⇒ “6100 sayılı HMK’nın 150/1. maddesi hükmü uyarınca; usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. 150/3. maddesi uyarınca; işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve Mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. Somut dosyada; İlk Derece Mahkemesi’nce 14.09.2023 tarihli duruşmada; davacı vekilinin herhangi bir mazeret bildirmeksizin duruşmada hazır olmadığı ve davalı vekilince davanın takip edilmeyeceğinin beyan edildiğinden bahisle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, istinaf dilekçesinde iddia edilenin aksine dosya kapsamında 14.09.2023 tarihli duruşma günü için gönderilmiş bir mazeret dilekçesinin bulunmadığı, davacı tarafın davayı takip etmemesi nedeniyle verilen işlemden kaldırma kararının Mahkemece re’sen davacı tarafa tebliğ edilemeyeceği, davacı tarafından dosyanın takip edilmesi gerektiği ve HMK’nın 150/3. maddesi kapsamında dosyanın işlemden kaldırıldığı 14.09.2023 tarihinden itibaren üç aylık süre içerisinde yenileme talebinde bulunulmadığı, bu minvalde Mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik olmadığı anlaşılmıştır.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 21.03.2024 tarihli, E. 2024/468 K. 2024/530 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2024-06-01).
Aynı yönde bkz. “Anılan hükümde dosya işlemden kaldırıldığında işlemden kaldırma kararının tarafa veya vekiline tebliğ edileceğine dair bir hüküm bulunmadığı ve 6100 sayılı HMK’nın 91. Maddesinin eldeki davada uygulama yerinin olmadığı anlaşılmakla davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 28.03.2024 tarihli, E. 2024/715 K. 2024/587 sayılı ilâmı.
⇒ “Dosyadaki bilgi ve belgelere, yargılama safahatına göre; davacı vekilinin e-duruşma talebinde bulunduğu, mahkemece talebin kabul edildiği, ancak yapılan e-duruşma çağrısında davacı vekilince cevap verilmediği, mahkemece dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece; 11/10/2023 tarihli celsede taraflarınca takip edilmeyen dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekilince 11/10/2023 tarihli dilekçe ile eski hale getirme talep edildiği, mahkemece 11/10/2023 tarihinde kurulan ara karar ile Bilgi İşlem Müdürlüğünden log kayıtları istenilmiş olup, 26/10/2023 tarihinde gelen cevabi yazıda mahkemece 11:44 itibari ile e-duruşma görüşmesi başlatıldığı, 11:49 itibariyle sonlandırıldığı, davacı vekilinin e-duruşmaya katılmadığı, e-duruşma sisteminde teknik bir problem olmadığının tespit edildiği ve buna ilişkin log kayıtlarının gönderilmiş olduğu gerekçesiyle, açılmamış sayılma kararı verilmiştir. Davacı vekilinin 03/10/2023 tarihli duruşma için sistemden gönderdiği dilekçesinde “aynı gün pek çok duruşmamız olması nedeniyle Mahkemenizin 11.10.2023 tarihli duruşmasına, e-duruşma talebinde bulunmaktayız. Duruşma saatinde UYAP Avukat Portal üzerinden duruşmaya katılacağımızı bildirmekle birlikte herhangi bir teknik problemin yaşanması halinde mazeretli sayılmamıza karar verilmesini saygılarımızla talep ederiz” şeklindeki dilekçe içeriğine göre ,e duruşma talebi ile birlikte aynı zamanda teknik sorun yaşanması ihtimaline binaen bu durumda mazeretli sayılmalarını talep ettiği, yani davayı takip etme iradesi olduğunu beyan ettiği görülmektedir. Mahkemenin belgelendirilmeyen mazereti kabul veya red yönünden takdir hakkı bulunduğu, bu hakkını kullanarak mazeretin reddi halinde takip edilmeyen dava dosyasının işlemden kaldırılmasına karar verebileceği kuşkusuzdur. Bu sebeple, mahkemenin mazereti kabul edip etmediği yönünde olumlu veya olumsuz bir karar vermesi zorunludur. Eğer, davacı vekilinin