25 Nisan 2025
Rıza GÜNDOĞDU
No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Akademik Çalışmalar
  • Güncel
  • İçtihatlar
  • Diğerleri
    • Faydalı Linkler
    • Kütüphane
    • İletişim
Rıza GÜNDOĞDU
No Result
View All Result

Aynı Şirkette Pay Sahibi Olan Kanuni Temsilci Anne İle Çocuklarının Menfaatleri Çatışacağından TMK M. 426 Gereğince Temsil Kayyımı Atanması Gerekir (Yargıtay Kararı).

Aynı şirkette pay sahibi olan kanuni temsilci anne ile çocuklarının menfaatleri çatışacağından 4721 sayılı TMK m. 426 gereğince temsil kayyımı atanması gerekir.

Rıza GÜNDOĞDU Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
21 Ocak 2024
Kategori: Güncel, İçtihatlar
Reading Time:23min read
0
Yargıtay
5
PAYLAŞIM
515
OKUNMA
Paylaşın!Paylaşın!Paylaşın!Paylaşın!Paylaşın!Paylaşın!
MEVZUAT
KAYYIMLIK VE YASAL DANIŞMANLIK
A. Kayyımlığı gerektiren hâller
I. Temsil
Madde 426 – Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hâllerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atar:
1. Ergin bir kişi, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri bir sebeple ivedi bir işini kendisi görebilecek veya bir temsilci atayabilecek durumda değilse,
2. Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa,
3. Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa.

T.C. 
YARGITAY 
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2022/144 K. 2023/3353 T. 30.05.2023

