Şirketler hukuku dersinde anonim şirketler konusuyla tanıştığımda değerli hocam Prof. Dr. Şükrü YILDIZ, anonim şirketin öneminden bahsederken; “hatta öyle ki, bir zamanlar anonim şirketin ordusu varmış!” deyip, Niall FERGUSON’un Yapı Kredi Yayınlarından çıkan kitabını adres göstermişti. Kalabalık sınıf ortamının ve şaşkın gülüşmelerin etkisiyle o an kitabın adını duyamamış; ancak anonim şirketin ordusu/silahlı adamları bulunduğunu aklıma; notlarıma da “anonim şirketin ordusu varmış :)” şeklinde yazmıştım.
Vize dönemi sona ermiş, finallere de pek bir zaman kalmamışken anonim şirketin ordusu, zihin coğrafyamda harekete geçmiş; kitabın peşine düşmüştüm. Elimde iki veri vardı: FERGUSON ve Yapı Kredi Yayınları. Yapı Kredi Yayınlarının internet sitesine girip; Ferguson yazdığımda karşıma yazarın üç dört adet kitabı çıkmıştı: Uygarlık – Batı ve Ötekiler, Hazin Savaş 1914-1918, Paranın Yükselişi – Dünyanın Finansal Yükselişi ve İmparatorluk – Britanya’nın Modern Dünyayı Biçimlendirişi. Acaba anonim şirketin ordusu hangi kitaptaydı?
İngiltere olarak bildiğimiz ülkenin, Britanya (yahut Great Britain/Büyük Britanya) olarak adlandırılması bana hep garip gelmiştir. Hatta bu ifadelerin ötesinde United Kingdom (UK) olarak da adlandırılması (Amerika, Birleşik Devletler ise yani USA, İngiltere’de krallık olduğundan mütevellit United Kingdom olarak ifade edilse gerek) karşısında Britanya’yı görünce hiç düşünmeden İmparatorluk – Britanya’nın Modern Dünyayı Biçimlendirişi kitabını incelemeye başladım.
Tanıtım yazısı; “Harvard Üniversitesi’nin ünlü tarih profesörü Niall Ferguson, İmparatorluk isimli bu kapsamlı incelemesinde Britanya’nın nasıl bir imparatorluğa dönüştüğünü ve modern dünyayı hangi yollarla yarattığını anlatıyor.
‘Bir zamanlar dünya nüfusunun kabaca dörtte birini yöneten, yeryüzünün yaklaşık aynı oradaki kesimini kapsayan ve neredeyse bütün okyanuslarda hüküm süren bir İmparatorluk vardı…’ Niall Ferguson’un bu sözlerle başlayan kitabı, Britanya İmparatorluğu’nun macerasıyla günümüzde dünyayı şekillendiren küreselleşme arasında tartışma yaratacak bir paralellik kuruyor. Ferguson bir yandan kölelikten sömürgeciliğe, yerel halklara yönelik katliamlardan ticari sömürüye Britanya İmparatorluğu’nun karanlık mirasını eleştiriyor, bir yandan da modern dünyayı Britanya İmparatorluğu olmadan düşünemeyeceğimizi, yaşadığımız dünyanın finansal, toplumsal ve siyasi kurumlarını şekillendirenin bizzat imparatorluk kültürü olduğunu gösteriyor.” bu hâliyle pek bir fikir vermese de; anonim şirketin ordusundan bu kitapta bahsedildiğine kanaat getirmiş ve sipariş etmiştim. Öyle ya, şirketlerin atası ve en güzidesi anonim şirketse ve modern çağda yaşıyorsak; “Britanya’nın Modern Dünyayı Biçimlendirişi”yle bahsedilenin diğer bir ifadeyle, bu biçimlendirişin anonimle şirket vasıtasıyla gerçekleşmemesi mümkün olmasa gerek.
