⇒ “…davacı tarafça 16/05/2022 tarihli 11 nolu celsede dosyanın takip edilmemesi nedeni ile HMK‘nun 150. maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırıldığı, akabinde davacı vekilinin talebi üzerine yenilendiği ve fakat dosyanın 12 nolu celsesinde de dosyanın takip edilmediği, Yargıtay Hukuk Genel kurulunun 19/12/2019 tarihli 2017/676 esas 2019/1915 karar sayılı ilamı ile davacı tarafın gelmediği ve de mazeret bildirmediği duruşmaya davalı tarafın mazeret bildirdiğinde bu mazeretin davacının gelip gelmeyeceğini bilmeden sunulduğundan davalının davaya devam iradesi olarak yorumlanamayacak olması nedeni ile HMK‘nun 320/4. maddesi uyarınca ikinci defa takipsiz bırakılması nedeni ile davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerektiği gerekçesi ile davanın HMK 150. maddesi uyarınca AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinafa başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile dilekçe ekinde sundukları nüfus kayıt örneği ve evlilik cüzdanından da anlaşılacağı üzere duruşmanın yapıldığı tarih olan 14.11.2022 tarihinde Mersin ilinde resmi nikahı kıyıldığını, evlenme ve düğün merasiminin yoğunluğu nedeniyle söz konusu duruşmaya katılamadığını, duruşma gününde resmi nikahının olmasının, geçerli bir mazeret olarak kabul edilmesi gerektiğini, bu beyan ve talebi saklı kalmak ve hiçbir kabul anlamına gelmemesi kaydıyla, ayrıca hem 16/05/2022 tarihli hem de 14/11/2022 tarihli duruşmaya davacı olarak mazeret dilekçesi gönderilmemişse de her iki tarihli duruşmaya da davalı vekilinin sisteme kayıtlı tarihli mazeret dilekçesi sunduğunu ve mazeret dilekçelerinde; esasa ilişkin beyan verdiği ve yeni bir duruşma günü talep ettiği dikkate alındığında, dosyanın davalı tarafından takip edildiğinin kabulü gerektiğini, sadece bu sebeple bile olsa dosyanın takip edilmediğinden bahisle işlemden kaldırılmaması gerektiğini, zira “…6100 Sayılı Kanun’un 150. maddesi kapsamında duruşma tayin edilerek, usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan yalnız biri duruşmaya katılırsa gelmeyen tarafın geçerli mazeret gönderip göndermediği incelenerek; gelen tarafın bu mazeret dilekçesine karşı beyanına göre, dosyanın işlemden kaldırılmasına ya da kaldırılmamasına karar verilmesi gerekmektedir….” (Yargıtay 2019/5415 E., 2019/15171 K. ve 4.7.2019 tarihli kararı). Hal böyle iken ve üstelik davalı yan söz konusu duruşmalar için açıkça mazeret dilekçesi göndermiş (davalı yanın işbu mazeret dilekçesine ilişkin duruşmada ara kararla herhangi bir hüküm verilmemiştir.) ve dilekçelerinde dosyanın esasına ilişkin beyanda bulunarak ve yeni bir duruşma tarihinin verilmesini talep etmiş olmasına rağmen dosyanın işlemden kaldırılması ve nihayetinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması anılan maddeye ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirterek istinafa başvurmuştur.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. TTK’nın 7101 sayılı yasa ile değişik 4/2 maddesi gereğince istinafa konu dava basit yargılama usulüne tabi olup, HMK‘nın 320/4 maddesine göre basit yargılama usulüne tabi davalarda işlemden kaldırılmasına karar verilen dosya yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa davanın açılmamış sayılmasına karar verilir. Somut olayda 13/07/2019 tarihinde açılan dava 16/05/2022 tarihli duruşmaya katılan olmadığından ve davacı tarafça mazerette sunulmadığından HMK 150. Maddesi gereğince işlemden kaldırılmış olup, davacı vekilinin 12/08/2022 tarihli yenileme dilekçesi ile talebi üzerine 02/09/2022 tarihli yenileme tensip tutanağı ile işleme alınmış, yeni duruşma tarihi olarak 14/11/2022 günü saat 11.55 belirlenmiş ve taraf vekillerine tensip zaptı ile duruşma günü usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. 