“Taraflar arasındaki ticaret sicil memurunun kararına itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin hissedarlarından …ın 28.02.2017 tarihinde vefat ettiğini, vefat nedeniyle şirketin noter onaylı, şirket yönetim kurulu 04.08.2017 tarih ve 1 nolu karar ile; vefat eden hissedarın payının, eşi … ile çocukları…, …ve …’a miras yolu ile intikaline, miras yolu ile intikalle hissedar olan …’ın hissesinin Hatay 3. Noterliği 04.08.2017 tarih ve 13… yevmiye nolu hisse devir senedine istinaden …’a devredilmesine, bu şekilde şirket ortaklarının …, …, …, …, …ve …’tan oluşmasına karar verildiğini, miras yolu ile intikalle hissedar olan … hissesinin …’a devrine ilişkin tescil taleplerinin davalı … 24… sayı ve 15.09.2017 tarihli karar ile bir takım şekli eksikliklerin olduğunu, 4721 Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 352 nci maddesi gereği veliye çocuk mallarını açıkça yönetme hakkı tanıdığından belirtilen çocukların hisselerinin yönetilmesi için kayyum atanmasına gerek bulunmadığı gerekçesi ile reddolundu ileri sürerek, davalının 15.09.2017 tarih, 24… sayılı tescil red kararının kayyum atanmasına ilişkin 8 numaralı bendinin iptali ile … hissesinin …’a devrine ilişkin tescilin yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacıların tescil taleplerinin reddine ilişkin işlem için kanun ve yönetmelik gereğince kanuni prosedür uygulandığını, usul ve yasaya uygun olmayan şekilde alınan karar için müvekkili tarafından davacıların tescil talebinin reddedilmesi işleminin mevzuata uygun olduğunu, açılan davada haklılık bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile şirketin ölüm nedeni ile hissedarı olan mirasçılar anne … ile velayet altındaki… …ve … arasında hisse devri ile ilgili menfaat çatışmasının bulunduğu ve velayet altındaki hissedarlara kayyum tayini ile işlem yapılması gerektiği, zira pay devri kararı tarihi itibarı ile mirasçılar anne ve velayet altındaki çocukların birlikte olarak şirkette hissedar oldukları anlaşılması karşısında ticaret sicil müdürlüğünün kararına yapılan itirazın reddine yönelik karar vermek gerekmiş ve her ne kadar davacı vekilince dava sırasında belirtilen eksikliklerin giderildiğine dair belge sunulmuş ise de, davanın açılış ve A… Ticaret Sicil Müdürlüğünün 15.09.2017 gün ve 24… kararının alındığı tarih itibari ile kararın doğru ve yerinde olarak alındığı, taleplerin sonuca etkili olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; annenin hissesinin noterden devredip hissedarlığının sona ermesi ve çocuklarını velisi olması hususlarının yasal veya kanuna aykırı olmadığını, mahkeme gerekçesinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 32 nci maddesine aykırı olduğunu, annenin hissedarlıktan çıkmış olması nedeniyle 4721 sayılı Kanun’un 426 ncı maddesinin ikinci fıkrasının uygulanmasının mümkün bulunmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı şirkete ait 04.08.2017 tarih ve 1 nuamaralı genel kurul kararının 2 numaralı bendinde belirtilen “Miras yolu ile intikal olan T.C. …kimlik numaralı …’a ait toplam 5.000,00.TL pay karşılığı hissenin Hatay 3. Noterliği’nin 04.08.2017 tarih ve 13… yevmiye nolu hisse devir senedine istinaden şirketin ortağı olacak olan 20.07.1… Antakya doğumlu … T.C. kimlik numaralı …’a devir etmesine” karar verilmiş olup, hisse devir işlemine konu çocuklar…, …ve …’ın değil, anne olan …’a ait hisse olduğu, anne …’ın reşit olup fiil ehliyetine sahip olduğu, kendi hissesi ile ilgili her zaman tasarruf hakkı bulunduğu, yasa gereği velisi bulunduğu çocuklar…, …ve …’ın hissesi ile ilgili herhangi bir tasarrufta bulunmadığından veli ile çocukları arasında 4721 sayılı Kanun’un 426 ncı maddesinin ikinci fıkrası kapsamında bir menfaat çatışması da bulunmadığı, bu nedenle davalı … tarafından, davacı şirkete ait genel kurul kararında alınan kararının tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle red edilmesinin ve aynı gerekçeyle ilk derece mahkemesince de davanın reddine karar verilmesinin doğru görülmediği, her ne kadar davacı tarafından, davalı … tarafından verilen tescil talebinin reddine dair kararın kaldırılması yanında, genel kurul tarafından alınan kararın tescil ve ilanı da talep edilmiş ise de, anonim şirket genel kurul toplantısında alınan kararların tescil ve ilan işlemi Ticaret Sicil Müdürlüğünün idari görevleri kapsamında olduğundan, mahkemece Ticaret Sicil Müdürlüğü yerine geçilerek idari nitelikli tescil ve ilan kararı verilemeyecek, 6102 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesi gereğince Ticaret Sicil Müdürlüğünce verilen kararın yasal mevzuata uygunluğunun denetlenebileceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulünü, kararın kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, davanın kabulüne, davacı şirketin 04.08.2017 tarih ve 1 numaralı genel kurul kararının 2 numaralı bendinde yer alan kararın tescil edilmesine yönelik talebinin, Adana Ticaret Sicil Müdürlüğünce reddine ilişkin kararının itirazının kabulüne, Adana Ticaret Sicil Müdürlüğünün 15.09.2017 tarih ve 24… sayılı tescil talebinin reddi kararının kayyum atanmasına ilişkin 8 numaralı bendinin iptaline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu 04.08.2017 tarih ve 1 numaralı kararın yönetim kurulu kararı olmadığı gibi, geçerli bir genel kurul kararı niteliğini de taşımadığını, Bölge Adliye Mahkemesi karar gerekçesinde dava konusu kararın çağrısız genel kurul kararı olarak nitelendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, söz konusu kararda ortaklardan …’ın velayeten imza attığı ve kendisi adına imza atmadığı görülmekte olup …’ın kendi adına toplantıya katılmadığını, eksik paydaş ile toplanıldığını, yönetim kurulu üyeleri tarafından usulüne uygun alınmış bir yönetim kurulu kararı da bulunmadığından tescil talebini reddeden müvekkil kararında hukuka aykırı bir yön bulunmadığını, karar tarihi itibariyle pay devri işlemi henüz gerçekleşmediğinden; veli anne ile çocuklar aynı şirkette pay sahibi durumunda olup aynı şirkette kanuni temsilci anne ile çocukların, menfaatinin çatışmakta olduğunu, 4721 sayılı Kanun’un 426 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince çocukların paylarını temsil etmek üzere bir kayyım tayin edilmesi gerektiğini, müvekkilinin davanın açılmasında kusuru bulunmadığından dolayı yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden sorumluluğu bulunmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, 6102 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesi gereğince açılmış ticaret sicil memurunun kararına itiraz talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6102 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesi.