Gerçekten de, kitap elime ulaşıp; incelediğimde kanaatimin doğru olduğunu gerek içindekiler kısmından gerekse de, kitabın yedinci sayfasındaki alıntıdan anladım: “…Deptford’dan, Greenwich’ten, Erith’ten yelken açmışlardı – maceraperestler ve göçmenler; kralların gemileri ve borsa adamlarının gemileri; kaptanlar, amiraller, Doğu ticaretinin karanlık ‘işgüzarları’ ve Doğu Hint filolarının yetkili ‘generalleri’. Altın avcılarının ya da şöhret sevdalılarının hepsi memleket içindeki kudretin elçileri, kutsal ateşten alınmış bir kıvılcımın hamilleri sıfatıyla kılıç ve çoğu kez meşale taşıyarak o nehirden geçip yola koyulmuşlardı. Dünyadaki büyük şeylerden hangisi, o nehrin alçalan sularından meçhul bir dünyanın esrarına süzülmemişti ki! … İnsanların düşleri, devletlerin tohumları, imparatorların filizleri… Joseph Conrad, Karanlığın Yüreği” (İmparatorluk, s. 7).
İşte, böyle öğrendim anonim şirketin ordusu/silahlı adamları olduğunu ve tarihi geldisini. Tabii bu bilgi ve kitapla sınırlı kalmadı öğrenmek iştiyakım. Bir defa farkındalık oluştu mu, bir bilgi kırıntısı yerleşti mi insanın zihnine; sınırları aşan, hayret ettiren bir şekilde bağlar kurulabiliyor ya da bilimsel çalışmalar doğabiliyor. Tıpkı Tolstoy’a atfedilen, “Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir…” cümlesindeki gibi bazı kitapların veya bilimsel çalışmaların arkasındaki hikayelerde de böyle bir anekdot yer almaktadır. Nitekim bu minvalde önsözler okuduğumu da hatırlıyorum. Tabii bunları ayrıca ve özellikle not almadığım için bir örnek vermek mümkün değilse de; edebiyat-şinâslık yaparak, Orhan VELİ’nin mısralarıyla sadete geleyim:
“Bir de sevgilim vardır pek muteber;
İsmini söyleyemem
Edebiyat tarihçisi bulsun.”
Ben de bu yazıyla, anonim şirkete ilişkin kitap ve çalışmaları bir araya getirmeyi amaçladım. Kim bilir, belki bir zihne düşecek bir bilgi kırıntısı ya da sahip olunacak farkındalık güzel bir şeylere vesile olur…
İNGİLİZ DOĞU HİNDİSTAN ŞİRKETİ
Bu yazının esasını oluşturan kitaplardan önce, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi hakkında kısa bir girizgâha yer vermenin faydalı olacağını düşündüm.
“Google veya Amazon’un etkisine sahip, devlet onaylı bir tekel ve yurtdışında vergi toplama hakkı ve emrinde MI6 ve ordu ile bir şirket hayal edin.” [1]
İngiliz Doğu Hindistan Şirketi (British East India Company) [2], 31 Aralık 1600 yılında, Uzakdoğu ve Hindistan baharat ticaretinden pay almak amacıyla İngiliz tüccarları tarafından krallık beratıyla kurulmuş; zamanla dünyanın en büyük ticaret organizasyonlarından biri ve İngiliz sömürgeciliğinin Asya’daki temsilcisi haline gelmiştir. Şirketin bu temsilciliğini, hükümetin tekel imtiyazını sona erdirip teşkilâtını dağıttığı 1858 yılına kadar özellikle Hindistan’daki faaliyetleri, konumu ve etkisiyle özerk bir devlet gibi sürdürdüğü görüldüğü ifade edilmiştir.
18. yüzyılın ilk yarısında ticaret hacminde büyük bir gelişme kaydeden şirket, devlet adına hareket etme ve temsil imtiyazına dahi erişmiş; malvarlığını ve imtiyazlarını korumak amacıyla taht kavgalarına karışmış ve askerî faaliyetlerde bulunmuştur. Hatta ve hatta şirketin, Çin’le olan ilişkilerini ve üstünlüğü devam ettirmek maksadıyla afyon (uyuşturucu) ticareti yaptığı ifade edilmektedir. Kanaatimce bu husus, İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’nin modern hukuka etkisinin anlaşılabilmesi bakımından TTK m. 331’de hüküm altına alınan “Anonim şirketler, kanunen yasaklanmamış her türlü ekonomik amaç ve konular için kurulabilir.” düzenlemesinin tarihi arka planına işaret etmesi yönüyle dikkate şayandır.