14/11/2022 tarihli duruşmaya taraf vekilleri katılmamış, davalı vekili mazeret dilekçesi sunmuş, davacı vekili herhangi bir mazeret bildirmemiştir. Bunun üzerine mahkemece istinafa konu davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. HMK‘nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının gereği olarak hâkim taraflara duruşmada hazır bulunmak, iddia ve savunmalarını bildirmek için imkân vermeli, tarafları usulüne uygun biçimde duruşmaya davet etmelidir. Yine HMK‘nın 30. maddesi gereğince hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür. Anılan Kanun’un 150. maddesine göre usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen dava, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez (HMK. m. 150/2). Hukuk yargılamasına ilişkin kurallar, yargılamanın düzenli yapılması ve hakkın olabildiğince çabuk elde edilmesi amacını gerçekleştirmek için getirilmiştir. Mahkemelerin amacı, ne olursa olsun uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak değil, pozitif hukukun ölçüsünde, hakkı belirleyerek sonuca ulaşmaktadır. Bu nedenle geciken adaletin adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen usul kuralları, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalıdır. Davacı vekili, karardan sonra mahkemeye sunduğu ve istinaf dilekçesine eklediği belgeler ile duruşma günü başka bir ilde nikahı olduğunu belgelemiştir. Ancak davacı vekili bu mazeretini en geç duruşma saatine kadar mahkemeye bildirmemiştir. Bu nedenle davacı vekilinin duruşmaya katılmamak için geçerli bir mazereti bulunmakla birlikte bu mazeretini usulüne uygun şekilde duruşma yapılmadan önce mahkemeye bildirmediğinden davacı vekilinin bu istinaf sebebi yerinde değildir. Davalı vekili 14/11/2022 tarihli duruşmaya katılamayacağını belirtir mazeret dilekçesini usulüne uygun olarak mahkemeye ulaştırmış ise de Yargıtay HGK’nın19.12.2019 tarih 2017/13- 676 E., 2019/1415 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere ” davanın devam etmesi aleyhine olan davalının, davacının duruşmaya katılıp katılmayacağını bilmeksizin sadece kendi mazereti nedeniyle yeni duruşma günü ve yapılan işlemlerden haberdar olmak amacıyla verdiği dilekçeyi, kanun koyucunun aradığı davayı takip edecekleri yönünde açık irade beyanı olarak kabul etmeye yasal olarak imkan bulunmamaktadır.” Bu nedenle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesinin 13.09.2023 tarihli, E. 2023/448 K. 2023/745 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2023-10-22).
⇒ “Dosya kapsamından davacı asilin, dava açarken dosyaya sunulan vekaletnamede adı yazılı olan vekillerini azlettiği, azilnamenin Av. … tarafından dosyaya 08/12/2020 tarihli duruşmadan önce kısa bir süre önce 04/12/02020 tarihli dilekçe ile bildirildiği, 08/12/2020 tarihli duruşma davacı asile duruşma günü bildirilmeksizin dosyanın işlemden kaldırılmasına, devamında dava 3 aylık sürede yenilenmediğinden HMK 150. maddesine göre davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK‘nın 81. maddesinde “Vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur.” 82. maddesinde “(1) İstifa eden vekilin vekâlet görevi, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam eder. (2) Vekilin istifa etmiş olması hâlinde, vekâlet veren davayı takip etmez ve başka bir vekil de görevlendirmez ise tarafın yokluğu hâlinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılır. (3) Yukarıdaki fıkralarda yer alan hususlar, istifa eden vekilin istifa dilekçesi ile birlikte vekâlet verene ihtaren bildirilir.” 83. maddesinde ise “(1) Vekil ile takip edilen davada, vekilin azli hâlinde vekâlet veren, davayı takip etmez ve iki hafta içinde bir başka vekil de görevlendirmez ise tarafın yokluğu hâlinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılır.” hükümleri mevcuttur. Belirtilen açıklamalar ışığında somut uyuşmazlıkta, davacının, vekillerini azlettiği nazara alınarak, davacı asile duruşma gününü içerir tebligat çıkartması sonrasında, yargılamaya devamla sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 13.03.2023 tarihli, E. 2021/1143 K. 2023/1505 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2023-10-22).