mazeret talebi kabul edilmemiş ise, bu durumda davalı tarafın da hazır olmadığı gözetilerek, davanın takip edilmediği gerekçesiyle işlemden kaldırılmasına veya HMK 320/4 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilebilecektir. Somut olayda ise; davacı vekilinin e-duruşmaya katılmamış olduğu, duruşma saati itibarıyla teknik bir sorun bulunmadığı anlaşılmış ise de, e- duruşma talebi ile birlikte aynı zamanda teknik sorun yaşanması ihtimaline binaen bu durumda mazeretli sayılmalarını talep ettiği, yani davayı takip etme iradesi olduğunu beyan ettiği görülmektedir. Bu sebeple ,mahkemece mazeretin kabul veya reddi yönünde bir değerlendirme ve karar verilmeksizin dosyanın işlemden kaldırılmasına ve 2. kez davanın takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle verilen kararın usul ve hukuka aykırı olduğu anlaşılmakla, davacı istinafının kabulü ile kararın kaldırılmasına ve yargılamaya devam edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, bu sebeple Ek Kararın da kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 19.03.2024 tarihli, E. 2024/212 K. 2024/823 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2024-06-01).
⇒ “Somut davada, dosya 01.11.2023 tarihli celsede taraflarca takip edilmediği için birinci kez işlemden kaldırılmış, davacı vekili Av. … tarafından dosyaya yenileme talebi yapılmış, 08.11.2023 tarihli yenileme tensip tutanağı 1 nolu ara kararı ile “işlemden kaldırılan dosyanın işlemden kaldırma kararının iptali ile yeniden işleme alınarak duruşma gün ve saatinin taraflara tebliğine karar verilmiştir.
Davacı vekili Av. … 30.01.2014 tarihli vekillikten azledildiğini, bu nedenle vekillik görevinin sona erdiğini bildiren dilekçe ibraz etmiştir.
Mahkemece, 31.01.2014 tarihli celsede, “….sehven işlemden kaldırma kararının iptaline, davacı tarafça 2. kez takipsiz bırakılan dosyanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir.
HMK 150/1 ve 320/4 gereğince açılmamış sayılma kararı verebilmek için dosyanın önce takipsiz kalması ve yenilemeden sonra da tekrar takipsiz bırakılması gerekir. Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece davacı vekilinin yenileme talebi üzerine talep olmaksızın işlemden kaldırılan dosyanın işlemden kaldırma kararının iptaline karar vermiş ve bu kararın taraflara yeni duruşma günü ile birlikte tebliğ edilmiş olması karşısında, HMK 150 ve 320/4 anlamında birinci kez yapılmış işlemden kaldırma kararı ortada yasal olarak olmadığından, 31.1.2014 tarihli celsede verilen davanın açılmamış sayılma kararı usul ve yasaya uygun değildir.” Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 27.03.2024 tarihli, E. 2024/541 K. 2024/527 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2024-06-01).
⇒ “6100 Sayılı HMK’nun 150/4 maddesi uyarınca dosyası işlemden kaldırılmış olan davanın en geç üç ay içerisinde yenilenmemesi halinde, aynı kanunun 150/5 fıkrası uyarınca işlemden kaldırma tarihinden itibaren üç aylık sürenin dolduğu gün davanın yasa gereği açılmamış sayılacağı, mahkemenin verdiği açılmamış sayılma kararının, bu yasal sonucun tespitinden ibaret olduğu, işlemden kaldırma kararının davacı vekiline tebliğini gerektirir yasal zorunluluk bulunmadığı, 25/06/2019 tarihinde işlemden kaldırılmasına karar verilen davanın 26/09/2019 tarihi itibariyle yasa gereği açılmamış sayıldığı, mahkeme karar ve gerekçesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da mevcut olmadığı…” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 18.05.2023 tarihli, E. 2022/2370 K. 2023/834 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2024-06-09).
