7. “Tarafların Emsal Kira Sözleşmesi Sunamaması, Civarda Kiraya Verilen Arsa Niteliğinde Taşınmazın Olmaması Neticesinde Mahkemece Re’sen Belirlenememesi, Davacıların İşgalden Önce Dava Konusu Taşınmazı Kullanmıyor Olması Ecrimisil Davasının Reddini Gerektirmez.”
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2019/3109 K. 2021/3022 T. 31.03.2021
“…tarafların emsal kira sözleşmesi sunamaması, civarda kiraya verilen arsa niteliğinde taşınmazın olmaması neticesinde mahkemece re’sen belirlenememesi, davacıların işgalden önce dava konusu taşınmazı kullanmıyor olması ecrimisil davasının reddini gerektirmez.
Dosya içeriğine göre, mülkiyeti davacılara ait olan 178 ada 8 parsel sayılı taşınmazı davalının işgal ettiği anlaşıldığından iddia ve savunma çerçevesinde toplanmış ve toplanacak delillere göre ecrimisile hükmedilmesi gerekirken usul, yasa ve Yargıtay’ın kökleşmiş uygulamalarına uygun düşmeyen gerekçelerle reddine karar verilmesi doğru değildir.” (Eklenme Tarihi: 2021-11-20).
8. “Özellikle Arsa ve Binalarda Kira Esasına Göre Talep Varsa, Taraflardan Emsal Kira Sözleşmeleri İstenmesi, Gerekirse Aynı Olmasa Bile Yakın Nitelikteki Yerlerin İşgal Tarihindeki Kira Bedelleri Resen Araştırılıp, Varsa Emsal Kira Sözleşmelerinin De Getirtilmesi, Dava Konusu Taşınmaz İle Emsalin Somut Karşılaştırmasının Yapılması, Üstün veya Eksik Taraflarının Belirlenmesi, Hiç Emsal Bulunamaması Halinde İse Emlak Piyasalarından, İnternet Ortamından, Heyet Tecrübelerinden, Taşınmazın Mevcut Özelliği, Yer, Konum, Yüzölçümü, Alt Yapı Durumu, Ulaşım vb. Yönünden Değerlendirme Yapılarak Ecrimisil Değerinin Belirlenmesi İle İddia ve Savunma Çerçevesinde Bir Karar Verilmesi Gerekmektedir.”
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2019/6013 K. 2021/4678 T. 02.06.2021
“Dava konusu taşınmaz her ne kadar tapuda tarla vasfındaysa da alınan bilirkişi raporlarından arsa niteliğine haiz olduğu anlaşılmakta olup yine de mahkemece taşınmazın niteliğinin tam olarak yeniden belirlenmesi buna göre bilirkişilerce araştırma yapılması gerekmektedir. Eğer özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmesi, gerekirse aynı olmasa bile yakın nitelikteki yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri resen araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmelerinin de getirtilmesi, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırmasının yapılması, üstün veya eksik taraflarının belirlenmesi, hiç emsal bulunamaması halinde ise emlak piyasalarından, internet ortamından, heyet tecrübelerinden, taşınmazın mevcut özelliği, yer, konum, yüzölçümü, alt yapı durumu, ulaşım vb. yönünden değerlendirme yapılarak ecrimisil değerinin belirlenmesi ile iddia ve savunma çerçevesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.” (Eklenme Tarihi: 2021-11-20).
9. “Haksız Olarak Kullanılan Taşınmazın Ekonomik Tahsis Amacı İtibariyle Gelir Elde Etmeye Özgülenmemiş Olmasının Sonuca Etkili Bulunmamasına Göre, Kat Mülkiyeti Kanununa Göre Amacı Dışında Kullanılmayacağı, Niteliği İtibariyle Gelir Getiren Yer Olarak Değerlendirilemeyeceğinden Bahisle Davanın Reddine Karar Verilmesi Doğru Değildir.”
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E. 2021/3350 K. 2021/1301 T. 29.09.2021
“Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, (diğer bir deyişle işgal tazminatı) hak sahibinin kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında “…fuzuli işgalin kiraya benzetilemeyeceği, haksız bir eylem sayılması gerektiği…. bir zarar meydana gelirse bunun tazmin ettirileceği, …Medeni Kanunun (eski) 908. maddesi anlamında zilyedin faydalanmasından doğan bir istem olduğu…” vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri, en çoğu ise tam gelir yoksunluğu karşılığı zarardır.