KİTAPLAR
1. Niall FERGUSON (Çev. Nurettin ELHÜSEYNİ), İmparatorluk – Britanya’nın Modern Dünyayı Biçimlendirişi. İstanbul: 4. Baskı, Yapı Kredi Yayınları, 2017.
2. Nick ROBINS (Çev. İnanç ÖZEKMEKÇİ), Dünyayı Değiştiren Şirket – Doğu Hindistan Kumpanyası’nın Modern Çokulusluluğu Şekillendirmesi. İstanbul: 1. Basım, H2o Kitap, 2017.
Tanıtım Bülteni: Modern anonim şirketlerin anası bir devin, 1600’de kurulan İngiliz Doğu Hindistan Kumpanyası’nın “muhteşem” tarihi. 250 yıldan fazla süren varlığı döneminde elde ettiği büyüklük günümüz bilişim ve petrol şirketlerinden onlarca kat fazlaydı. Bu servet, Hindistan’ın içinin boşaltılıp bir imparatorluk başkentine dönüşecek Londra’ya taşınması ve insanlık tarihinin en büyük ticari sır ve kültür hırsızlığına cüret edilip Çin’in çayının çalınmasıyla elde edilmişti. Açlıktan, sefaletten, sömürüden ölen milyonlarca Hintli ile afyona alıştırdığı bir o kadar Çinli ise sadece teferruattı. Kumpanya kendi çıkarlarıyla devletin çıkarlarının aynı olduğu konusunda devleti daima ikna etti. Rakipleri için yeterince caydırıcı olan 154.500 kişilik askeri gücü, sömürge savaşlarında Britanya İmparatorluğu’nun hizmetindeydi. Bir devletten farkı sadece bir anonim şirket olmasıydı. İş yolsuzluğa gelince Enron, piyasa gücüne bakıldığında Wal-Mart, bugün, Kumpanya’nın eline su dökemez. İngiliz ve Fransız devrimlerini yaşadı, Bengal Devrimi’ni yarattı. Ayaklanmalar gördü, katliamlar yaptı. İmtiyaz beratı karşılığında nice krallara rüşvet verdi, Cromwell’e diz çöktürdü. Adam Smith, James Mill, John Stuart Mill, David Hume, Edmund Burke, Johnattan Swift, Thomas Malthus ya kapısından girdi ya da gölgesinden yararlandı. Kimileri doğuşunu gördü kimileri çöküşünü. Karl Marx ise tabutunun çivilerini çakacaktı. Modern çokuluslu şirketlerin öncüsü olan bir canavarın entrikalarla dolu, ibretlik öyküsü: Centilmence soygunlardan borsa balonlarına, belge sahteciliğinden şirket yöneticileri arasındaki düellolara kadar bir şirketin şaşırtıcı tarihi; bugünün küresel şirketlerinin sorumluluğu hakkında çarpıcı dersler. Bu tarihi öğrendiğimizde bugünün şirketlerinin yapabileceklerinden kuşkumuz kalmayacak.
3. Joel BAKAN (Çev. Rahmi G. ÖĞDÜL), Şirket – Kâr ve Güç Peşindeki Patolojik Kurum. İstanbul: Birinci Basım, Ayrıntı Yayınları, 2007. [3]
Tanıtım Bülteni: Devletin ya da ulus-devletlerin siyasi ve iktisadi ilişkilerinin ürettiği tahakküm mekanizmalarının sorgulanmasıyla yetinemeyeceğimiz bir çağa girdiğimiz aşikâr. Dünyanın dört bir yanında, irili ufaklı yüzlerce muhalif odağın yürüttüğü yeni toplumsal muhalefetin kestirmeden karşısına aldığı ve alması gereken iktidar odağı da bir o kadar açık: Küresel Şirketler.
