeki bu hükmün, yürürlük denetiminden farklı olarak, Kanunun emredici hükmüne açık aykırılık sebebiyle kesin hükümsüz sayılması gerekir. (Yargıtay 11. H.D.’nin 2016/13425 Esas-2018/4484 Karar, 2016/4676 Esas-2017/3160 Karar, 2016/8679 Esas-2017/7560 Karar sayılı ilamları)

Yukarıda, TBK’nın 20-25. maddelerinde genel işlem koşulu denetimine ilişkin ilkelere yer verilmiş olup, dava konusu sözleşmede maaşın da iade edileceği yönündeki maddenin sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20-25. maddeleri kapsamında değerlendirdiğimizde; yüklenme senetlerinin içeriğine araştırma görevlisinin müdahale etme imkanı olmadığı, güçlü olan idare tarafından bu senetlerin tek taraflı olarak hazırlandığı ve bu senedin imzalanmaması hâlinde lisansüstü eğitime gönderilmeyeceğini ve bu durumda kadrosu ile ilişiğinin kesileceğini bilen araştırma görevlisinin özgür ve hür iradesiyle kendisi aleyhine emeğinin ve çalışmasının karşılığı olarak aldığı maaşlardan vazgeçmesi, bunları geri vermeyi kabul etmesinin içinde bulunduğu ya yüklenme senedini toptan reddetme ya da imzalama mecburiyetinde olduğu, sözleşmenin tarafı olan idarenin baskın olduğu bu durum karşında yüklenme senetlerinde bulunan maaşın geri verilmesine dair düzenlenmenin bu haliyle karşı tarafın şartlarını ağırlaştırması ve dürüstlük kuralına aykırı olması nedeniyle de genel işlem koşulu mahiyetinde olduğu ve anılan sözleşme hükmünün TBK’ nın 21. maddesine aykırı olması nedeniyle TBK’nın 22. maddesi gereğince geçersiz olduğu kabul edilmelidir.

 

Etiketler: angaryaaraştırma görevlisigenel işlem koşullarıgenel işlem koşulumaaş iadesimecburi hizmettaahhüt senediTBK 25yüklenme senedi

Son Yazılar

Güncel

İstanbul, İstanbul, İstanbul

6 Nisan 2025
Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı
Mevzuat

Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı

13 Mart 2025
İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ
Güncel

İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ

14 Şubat 2025
KURULUŞ VE ESAS SÖZLEŞME DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIK İZNİNE TABİ ŞİRKETLER
Güncel

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre 2025 Yılında Uygulanacak Olan İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ

28 Aralık 2024
Genel Kurul Kararının İptalinin Talep Edilebilmesi İçin Kararın Tescil ve İlan Edilmesinin Gerekmediği Hakkında Kararlar
İçtihatlar

Somut Olayı Aşan Kararlar

7 Eylül 2024
TÜRK TİCARET KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Güncel

TÜRK TİCARET KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ

12 Mayıs 2024
Next Post
İhtiyati Tedbir Yoluyla Genel Kurul Toplantısının Yapılmasının Engellenmesi Mümkün Değildir!

İhtiyati Tedbir Yoluyla Genel Kurul Toplantısının Yapılmasının Engellenmesi Mümkün Değildir!

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Abonelik Formu!

Asla spam gönderilmez.

Kategoriler

  • Akademik Çalışmalar (2)
  • Faydalı Linkler (4)
  • Güncel (50)
  • İçtihatlar (31)
  • Kütüphane (18)
    • Genel (6)
    • Mevzuat (6)
    • Özel Hukuk (3)

En Yeni Yazılar

Güncel

İstanbul, İstanbul, İstanbul

Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
6 Nisan 2025
0

2016 yılında yazdığım "İstanbul, İstanbul, İstanbul" isimli şiirim.

Read more
Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı
Mevzuat

Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı

Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
13 Mart 2025
0

Sermaye Piyasası Kurulunun, Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılarının Kuruluş, Çalışma Esasları ve Sermaye Yeterliliklerine İlişkin İkincil Düzenlemeleri İçeren Tebliğler 13/03/2025 tarihli...

Read more
İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ
Güncel

İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ

Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
14 Şubat 2025
0

2025 yılı hedefleri içerisinde yer alan Muhasebe İle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ 14/02/2025 tarihli Resmî...

Read more
KURULUŞ VE ESAS SÖZLEŞME DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIK İZNİNE TABİ ŞİRKETLER
Güncel

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre 2025 Yılında Uygulanacak Olan İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ

Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
28 Aralık 2024
0

24/12/2024 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Tebliğ ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca uygulanacak idari para cezası miktarları yeniden belirlendi....

Read more

Hakkımda

Bu site vasıtasıyla; sosyal ve mesleki olarak yararlandığım bilgileri sistemli ve paylaşılabilir olarak arşivlemek; yargı kararları, bilimsel çalışmalar/etkinlikler ve güncel hukuki haberler/gelişmeler paylaşmayı amaçlamaktayım.

Kategoriler

  • Akademik Çalışmalar
  • Faydalı Linkler
  • Genel
  • Güncel
  • İçtihatlar
  • Kütüphane
  • Mevzuat
  • Özel Hukuk

Son Yazılar

  • İstanbul, İstanbul, İstanbul
  • Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı
  • İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ
  • Hakkımda
  • Yasal Uyarı & Bilgilendirme
  • İletişim

© 2021 www.rizagundogdu.com.tr - Tüm Hakları Saklıdır.

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Akademik Çalışmalar
  • Güncel
  • İçtihatlar
  • Diğerleri
    • Faydalı Linkler
    • Kütüphane
    • İletişim

© 2021 www.rizagundogdu.com.tr - Tüm Hakları Saklıdır.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms bellow to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In