2.4721 sayılı Kanun’un 426 ncı maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

Davacı şirkete ait 04.08.2017 tarih ve 1 numaralı genel kurul kararının 2 numaralı bendinde belirtilen pay devri kararının tescil talebi, davalı tarafından pay sahipleri arasında hisse devri ile ilgili menfaat çatışmasının bulunduğu ve velayet altındaki hissedarlara kayyum tayini yapılması gerektiği gerekçesi ile reddedilmiştir. Anılan genel kurul kararı tarihi itibari ile pay devri işlemi henüz gerçekleşmediğinden veli anne … ile çocuklar …, … ve … aynı şirkette pay sahibi durumundadır. O halde, aynı şirkette pay sahibi olan kanuni temsilci anne ile çocuklarının menfaatlerinin çatışmakta olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken Bölge Adliye Mahkemesince yanılgılı değerlendirme ve hatalı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.”

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30.05.2023 tarihli bozma kararı üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince bozma ilâmına uyulmasına ve davanın reddine karar verilmiştir. 

“Dairemizce verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay ‘nin 30/05/2023 tarih ve … Esas, … Karar sayılı ilamı ile bozulduğu anlaşılmıştır.

Dairemizce, Yargıtay Bozma ilamı taraflara tebliğ edilmiş, duruşmada Yargıtay ‘nin bozma ilamına aynen uyulmasına karar verilmiştir.

Tüm dosya kapsamından, dosyadaki bilgi ve belgeler ile uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı dikkate alınarak, davacı şirkete ait 04.08.2017 tarih ve … numaralı genel kurul kararının … numaralı bendinde belirtilen pay devri kararının tescil talebinin, davalı … tarafından, pay sahipleri arasında hisse devri ile ilgili menfaat çatışmasının bulunduğu ve velayet altındaki hissedarlara kayyum tayini yapılması gerektiği gerekçesi ile reddedildiği, genel kurul kararının tarihi itibariyle, pay devri işlemi henüz gerçekleşmediğinden, veli anne … … ile çocuklar … …, … … ve … …’ın aynı şirkette pay sahibi oldukları, bu durumda, aynı şirkette pay sahibi olan kanuni temsilci anne ile çocukları arasında menfaat çatışması bulunduğu, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediği anlaşılmış ve Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davanın reddine” karar verilmiştir.

Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 05.12.2023 tarihli, E. 2023/1658 K. 2023/1200 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2024-04-06).


Ayrıca bkz.

⇒ “Davacı vekili, müteveffanın 25/09/2015 tarihinde vefat ettiğini, miras olarak bıraktığı ve 20 pay karşılığı 40.000,00 TL bedelli hisse nispetinde ortaklığı bulunan şirket paylarının mevcut olduğunu, mirasçılardan …’un reşit olmadığını, bu nedenle kendisine kayyım atanması gerektiğini belirterek …’ın …’a kayyım olarak tayinini ve dava dışı şirketteki miras bırakandan intikal eden hisselerin devri için gerekli iznin verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, kayyım tayinini talep eden …’un …’un annesi olduğu, talebin TMK 426. maddesi kapsamındaki hususlardan olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davacı temyiz etmiştir.

Mahkemece, davacının küçüğün velisi ve yasal temsilcisi olup aralarında menfaat çatışması bulunmadığı, davacının kayyım talebinin TMK’nın 426. maddesi kapsamındaki hususlardan olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Ancak TMK’nın 426/2. maddesi gereğince, vesayet makamı bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün menfaati çatışıyorsa küçüğe ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atar.