Kanadalı hukuk profesörü Joel Bakan, Şirket adlı bu eserinde modern şirketin tarihine, karakterine ve küreselleşmiş yapısına eleştirel bir bakış sunuyor. Son yüz elli yılda büyük bir değişim geçirerek dünyanın egemen kurumu haline gelen ve egemen söylemin merkezine oturan şirket, yetkin bir iktidar mekanizmasını biz “sıradan” insanların sorgulamasına elvermeyecek kadar çetrefil bir biçimde uyguluyor. Şirket, bir yandan kendini toplumun vazgeçilmez bir unsuru, medya vasıtasıyla idealize edilen “aile” kavramının iktisadi yansıması ve sosyal sorumlulukların hamisi olarak gösterirken, beri yandan da CEO’larından en küçük ortaklarına kadar salt öz çıkarının peşinde koşan bir iktidar tahayyülünü toplumun birçok katmanına uygun dozlarla zerk ediyor. İşte bu yüzden, savaşları destekleyen, çocuk emeğini sömüren veya küresel ısınmanın bizzat müsebbibi olan şirketin, iyi insanlarca işletilen, çevreci ve hayırsever kurum olduğunu düşündüğümüzde işin aslı gözümüzden kaçıyor. Zira şirket, onu insani vasıflarla donatıp “tüzel kişi” olarak yeniden yaratan yasanın dayattığı zorunluluklar gereği, öz çıkarından başka hiçbir şeyi düşünemez. Bir Afrika ülkesine yaptığı ilaç yardımını, kendisine yararı dokunmadığı anda kesebilir; bir malı üretirken, insan hayatına dolar üzerinden cüzi bir değer biçebilir. Hatta, 1934 yılında olduğu gibi, ABD’de şirket yetkilerini sınırlayan Başkan Roosevelt’i devirmek için Nazileri örnek alan açık bir faşist darbe girişiminde bulunabilir. Son kertede, şirketin tek amacı hissedarları için para üretmektir. Bizleri gerektiğinde bertaraf edilecek “ötekiler”, çocuklarımızı ise tüketim çemberine sokulması gereken potansiyel müşteriler olarak gören söylemin amacı ise hepimizi insanlıktan çıkarmaktır. Şirketin bugünkü davranışını kabul edebilmenin başka yolu yoktur, çünkü bu “tüzel kişi”nin davranışları bir psikopatın davranışları ile birebir örtüşmektedir. Bakan yine de değişimin mümkün olduğuna inanıyor ve demokratik kontrole dayanan uygulanabilir bir program sunuyor. Milton Friedman’dan Noam Chomsky’ye bir dizi uzmanla yaptığı görüşmeler, şirket denen psikopatın ekonomik, iletişimsel ve toplumsal alanlardaki stratejilerini tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor. Şeytanın ahir zamandaki maskesi düşüyor.
“Bu güzel kitap sanki yazılmayı bekliyordu. Joel Bakan açık seçik bir dille ve uzmanlıkla kaleme aldığı, kapsamlı bir analiz yaptığı bu kitabında güçlü modern devletlerin yarattığı ve beslediği şeytani bir aracın tarihini ve karakterini gözler önüne seriyor. Keskin bir zekâyla kaleme alınmış bu incelemeyi dikkatle okuyup, üzerinde kafa yormak gerek.” Noam Chomsky
Tanıtım Bülteni: Üzerinde güneş batmayan Büyük Britanya İmparatorluğu’nu ve emperyal sömürge sistemini afyon, baharat, çay ve tekstil ticaretiyle kuran, dünya ticaretinin yarısından fazlasını, nüfusunun dörtte birini kontrolü altında tutan, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük ve en güçlü şirketinin hikâyesi…
1600-1874 yılları arasında faaliyet gösteren İngiliz Doğu Hindistan Şirketi, günümüzde kâr elde etme amacıyla kurulmuş, uluslararası ticaret yaparak gelir, kâr ve hisse senedi getirisi elde eden çok uluslu şirketlerin ilki olarak kabul edilir. Geleneksel lonca sisteminden modern şirkete geçişi gerçekleştiren bu şirket; organizasyon yapısı, geliştirdiği hisse sistemi, hukuksal altyapısı ve devlet ile ilişkileri açısından uluslararası şirketlere öncülük yapmıştır.
Elinizdeki eser, 250 yılı aşkın süre boyunca küresel ticaret imparatorluğu kurmuş, güçlü ordusu ile Hint alt kıtasına hükmetmiş İngiliz Doğu Hindistan Şirketi’nin tarihine ışık tutmasının yanında, uluslararası şirketlerin rolünün gelişimini bu şirket özelinde ele almaktadır.
Comments 1