[Dosyanın İşlemden Kaldırılması Kararının Tebliğ Edilmesinin Gerekli Olmadığı Hakkında]
* Her ne kadar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda dosyanın işlemden kaldırılması hâlinde bu kararın tebliğ edilmesine yönelik doğrudan bir hüküm bulunmasa da, “Tarafların duruşmaya daveti” başlıklı HMK m. 147/2 hükmü gereğince (“Taraflara gönderilecek davetiyede, belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, duruşmaya yokluklarında devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri, tahkikatın sona erdiği duruşmada sözlü yargılamaya geçileceği, sözlü yargılama için duruşmanın ertelenmesi hâlinde taraflara ayrıca davetiye gönderilmeyeceği ve 150 nci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, yokluklarında hüküm verileceği bildirilir.”) gerekse de HMK m. 150/3’ün gerekçesinde ifade edildiği üzere (“Maddenin üçüncü fıkrasının uygulama alanı son derece daraldığından, merci tayini gibi tarafın son işlemden haberdar olmadığı hâllerde, işlemden kaldırma süresinin, bu işlemin tebliğinden tebliğinden itibaren başlayacağı kabul edilmiştir.”) ve nitekim hiç değilse, hukuki dinlenilme hakkı (Anayasa m. 36 ve HMK m. 27) kapsamında yargılama hakkında bilgi sahibi olma, bilgiye ulaşılabilme olağanın sağlanması zorunluluğu bağlamında dosyanın işlemden kaldırılmasına ilişkin kararın taraflara tebliğ edilmesi kanaatindeyim.
⇒ “Dava, sigortalısına ödenen hasar bedelinin rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, işlemden kaldırmanın usule uygun olup olmadığı noktasındadır. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 150/1. maddesine göre, usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez. İşlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen davalar, sürenin dolduğu gün itibarıyla açılmamış sayılır ve mahkemece kendiliğinden karar verilerek kayıt kapatılır. Somut olayda, davacı vekili 25/04/2022 tarihli dilekçesi ile vekillikten çekilmiş ve bu dilekçe duruşma gün ve saatini bildirir ve ihtaratlı olarak usulüne uygun şekilde davacı asile tebliğ edilmiştir. Buna rağmen 31/05/2022 tarihli duruşmaya davacı taraf mazeretsiz olarak katılmamıştır. Davalının da katılmadığı duruşmada, dava dosyası mahkemece HMK‘nın 150. maddesi uyarınca işlemden kaldırılmış, kaldırılma tarihinden itibaren 3 ay içerisinde de yenilenmemiştir. Davacı taraf işlemden kaldırma kararının verildiği duruşma tutanağının kendilerine tebliğ edilmediğini ileri sürmüş ise de, işlemden kaldırma kararının tebliği gerekli değildir. Tebligat Kanunu’nun 7/a-2 maddesine göre, elektronik tebligat adresi bulunan tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması zorunludur. Ancak Kanun’un Geçici Madde 2’ye göre, elektronik tebligat adreslerini oluşturmak ve tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercilerin kullanımına sunmak Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi’nin sorumluluğundadır. Elektronik tebligat adresi bulunmayan tüzel kişilere Kanunda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılır. … A.Ş. Elektronik Daire Başkanlığı tarafından Dairemize gönderilen müzekkere cevabında davacı … Sigorta A.Ş.’nin e-tebligat adresinin Ticaret Bakanlığı tarafından iletilen verilen doğrultusunda “aktivasyon bekliyor” olarak oluşturulduğu ve şirket yetkilisi … tarafından 25/07/2022 tarihinde e-devlet şifresi aracılığıyla aktif edildiği bildirilmiştir. Buna göre, vekillikten çekilme tarihi(25/04/2022) itibariyle aktif elektronik tebligat adresi bulunmayan davacıya normal yollardan yapılan tebligatta bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Ayrıca, davacı tarafça ileri sürülen HMK‘nın 150/2. maddesi taraflardan birinin duruşmaya gelmesi ihtimaline ilişkin bir düzenleme olup, dava dosyasının işlemden kaldırıldığı celseye gelen olmadığında somut olayda uygulama yeri yoktur. Bu nedenlerle mahkemece taraflarınca usulüne uygun olarak takip edilmeyen dava dosyasının işlemden kaldırılmasında ve 3 ay içerisinde yenilenmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesinin 14.09.2023 tarihli, E. 2023/71 K. 2023/809 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2023-11-28).
Aynı yönde bkz. “…davacının duruşmalara katılmaması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesinden sonra üç aylık yasal süre içerisinde davanın yenilenmediği, ara karar niteliğinde olan kaldırma kararının taraflara tebliği gereken kararlardan olmadığı gibi, tebliğini gerektirir yasal bir mecburiyetinde bulunmadığının anlaşılmış olmasına göre…” Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 27.03.2024 tarihli, E. 2023/1019 K. 2024/1267 sayılı ilâmı ve 21.03.2023 tarihli, E. 2022/8196 K. 2023/709 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2024-05-18).