Davacı … temsil kayyımı talebinde bulunduğu küçük …’un velisi, dolayısıyla yasal temsilcisi ise de, ikisinin de aynı şirketin ortakları olmaları nedeniyle aralarında menfaat çatışması bulunduğundan, TMK’nın 426. maddesi gereğince kayyım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” 

Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 10.05.2018 tarihli, E. 2016/11335 K. 2018/3458 sayılı ilâmı.

⇒ “Davacı … vekili dava dilekçesinde, müteveffa…’in 08.08.2015 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçıları olarak vekil edeni … ile müşterek çocuk 2014 doğumlu …in kaldığını, müteveffanın tek hissedarı olduğu … Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi’nin yasal mirasçılarına devrolduğunu, mirasçılardan …’nın henüz reşit olmadığını, bu nedenle kendisine kayyım atanması gerektiğini açıklayarak küçüğe miras yoluyla intikal eden şirket hisseleri üzerindeki haklarını kullanabilmesi için dedesi…’in kayyım olarak atanmasına karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davacının küçüğün velisi, dolayısıyla yasal temsilcisi olup aralarında menfaat çatışması bulunmadığı, davacının kayyım talebinin kanunda sınırlı olarak sayılan hiçbir madde kapsamında kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

TMK’nun 426. maddesi “Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hallerde ilgilisinin isteği üzerine veya resen temsil kayyımı atar: … 2. bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa…” hükmünü içermektedir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; miras bırakan…’in vefatı ile geriye mirasçıları olarak eşi … ile 2014 doğumlu müşterek çocuk Mira Sönmez’in kaldığı, anne …’in küçük …’e babasından miras yoluyla intikal eden şirket hisseleri üzerindeki haklarını kullanabilmesi için kayyım atanmasına karar verilmesini istediği anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı, küçük …in velisi, dolayısıyla yasal temsilcisi ise de, aynı şirketin ortakları olmaları nedeniyle aralarında menfaat çatışması bulunduğundan, TMK’nun 426.maddesi gereğince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.”

Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 24.01.2018 tarihli, E. 2017/11336 K. 2018/1279 sayılı ilâmı.

⇒ “Davacı, eşi Z. G.’nın 21.09.2010’da vefat ettiğini, ortağı bulunduğu dava dışı Ş… Tarım Hayvancılık Üretim İnşaat Ticaret Ltd. Şirketindeki paylarının, ölümle davacı ve çocuklarına intikal ettiğini; mirasçı C. P.’in ergin olmadığı için şirket yönetiminde kendisini temsil ve karar almak üzere kayyım atanmasını istemiştir.

Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün ya da kısıtlının menfaati çatışıyorsa vesayet makamı temsil kayımı atar. (TMK. md. 426/2 md)

Davacı anne küçüğün yasal temsilcisi olup aynı zamanda şirkette hissedardır. Türk Medeni Kanununun 426/2. maddesi gereğince küçük C. P.’i şirket işlerinde temsilde, kendi menfaati ile çocuğun menfaati çatışma halindedir. Öyleyse küçük C. P.’e temsil kayyımı atanması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 04.07.2011 tarihli, E. 2010/21720 K. 2011/11363 sayılı ilâmı.

⇒ “Olayda miras bırakanın ortağı olduğu şirketteki hisselerin mirasçılara intikali ve mirasçılar arasında ergin olmayan bir çocuk bulunduğuna göre şirketteki hisselerin idaresiyle ilgili olarak bu çocuğun yasal temsilcisi ile çocuğun menfaati çatışma halindedir. Öyleyse, yasal temsilci ile küçüğün menfaatleri çatıştığından Türk Medeni Kanununun 426/2. maddesi gereğince kayyım tayin edilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.”

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 20.07.2011 tarihli, E. 2010/22588 K. 2011/12788 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2024-01-22).