Bir nesneye (taşınmaza) haksız olarak kötüniyetle, kendi çıkarına zilyet olan kimse, onu hak sahibine geri vermekle yükümlüdür.
Bundan ayrı olarak, kendi çıkarına haksız olarak başkasının hukuk alanına girip, işine karışıp kazanç elde eden kimse (davalı), hak sahibinin (davacının) tazminat davasındaki gibi zararı ya da nedensiz zenginleşmedeki gibi yoksullaşması aranmaksızın Bu “haksız karışma kazancını” geri vermesi gerekmektedir (Tandoğan, Haluk:Mukayeseli Hukuk ve Hususiyle İsviçre-Türk Hukuku bakımından Vekaletsiz İşgörme, İst. 1957, sh, 56 vd; 60/61, 64/66 da anılan yazarlar. …,…,..,…,..,…… Ayrıca bkz. …: haksız Zilyedlikte iade; Doktora Tezi-, İst.2003, sh.249 ).
Davalı, taşınmazı bizzat kullanmasının objektif değerini ödemeye mahkûm edilmelidir. O kadar ki, haksız olarak kullanılan taşınmazın ekonomik tahsis amacı itibariyle gelir elde etmeye özgülenmemiş olması dahi sonuca etkili görülmemelidir .
Somut olayda, bölge adliye mahkemesince işin esası hakkında hüküm tesis edilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle, bir kimsenin başkasına ait olduğunu bildiği taşınmazı, hukuki bir dayanağı olmadan kendi malı gibi kullanması ve dolayısıyla ekonomik yarar sağlamasının bir karşılığının olması gerektiği, bu bakımdan bu yeri kullanan kişinin hak sahiplerine haksız işgal tazminatı ödemek zorunda olduğu hususları göz ardı edilerek, haksız olarak kullanılan taşınmazın ekonomik tahsis amacı itibariyle gelir elde etmeye özgülenmemiş olmasının sonuca etkili bulunmamasına göre, Kat Mülkiyeti Kanununa göre amacı dışında kullanılmayacağı, niteliği itibariyle gelir getiren yer olarak değerlendirilemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” (Eklenme Tarihi: 2022-03-09).
10. “Ecrimisil Bedeline Yönelik Kesinleşen Mahkeme Kararından Sonraki Dönemler İçin Talep Belirsiz Alacak Davasına Konu Olamaz.”
T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E. 2021/128 K. 2021/800 T. 20.09.2021
“Davacı tarafın, elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olamaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da mümkün olmaması nedeniyle, alacağın miktarının belirlenmesi karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir.
Alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin değerlendirilmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda da belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmelidir. Bir davada, bilirkişi incelemesine gidiliyor olması, o davanın belirsiz alacak davası olduğuna yeter gerekçe değildir; bilirkişiye başvurulmasına rağmen davacı dava açarken alacak miktarını belirleyebiliyorsa dava, belirsiz alacak davası şeklinde açılamaz.
Somut olayda; davacı tarafından davalıya karşı 27.07.2009 tarihinde …2. Asliye Hukuk Mahkemesinin…Esas sayılı dosyası ile intifa hakkına dayalı elatmanın önlenmesi ve 15.06.2009 – 27.07.2009 tarihleri arasındaki dönem için ecrimisil talep edildiği, mahkemece yargılama sırasında elatmaya son verildiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, ecrimisil yönünden hüküm kurulduğu, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 05.02.2015 tarihli, 2014/8359 Esas – 2015/1160 Karar sayılı ilamı ile ecrimisil hesabı yönünden hükmün bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde verilen hükmün Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin denetiminden geçerek 08.12.2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
İş bu davaya dayanarak eldeki davada 27.07.2009-18.09.2010 tarihleri arasındaki dönem için ecrimisil talep edilmektedir.