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin görüşünün de bu yönde olduğu görülmektedir. Bkz. “6100 sayılı [Hukuk Muhakemeleri] Kanunu’nun 150. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca işlemden kaldırma kararın tebliğ zorunluluğu bulunmamaktadır.” Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.12.2023 tarihli, E. 2023/6521 K. 2023/7532 sayılı ilâmı ve 15.01.2024 tarihli, E. 2024/278 K. 2024/244 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2024-05-18).
⇒ “Davacı vekilince 13.02.2023 tarihli duruşma için e- duruşma talebi gönderildiği, bu talebin gerekçesiz reddedildiği, bununla da kalmayıp duruma ilişkin bir tespitin 13.02.2023 tarihli duruşma zabtına da geçirilmemiş olduğu ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. [UYAP’ta] yapılan denetimde davacı vekilinin 13.02.2023 tarihli duruşma için e- duruşma talebi bulunmadığı, 13.02.2023 tarihinde yapılacak duruşma için aynı gün Çorlu’daki ihaleye katılım sebebiyle katılamayacağını belirterek mazeretli sayılmaları ve yine duruşma gününü [UYAP’tan] öğrenmelerine karar verilmesi talebine ilişkin talepte bulunduğu, ancak talebini duruşma saati saat 10.00 olarak belirlenmiş olmasına rağmen, 13.02.2023 günü saat 12.05.07 de (duruşma saatinden ve mahkemenin işlemden kaldırma saatinden sonra) [UYAP’tan] yaptığı anlaşılmaktadır. Buna göre davacı vekilinin aksi yöndeki istinafı yerinde değildir. Her ne kadar davacı vekilince 13.02.2022 tarihli dosyanın işlemden kaldırılma kararının kendilerine tebliğ edilmediği ileri sürülerek karar istinaf edilmiş ise de, yukarıda açıklanan işlemlerde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı, mahkemece 13.02.2023 tarihli işlemden kaldırma kararının tebliği zorunlu olmamakla, bu yöndeki davacı vekili istinaf başvurusu da yerinde görülmemiştir.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 28.09.2023 tarihli, E. 2023/1653 K. 2023/1505 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2023-11-28).
⇒ “…her ne kadar davacı vekili ile asli müdahil vekili tarafından, dosyanın ilk sefer işlemden kaldırıldığı 15.09.2020 tarihli duruşmada UYAP üzerinden mazeret dilekçesinin sunulduğu, ancak kayıtlara duruşmanın gerçekleşmesinden sonra intikal edebildiği, sisteme geç yüklenmiş ve kayıtlara geç intikal etmiş olsa dahi, taraf vekillerince sunulan bu mazeretin eski hale getirme hükümleri kapsamında mahkeme tarafından makul bir mazeret olarak kabul edilmesinin ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmemesinin gerektiği ileri sürülmüş ise de, anılan dilekçenin 15.09.2020 tarihinde ve duruşma saati olan 11:15’ten sonra, saat 11:40’ta UYAP sistemine yüklendiğinin açıkça anlaşıldığı, buna rağmen davacı vekili ile asli müdahil vekili tarafından dilekçe üzerindeki tarihin 14.09.2020 olarak yazıldığı, kaldı ki gerek davacı gerekse de asli müdahil vekili tarafından sunulan 17.09.2020 tarihli yenileme dilekçelerinde, eski hale getirme talebinde bulunulmayıp, sadece yenileme talebinde bulunulduğu, mahkemece bu taleplerinin de kabul edildiği, istinaf dilekçelerinde bildirilen diğer hususlara ise anılan dilekçelerde hiç değinilmediği, dolayısıyla mahkemece yazılı gerekçelerle HMK 150/6 maddesi uyarınca asıl ve birleşen dava yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik” bulunmamaktadır. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 09.11.2023 tarihli, E. 2023/1663 K. 2023/1424 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2024-02-15).