⇒ “Dava dilekçesinde; oğlu …’nin … … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ünvanlı şirkette tek ortak ve hissedar olduğu, şirketten kendi lehine pay devri yapılabilmesi için …’ye kayyım tayin edilmesi istenmiş, mahkemece kayyım atanmasında küçüğün yararı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Türk Medeni Kanunu’nun 426/2. maddesi gereğince bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa ilgilinin isteği veya re’sen küçüğe veya kısıtlıya vesayet makamınca kayyım atanır. Somut olayda yasal temsilcinin menfaati ile çocuğun menfaati çocuğun sahip olduğu şirketten davacıya pay devri konusunda çatıştığına göre Türk Medeni Kanunu’nun 426/2.maddesi gereğince kayyım tayin edilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 20.06.2016 tarihli, E. 2015/11052 K. 2016/9847 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2024-01-22).

⇒ “…somut olayda … yönetim kurulu üye/üyelerinin ibrasında oy kullanamayacaktır. Bu noktada, yönetim kurulu üyesi, diğer yönetim kurulu üyesinin ibrasında oy kullanması mümkün olmamasına rağmen, kendi ibrasında vasi sıfatıyla kendi lehine veya vasi sıfatıyla diğer yönetim kurulu üyesinin ibrasında oy kullanıp kullanamayacağının ortaya konulması gerekmektedir. TMK’nın 426/2. maddesi gereğince, bir işte yasal temsilcinin menfaati ile kısıtlının menfaati çatışıyorsa, istek üzerine veya resen o işle sınırlı olmak üzere kısıtlıya temsil kayyımı atanabilir. TMK’nın 418. [maddesi] gereğince de vasi atanacak kişinin menfaati ile kısıtlının menfaatinin çatışmaması zorunludur. TMK’nın 448. maddesi gereğince, vasi, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerde temsil eder. TMK’nın 462 ve 463. maddelerindeki izin gerektiren haller ise saklıdır. Bu açıklamalara göre; şirket ortaklarından herhangi birisinin kısıtlanması halinde, vasi şirket ortağı değilse genel kurul toplantılarına katılarak oy kullanmasına engel bir durum yoktur. TTK’nın 436/2. bendinde, yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında ve diğer yönetim kurulu üyelerinin ibralarında oy kullanamayacakları düzenlenmiştir. Bu madde emredici nitelikte olduğuna göre yönetim kurulu üyesi ve vasi olan ortağın da yönetim kurulu üyesi olarak kendisinin ibrasında vasi olarak oy kullanamayacağı gibi yine diğer yönetim kurulu üyesinin de ibrasında vasi olarak oy kullanamayacaktır. Bu durumda somut olayda, yönetim kurulu üyesi olan vasi … ile kısıtlı ortak M. … arasında menfaat çatışması olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle, kısıtlı …, yönetim kurulu üyelerinin ibrasında ancak TMK 426/2. maddesi gereğince atanacak kayyım aracılığıyla oy kullanabilecektir. Bu durumda, yönetim kurulu üyesi ve ortak …’in kendi ibrasında diğer ortak … adına vasi sıfatıyla oy kullanması usul ve yasaya aykırı olduğundan ve bu geçersiz oy sayılmadığında olumlu oylar ibraya yeterli olmadığından, 19.01.2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 5. numaralı maddenin iptali gerekirken mahkemece bu madde yönünden davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin 5. maddeye ilişkin davanın reddi kararının kaldırılarak bu madde yönünden davanın kabulü ile 5. gündem maddesinin iptaline karar verilmesi gerekmiştir.”

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 08.12.2022 tarihli, E. 2021/1734 K. 2022/1657 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2024-07-20).