Ecrimisil miktarı, …2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davada belirlenmiş olup, eldeki davada sonraki dönem için ecrimisil talep edildiğinden, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında davacının davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerini tam ve kesin olarak belirleyemediğinden söz edilemez. Bu nedenle, eldeki dava belirsiz alacak davası olarak nitelendirilemez; davacının 12.01.2017 tarihinde davanın değerini bilirkişi raporu doğrultusunda 70.983,46TL’ye çıkarması, ıslah talebi olarak değerlendirilmelidir. Davalı vekili süresinde 19.01.2017 tarihinde zamanaşımı def’inde bulunmuştur. Mahkemece zamanaşımı def’i değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.”
11. “Ecrimisil Talebi El Atmanın Önlenmesi Talebinden Ayrı Olarak Değerlendirilemez.”
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
E. 2021/2054 K. 2021/5168 T. 16.06.2021
“Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkindir.
Davalıların temyiz itirazlarının incelenmesinde, ecrimisile yönelik istinaf talebi yönünden, Bölge Adliye Mahkemesince kararın miktar itibariyle kesin olduğu gerekçesiyle davacının temyiz dilekçesinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun 16.maddesi uyarınca dava değeri el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibarettir. Dava bir bütün olup, ecrimisil talebi el atmanın önlenmesi talebinden ayrı olarak değerlendirilemez.
Somut olayda, dosya arasında bulunan bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazlar üzerinde davacıya ait payın değerinin 193.974,86 TL, ecrimisil bedelinin ise 12.155,76 TL olarak belirlenmesine göre, dava değeri toplamı 6100 sayılı HMK’nin 341. maddesine göre istinaf kesinlik sınırının üzerinde olduğundan, davalıların ecrimisil talebinin kabulüne yönelik istinaf isteğinin de Bölge Adliye Mahkemesince esastan incelenmesi gerekmektedir.”
12. “Ecrimisil Varsayıma Dayalı Olarak Belirlenemez.”
“Arsa Niteliğindeki Taşınmazın Kat Karşılığı Verilmesi H[â]linde Arsa Sahibinin Elde Edebileceği Kira Bedeli Üzerinden Ecrimisil Hesabının Hukuki Dayanağı Bulunmamaktadır.”
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/214 K. 2011/5141 T. 29.03.2011
“…hükme esas alınan bilirkişi raporunda; ‘imar durumuna göre dava konusu arsa üzerine toplam 6 katlı ve 12 daireli bir bina inşa edilebileceğini, bölgenin tamamının meskun mahal olup, boş arsa bulunmadığını; bu nedenle, arsa sahibinin taşınmazı kat karşılığı vermesi halinde %50 karşılığı 6 daire alacağını, inşaat süresi hariç 2 yıl 9 ay 9 günlük süre için ecrimisil hesabı yapıldığı belirtilerek’ 02.03.2005-11.12.2007 tarihleri arası için toplam 33.467 TL ecrimisil bedeli hesaplanmıştır.
HUMK.nun 275. ve devamı maddeleri gereğince; çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde hakim, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vermelidir.
Bilirkişi raporunu hazırlarken, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. HUMK.nun 281. maddesine göre, bilirkişi raporu; Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hükme dayanak yapılabilir.
Mahkemenin hükme dayanak yaptığı bilirkişi raporu; varsayıma dayalı olup, hükme esas alınamaz. Dava konusu taşınmaz tapu kaydına göre arsa niteliğindedir. Ecrimisil istenen dönemden önce davacı tarafça kat karşılığı inşaata verildiği veya verileceği hususu iddia ve ispat edilmiş değildir. Bilirkişilerin, arsa niteliğindeki taşınmazın imar durumuna göre kat karşılığı verilmesi halinde arsa sahibinin kendisine düşen dairelerden elde edebileceği kira bedeli üzerinden ecrimisil hesabının hukuki dayanağı bulunmamaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; benzer nitelikteki yerlerin işgal tarihindeki kira paraları araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilerek yeniden oluşturulacak bilirkişiler marifetiyle inceleme yapılmak suretiyle, dava konusu taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve mevcut kullanım durumu gözetilerek, işgal tarihindeki getirebileceği ecrimisil miktarını belirlemek ve alınacak rapor doğrultusunda karar vermek olmalıdır.
Yukarıda açıklanan hususlar gözönünde tutulmaksızın, yanılgılı değerlendirme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” (Eklenme Tarihi: 2023-01-06).