⇒ “…Av….’ın vekillikten çekilmiş olması nedeniyle 13/12/2022 tarihli celse ara kararı gereğince, dosyada başkaca vekil bulunmamış olması nedeniyle istifa dilekçesinin ve yeni duruşma günün davacı asıla 18/12/2022 tebliğ edilmiş olması ve davacının 04/04/2023 tarihli celsede hazır bulunmamış olması nazara alındığında, taraflarca takip edilmeyen dosyanın işlemden kaldırılmış olmasında ve yasal süresi içerisinde yenilenmeyen davanın akabinde açılmamış sayılmasına karar verilmesinde isabetsizlik” bulunmamaktadır. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesinin 08.11.2023 tarihli, E. 2023/1330 K. 2023/1467 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2024-02-15).
⇒ “Yargılamanın 15.02.2022 tarihli duruşmasına davacı tarafın katılmadığı, mahkemece bu durumun duruşma tutanağında “Davacı vekilinin duruşma gün ve saatinden haberdar olmasına rağmen hazır olmadığı görüldü.” içeriğiyle tespit edilmiştir. Bu durumda HMK 150/2. maddesindeki “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır.” hükmü gereğince mahkemece duruşmada hazır olan davalı vekiline davaya devam etme iradesinin sorularak, sonucuna göre yargılamaya devam edilmesi veya dosyanın işlemden kaldırılması gerekirken, davalı tarafa devam iradesi sorulmadan yargılamaya devam edilmesi usule aykırıdır.” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 16.01.2024 tarihli, E. 2022/58 K. 2024/34 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2024-02-15).
⇒ “…ilk derece mahkemesince yargılama devam ederken davacının vefat ettiğinin vekili tarafından bildirilmesi üzerine 17/02/2022 tarihli celsede HMK 150. madde gereğince yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, 25/05/2022 tarihinde de yasal sürede yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen göz önünde bulundurulmalıdır. Bu nedenle öncelikle vefat eden davacının tüm mirasçılarını gösterir mirasçılık belgesi getirtilerek, mirasçılık belgesinde yer alan mirasçılarına durumu bildirir usulüne uygun tebligat yapılıp, mirası reddetmeyen mirasçılarının mecburi dava arkadaşı olarak yöntemince davaya katılımı sağlanmak, mirasçılar davayı birlikte takip etmekten kaçınırlarsa terekeye temsilci tayin ettirmek suretiyle, taraf teşkili sağlandıktan sonra, hasıl olacak sonuca göre esas hakkında bir karar verilmesi gerekirken, mirasçılar davadan haberdar edilmeden ve böylece taraf teşkili sağlanmadan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi isabetsiz görülmüştür.” İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 24. Hukuk Dairesinin 24.11.2023 tarihli, E. 2023/3736 K. 2023/665 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2024-02-15).
⇒ “Harca tabi davalarda peşin harcın eksik yatırılması veya yatırılmaması halinde Harçlar Kanunu’nun 30. ve 32. maddelerinde ne yapılacağı gösterilmiştir. Verilen süre içerisinde harç tamamlanmadığı takdirde yapılacak işlem dosyanın (HMK m.150) uyarınca dosyanın işlemden kaldırılmasıdır. Daha sonra da yasal yenileme süresi olan 3 ay içinde harç tamamlanıp dava yenilenmediği takdirde ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekmekte olup, davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar vermek olarak gösterilmiştir (HMK m.150). Anılan yasal düzenlemelere aykırı olarak davacıya harcı yatırmak üzere kesin süre verilmeden, kesin süre sonunda harcın tamamlanmaması halinde dosya işlemden kaldırılmadan doğrudan davacının taleplerine ilişkin harçların yatırılmamış olması nedeni ile Mahkemece davacının diğer talepleri yönünden harcın ödenmemesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de bu şekilde hüküm tesisi hatalı olmuştur.” İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 12.10.2023 tarihli, E. 2021/115 K. 2023/1547 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2024-02-18).
⇒ “Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine ve yukarıda yer verilen hukuk kurallarına göre, somut uyuşmazlıkta davanın, davalı Kurum tarafından tesis edilen 3.828.362,84 TL’lik cezai işlemin iptaline ilişkin olduğu, davanın nisbi harca tabi olduğu, yargılama sırasında başlangıçta alınması gereken nisbi harcın eksik alındığının tespiti halinde yalnız o celse için muhakemeye devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmayacağı, davacı tarafa bir sonraki celseye kadar süre verildiği halde eksik harcın tamamlanmadığı ve dosyanın işlemden kaldırıldığı, işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde usul ve kanuna bir aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.” Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 05.03.2024 tarihli, E. 2023/2822 K. 2024/990 sayılı ilâmı (Eklenme tarihi: 2024-06-01).