[Aynı şirkette hissedar olan ve aralarında menfaat çatışması olduğu ileri sürülen annenin velayeti altında bulunan küçüğe, miras yoluyla iktisap ettiği şirket hissesi bakımından yönetim ve temsil kayyımının sulh hukuk mahkemesince atanabileceği, bu hususta görevli mahkemenin sulh hukuk mahkemesi olduğu yönünde]

⇒ “İstanbul Anadolu 1. Sulh Hukuk Mahkemesince, “… Davacı, kayyım atanması istenen çocuğun ortağı olduğu … Şirketi’ndeki hissesi bakımından kayyım atanmasını talep ettiğinden bu talebi değerlendirme görevinin Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğu(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …’nin 2023/1344 Esas – 2023/1170 sayılı kararı)…” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi ise, “…Görüleceği üzere uyuşmazlık yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün menfaatinin çatışması ve bundan dolayı küçüğe kayyım atanması gerektiği, küçüğün bu anlamda çıkarlarının vesayet makamı tarafından korunması gerektiği küçüğün şirketteki payları yönünden de menfaatlerinin korunacağı ve işlemlerin takip edileceği, buna ilişkin sorunların çözüm yerinin ve karar mercinin vesayet makamı olduğu, ticaret mahkemelerince kayyım atanmasına ilişkin durumun şirket müdürü ya da yönetiminin bütünsel işlerini kapsar mahiyetteki uyuşmazlıklara ilgili olduğu, ancak şirkete yönetim ya da denetim kayyımı atanması hususlarında ticaret mahkemeleri görevi kapsamında kaldığı…” gerekçesiyle görevsizlik yönünde karar vermiştir. Davacı vekili dilekçesinde “hissedar ve mirasçı … şirketin veraseten hisse devri işlemleri ve şirketin kurul olarak alacakları kararlarda küçük olduğu için işlem tesis edemeyecek olup, velayeti altında olduğu annesi … tarafından temsil edilmesi gerekmektedir. Ancak anne … da mirasçı ve veraseten şirket hissedarı olduğu için menfaat çatışması doğmaktadır ve küçük …’e şirket hisselerinin idaresi için kayyım atanması ihtiyacı hasıl olmuştur.” şeklinde açıklamada bulunarak küçüğe kayyım atanması talebinde bulunmuştur. Buna göre, davacının istemi, aynı şirkette hissedar olan ve aralarında menfaat çatışması olduğu ileri sürülen annenin velayeti altında bulunan küçüğün, miras yoluyla tevarüs ettiği şirket hissesi bakımından yönetim ve temsil kayyımı atanmasıne ilişkindir. TMK 403/2. maddesine göre, kayyımın, belirli işleri görmek veya malvarlığını yönetmek için atanacağı, aynı yasanın 426/2. maddesine göre, bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün menfaati çatışması durumunda veayhut, TMK 345. maddesinde, çocuk ile ana baba arasında veyahut onların menfaatine olacak şekilde çocuğun üçüncü kişiye karşı borç altına girmesinde bir kayyım atanacağı, TMK 427. maddede ise, vesayet altına alınması için yeterli bir sebep bulunmamakla beraber, bir kişi malvarlığını kendi başına yönetmek veya bunun için temsilci atamak gücünden yoksunsa, vesayet makamınca, bir yönetim kayyımı atanacağı, TMK 397/2. maddede ise, vesayet makamının, sulh hukuk mahkemesi olduğu ve TMK 403/2. maddesinde, bu Kanunun vasi hakkındaki hükümleri, aksi belirtilmiş olmadıkça kayyım hakkında da uygulanacağı açıklanmıştır. Her ne kadar TTK 5. maddesinde, ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerinde ticaret mahkemesinin görevli olduğu açıklanmış ise de, HMK 382’de sayılan ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri arasında kayyım atanması sayılmadığı gibi tacir olmayan kişinin malvarlığına konu malın salt ticari nitelikte olması, kayyım atanması işleminin ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olarak kabulü için yeterli değildir. Somut olayda, çocuk mallarının yönetimine ilişkin kayyım atama usulü ve şartlarını düzenleyen (aile mahkemesi görevi kapsamında kalan) TMK ikinci kitabında yazılı HMK 361. maddesine konu bir de istem bulunmamaktadır. Bu durumda, …Şirketinde miras yoluyla intikal edecek şirket hissesi bakımından temsil ve yönetim kayyımı atanması görevi, TMK’nın 2. kitabının üçüncü kısmında yer olan 426 ve devamı maddelerine göre değerlendirme yaparak bir karar verecek olan sulh hukuk mahkemesine aittir.”