⇒ “…dosyanın işlemden kaldırılmasına dair kararın taraflara tebliğ edilmesine yönelik herhangi bir yasal zorunluluk bulunmamaktadır. Bu noktada ilgili kararın takibi ve talep halinde sonraki aşamada davanın yenilenmesi mazeretsiz olarak duruşmaya katılmayan ya da mazeret dilekçesi reddedilen tarafın veya vekilinin yükümlülüğündedir. Bu yönde bir değerlendirmenin tarafların mahkemeye erişim hakkı ve adil yargılanma hakkı (Anayasa md.36. AİHS md.6) bakımından da herhangi bir ihlale sebebiyet vermeyeceği Anayasa Mahkemesinin bir kararında da hüküm altına alınmıştır. (İbrahim Bayat Başvurusu -10/03/2020 §40) Nitekim anılan kararda Anayasa Mahkemesi dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin duruşma tutanağının davacıya tebliğ edilmesi konusunda mahkemenin herhangi bir yükümlülüğünün bulunmadığı, mahkemece verilen davanın açılmamış sayılması kararının başvurucunun mahkemeye erişimini zorlaştırmadığı, yapılan müdahalenin ölçülü olduğu ve mahkemeye erişim hakkı yönünden ihlal bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Davacı vekilinin 09/07/2024 tarihli duruşmaya mazeret dilekçesi verdiği, daha öncede davacı vekilinin mazeretlerinin bulunduğu ve dosyada iki davacı vekili olması nedeniyle mazeretin mahkemece yerinde görülmeyerek reddedildiği, bunun üzerine 09/07/2024 tarihi itibarıyla e duruşma talebi üzerine davalı vekilinin de arandığı ancak ulaşılamadığı gözetilerek 09/07/2024 tarihinde dosyanın işlemden kaldırıldığı, davacının 1 aylık süreden sonra davayı yenilediği, ancak davacı vekili tarafından peşin harcın yatırıldığı, başvurma harcının yatırılmadığı, bu konuda gerekli ihtarların yapılmış olduğu, süresinde yenileme talebinde bulunulduğunun kabul edilemeyeceği, 3 aylık yasal süre içerisinde dosyanın yeniden işleme alınmasına dair dilekçe sunulmadığından bu nedenle 18/10/2024 tarihinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde aykırılık görülmemiştir.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 18.03.2025 tarihli, E. 2025/394 K. 2025/789 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2025-04-20).
⇒ “İlk Derece Mahkemesi tarafından, 23/03/2023 tarihli duruşma gününü bildirir tebligatın davalılar-karşı davacılar … ve …’e tebliğe çıkartıldığı, aynı tarihli duruşmada taraflar tarafından takip edilmeyen dosyanın işlemden kaldırılmasına ve 3 aylık sürenin sonunda 04/07/2023 tarihinde HMK‘nın 150/5. Maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı-karşı davacı … vekili tarafından, duruşma gününün davalı … adına tebliğ edildiğinin, vekil olarak kendisine tebligat yapılmadığının ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu 11/1. maddesinde “Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır…” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Somut olayda; davalı-karşı davacı …’in asıl dava ve karşı davada kendisini vekil ile temsil ettiği, buna rağmen İlk Derece Mahkemesi tarafından duruşma gününü bildirir tebligatın vekil yerine asile çıkartıldığı, Tebligat Kanunu 11/1. maddesi göz önüne alınmadan vekil yerine, asile çıkartılan tebligat dikkate alınarak, dosyanın takip edilmediği gerekçesi ile verilen işlemden kaldırma ve HMK‘nın 150/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılması kararının hatalı olduğu, yine karşı dava yönünden ise mahkemece herhangi bir hüküm kurulmadığı anlaşılmakla; buna yönelik davalı-karşı davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerektiği anlaşılmaktadır.” Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 10.01.2025 tarihli, E. 2023/2076 K. 2025/59 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2025-04-20).