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 24.10.2024 tarihli, E. 2024/836 K. 2024/2666 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2024-12-29).

“Her ne kadar TTK 5. maddesinde, ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerinde ticaret mahkemesinin görevli olduğu açıklanmış ise de, HMK 382’de sayılan ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri arasında kayyım atanması sayılmadığı gibi tacir olmayan kişinin malvarlığına konu malın salt ticari nitelikte olması, kayyım atanması işleminin ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olarak kabulü için yeterli değildir. Somut olayda, çocuk mallarının yönetimine ilişkin kayyım atama usulü ve şartlarını düzenleyen (aile mahkemesi görevi kapsamında kalan) TMK ikinci kitabında yazılı HMK 361. maddesine konu bir de istem bulunmamaktadır. Bu durumda, küçüğe ait şirket hissesi bakımından temsil ve yönetim kayyımı (tasfiye işlemleri bakımından) atanması görevi, TMK’nın 2. kitabının üçüncü kısmında yer olan 426 ve devamı maddelerine göre sulh hukuk mahkemesine aittir.“

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 20.03.2025 tarihli, E. 2024/1876 K. 2025/833 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2025-04-25).

“Somut olayda, davacı eşinin vefatı nedeni ile murisin mal varlığı ve terekede bulunan şirketin miras payı oranında kendilerine kaldığını, velayeti altında bulunan küçük ile ortak oldukları tereke içindeki şirketin bir kısım işlemlerin yapılması için küçüğe temsil amaçlı kayyım tayini istendiği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 426/2. maddesine göre “Bir işte yasal temsilcinin menfaati ile küçüğün veya kısıtlının menfaati çatışıyorsa” kayyım tayini gerektiği açık kanun hükmü karşısında TMK’nın 2. kitabının üçüncü kısmında yer olan uyuşmazlığın çözümünde İstanbul Anadolu 3.Sulh Hukuk Mahkemesi görevlidir. (T.C. YARGITAY 20. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2019/3109 – KARAR NO: 2019/4855; ESAS NO: 2016/14468 – KARAR NO: 2017/819; T.C. YARGITAY 17. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2014/21964 – KARAR NO: 2014/19573)”

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 28.01.2025 tarihli, E. 2024/1846 K. 2025/329 sayılı ilâmı (Eklenme Tarihi: 2025-04-25).

LİTERATÜR

⇒ “Çocuğun davalardaki temsilinin yanı sıra başka işlerinin görülmesi esnasında da veli ile çocuk arasında çıkar çatışması meydana gelebilir. Örneğin, babanın vefatı halinde anne ve çocuğa miras kalan şirket hisselerinin yönetimi ve hisseler üzerindeki hakların kullanılması durumunda anne ve çocuğun aynı şirketin ortakları olmaları nedeniyle aralarında çıkar çatışması bulunacağından çocuğun temsilinin kayyımla sağlanması ve çocuğa TMK 426/b.2. maddesi gereğince temsil kayyımı atanması gereklidir. Kayyım; şirket yönetilirken alınacak kararlarda, yapılacak işlemlerde küçüklerin anneyle menfaatin çatıştığı her durumda küçüğü temsil eder ve kayyımın görevi küçük reşit olana kadar devam eder.”

Betül Melike GENÇTÜRK, VELİSİ İLE ÇIKAR ÇATIŞMASI YAŞAYAN ÇOCUĞA KAYYIM ATANMASI (Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 2022).

Kaynak: Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Ulusal Tez Merkezi (YÖKTEZ).

Etiketler: 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu6102 sayılı Türk Ticaret Kanunuanne çocukgenel kurulgenel kurul kararıgenel kurul toplantısıgöreviçtihatkanuni temsilcimenfaat çatışmasımirasmiras hissesimiras payışirketşirketler hukukusulh hukuk mahkemesitemsil kayyımıtesciltescil ve ilanticaret hukukuticaret kanunuticaret sicilticaret siciliticaret şirketiTMK 426TTK 34veliyargıtay kararıyasal temsilci

Son Yazılar

Güncel

İstanbul, İstanbul, İstanbul

6 Nisan 2025
Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı
Mevzuat

Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı

13 Mart 2025
İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ
Güncel

İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ

14 Şubat 2025
KURULUŞ VE ESAS SÖZLEŞME DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIK İZNİNE TABİ ŞİRKETLER
Güncel

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre 2025 Yılında Uygulanacak Olan İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ

28 Aralık 2024
Genel Kurul Kararının İptalinin Talep Edilebilmesi İçin Kararın Tescil ve İlan Edilmesinin Gerekmediği Hakkında Kararlar
İçtihatlar

Somut Olayı Aşan Kararlar

7 Eylül 2024
TÜRK TİCARET KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Güncel

TÜRK TİCARET KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ

12 Mayıs 2024
Next Post
Hukuk Blogları

Hukuk Blogları

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Abonelik Formu!

Asla spam gönderilmez.

Kategoriler

  • Akademik Çalışmalar (2)
  • Faydalı Linkler (4)
  • Güncel (50)
  • İçtihatlar (31)
  • Kütüphane (18)
    • Genel (6)
    • Mevzuat (6)
    • Özel Hukuk (3)

En Yeni Yazılar

Güncel

İstanbul, İstanbul, İstanbul

Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
6 Nisan 2025
0

2016 yılında yazdığım "İstanbul, İstanbul, İstanbul" isimli şiirim.

Read more
Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı
Mevzuat

Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı

Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
13 Mart 2025
0

Sermaye Piyasası Kurulunun, Kripto Varlık Hizmet Sağlayıcılarının Kuruluş, Çalışma Esasları ve Sermaye Yeterliliklerine İlişkin İkincil Düzenlemeleri İçeren Tebliğler 13/03/2025 tarihli...

Read more
İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ
Güncel

İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ

Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
14 Şubat 2025
0

2025 yılı hedefleri içerisinde yer alan Muhasebe İle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ 14/02/2025 tarihli Resmî...

Read more
KURULUŞ VE ESAS SÖZLEŞME DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIK İZNİNE TABİ ŞİRKETLER
Güncel

6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununa Göre 2025 Yılında Uygulanacak Olan İdari Para Cezalarına İlişkin Tebliğ

Yazar: Rıza GÜNDOĞDU
28 Aralık 2024
0

24/12/2024 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Tebliğ ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca uygulanacak idari para cezası miktarları yeniden belirlendi....

Read more

Hakkımda

Bu site vasıtasıyla; sosyal ve mesleki olarak yararlandığım bilgileri sistemli ve paylaşılabilir olarak arşivlemek; yargı kararları, bilimsel çalışmalar/etkinlikler ve güncel hukuki haberler/gelişmeler paylaşmayı amaçlamaktayım.

Kategoriler

  • Akademik Çalışmalar
  • Faydalı Linkler
  • Genel
  • Güncel
  • İçtihatlar
  • Kütüphane
  • Mevzuat
  • Özel Hukuk

Son Yazılar

  • İstanbul, İstanbul, İstanbul
  • Kripto Varlıklara İlişkin İkincil Düzenlemeler Resmî Gazetede Yayımlandı
  • İşletmenin Muhasebesiyle İlgili Olmayan Ticari Defterlerin Elektronik Ortamda Tutulması Hakkında Tebliğ
  • Hakkımda
  • Yasal Uyarı & Bilgilendirme
  • İletişim

© 2021 www.rizagundogdu.com.tr - Tüm Hakları Saklıdır.

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Akademik Çalışmalar
  • Güncel
  • İçtihatlar
  • Diğerleri
    • Faydalı Linkler
    • Kütüphane
    • İletişim

© 2021 www.rizagundogdu.com.tr - Tüm Hakları Saklıdır.

Welcome Back!

Login to your account below

Forgotten Password?

Create New Account!

Fill the forms bellow to register

All fields are required. Log In

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Log In